Güncel ve popüler mafyatik dizi adı gibi oldu, kusura bakmayın ama meramımızı ifade etmek için bu atasözüne ihtiyacımız vardı: "Yiğit düştüğü yerden kalkar"
Güncel ve popüler mafyatik dizi adı gibi oldu, kusura bakmayın ama meramımızı ifade etmek için bu atasözüne ihtiyacımız vardı: “Yiğit düştüğü yerden kalkar”
Anlayan anlamıştır ama biz efkâr-ı umumiye için kısacık izah edelim; toparlanmaya başlayacaksak kaldığımız yerden devam ederek başlayabiliriz en kısa anlatımıyla. Yani UEFA Ranking’de taa yirmili basamakları dolandıktan sonra bu sene ülke puanımız bir nebze olsun kıpırdandı da yeniden irtifamız yükselmeye başladı. Şu anda 14. basamaktayız ve inşallah ilk hedefimiz önce ilk 12 ve ardından yeniden layık olduğumuz şekilde ilk 10 ülke içerisinde kalarak UEFA turnuvalarına bolca takım gönderip üst sıralarda tutunmaya ve bulunmaya devam etmek olacak.
Önce Avrupa Ligi’ni sonra da Konferans Ligi’ni başta beğenmiyorduk. Ama Şampiyonlar Ligi gömleği –şimdilik- bize bir beden büyük geldiğine göre elimizdeki imkânlardan maksimum faydayı elde etmek temel ekonomik kural olduğu için iki takımımız Avrupa Ligi’nde, iki takımız da Konferans Ligi’nde ne kadar puan toplarlarsa o kadar iyidir deyip yolumuza devam edeceğiz. Nasılsa UEFA’nın tüm turnuvalarında galibiyete ve beraberliğe verilen puanlar aynı. Bunu avantaja çevirip akarken doldurmak varken Şampiyonlar Ligi’ne gidemedik diye karalar bağlamanın âlemi yok.
Beş takımla çıktık yola, dört takımla devam ediyoruz şu anda. Konyaspor, İslami Dayanışma Oyunları açılış töreni ile hasar gören stat zemini yüzünden Vaduz’a kaybetmese belki bu futbollarıyla grubunda en az ilk iki yaparak üst tura kalifiye bile olabilirdi. Neyse olan oldu. Gerçi bizi eleyen Vaduz da buldozer gibi gidiyor ama onların yerinde biz olmalıydık diye iç geçirmeyen futbolsever yoktur memlekette.
Fenerbahçe ve Başakşehir üst tura çıkmayı garantiledikleri için bonus puanları da hak ettiler ülke nâmına. Sırada Trabzonspor ve Sivas var. Sivas biraz geç toparlandı ama son iki maç kala onlar da ritimlerini buldular. Abdullah Hoca daha önce yönettiği Başakşehir ve Beşiktaş’ta Avrupa maçlarını pek önemsemez ve lig maçlarını önceleyerek rotasyonu geniş tutardı, neyse ki Trabzonspor’un ruhunda var olan Avrupa’da başarılı olma duygusunu Monaco maçı ile tekrar hatırlamış oldular. Taa Inter’i Trabzon’da yendiğimiz zamandan bugüne gelen bu hissiyatı geçen Perşembe yudum-yudum içirdiler bize. Özlemişiz.
Şimdi dört takımımızın da ikişer maçı kaldı önce 27 Ekim’de sonra 3 Kasım’da çok çok çok önemli ikişer maça daha çıkacak göğüslerinde ay-yıldızlı arma olan temsilcilerimiz, bu hafta maçları yok Avrupa’da. Bu maçların sonuçlarına göre 2024-25 sezonunda UEFA turnuvalarına kaç takımla katılacağımız ve UEFA Ranking’deki itibarımız belli olacak.
Şayet Trabzonspor ve Sivasspor da gruplarında ilk ikiye kalırlarsa daha çok ülke puanını hanemize yazdıracağız, en kötü ihtimalde bile Trabzonspor’un Konferans Ligi’nde devam etme şansı var bu da kazanılacak daha çok puan ve daha uzun bir Avrupa maratonu demek Ülkemiz için.
Şu anda ülkeler sıralamasında üzerimizde Çek Cumhuriyeti, Norveç ve Sırbistan var, bizim bu ülkelere göre bir avantajımız dört takımla devam ediyor olmamız Sırbistan ve Norveç’in iki takımı var Çekler üç takımla yarışta. Bizim 27.900 puanımız var, Çekler 29.050, Norveç 28.750 ve Sırplar 30.875 puanla hemen bir kol boyu uzağımızdalar. 3 Kasım akşamı umalım ve dileyelim ki ilk hedefimiz olan 11-12. sıraya ulaşmış olalım. Ondan sonrası Allah Kerim.
Hepimize mutlu günler dileklerimizle,