Geçtiğimiz gün Babıali'de Şair Yusuf Dursun için düzenlenen Saygı programına katıldık.

Yusuf Dursun Edebiyat dünyasından herkesin her kesimin şahsiyetindeki inceliğinde insan ilişkilerindeki naifliğinde ittifak ettiği bir isim. Nitekim düzenlenen programda hakkında konuşan şair ve yazarların kısmı azamı onunla ilgili hatıralarından bahsederken en çok vurguladıkları şairin beyefendi kişiliği oldu. Gerçekten de uzun yıllardan beri tanıdığımız bir şair olan Dursun, edebiyatımızın beyefendilerinden derviş kalemlerinden biridir. Hakiki dervişlere has bir davranış olan yük olmak değil yük almak vazifesini her zaman yerine getirir. Edebiyatçıların çoğunda var olan kaprislerden kibirlerden kinlerden kendini uzak tutar. Sıkı bir edebiyat yoldaşıdır. Uzun sefere çıksanız ortak organizasyonda bulunsanız mutlaka sonunda memnun ayrılırsınız. Yoldaşlık hukukunu iyi bilir. Yolu da yolcuyu da incitmez. Büyükle büyük çocuk olmak noktasında örnek gösterilecek isimlerdendir. Yerini yurdunu iyi bilir. Ağır protokollü toplantılarda ciddiyetle oturan bir bürokrat tavında da görebilirsiniz onu bir ilkokulda çocuklarla el ele oyun oynarken de. İçindeki sevimli çocuk şen şakrak olduğu içindir ki çocuk edebiyatı alanında ortaya koyduğu eserler yoğun ilgi görmekte sular seller gibi okunmaktadır. Yusuf Dursun’un misafir olduğu okullara gittiğimde eserlerini okuyan çocuklarla konuştuğumda beğenilerinin yüksek olduğuna çokça şahit oldum.

OKUMA ZEVKİ VEREN ESERLER

Bir okuyucu kitabın ilk sayfalarını okuduktan sonra son sayfaya kadar kitabı elinden bırakamıyorsa yazar muhatabını yakalamayı başarabilmiş demektir. Dursun bu konuda çok mahirdir. Günümüz çocuklarının ihtiyaçlarını iyi tespit edebilmiş dillerini yakalamıştır.

Bu konuyu önemsiyorum çünkü Türkiye’de okumak için ilk defa eline kitap alan çocuklar okuduklarından zevk almışsa bir okuma kültürünün içine girmiş oluyor. Dili ve içeriği oturmamış yanlış eserler eline tutuşturulmuşsa da külliyen kitaptan ve okumaktan uzaklaşıyor. Bu manada Dursun’un okuma kültürümüze yaptığı hizmetler her türlü takdirin üstündedir. Çocuklara okuma zevki kazandıran eserlere imza atmıştır.

ELEŞTİRİ

Edebi yürüyüşündeki başarı grafiğine rağmen yazarın okurlarından gelen küçük eleştirileri bile dikkate aldığını yeni üretimlerinde okurlarının istediği yönde kalem oynattığını da görüyoruz. Bu da altı çizilmesi gereken bir durum çünkü çoğu yazar burnundan kıl aldırmaz. Bir vakit sonra okurla arasında oluşan duvarların büyüdüğünü bile göremez. Yusuf Dursun sadece okurlarından değil yazar arkadaşlarının da eleştirilerine önem verip varsa eksikliklerini tamamlamaktan geri durmamaktadır.

YAZARA DESTEK VEREN YAYINEVİ

İyi bir yayınevi yazarlar için kazançtır. Dursun’un eserlerini yayınlayan Nar Yayınları, yazarın edebi hayatında kendi ifadesiyle dönüm noktasıdır. İstanbul’a çok geç gelen bir şairin idealine uygun bir yayınevi bulana kadar sarf edeceği enerji yanlış bir yerle çalışmış olsa yaşayacağı hayal kırıklıkları üretimine ister istemez ket vurur. Bu açıdan ilk eseri kırkbeş yaşında yayınlanan Dursun’un muteber bir yayıncı olan Tayfur Esen’le erken tanışması sonrasında onun güven, teşvik ve gayretleriyle hız kesmeden onlarca kitaba imza atması göz ardı esilecek bir durum değildir. Tayfur Esen bir yayınevi patronundan ziyade yazarlarıyla dost olan iyi günlerinde zor günlerinde yanlarında duran daha çok üretmeleri noktasında önlerine çıkan engellerin aşılması için çaba gösteren değerli bir isim. Dursun’un okurlarla buluşmasında fedakarlık göstererek köprü olmaya devam ediyor sağ olsun.

EŞİNE AŞK ŞİİRLERİ YAZAN ŞAİR

Yusuf Dursun’un önemsediğim yanların biri de vatan millet memleket meselelerinde duyarlı olması ve bunu şiirlerinde romanlarında başarıyla işlemesidir. Üstadın dediği gibi ‘Şâir, milletinin sözcüsü, yorumcusu ve gerekirse yol göstericisidir. Şâir, milletinin kalbidir. Atan nabzı, çarpan yüreğidir. O, milletine kafasıyla, gönlüyle ve ruhuyla yapışıktır. Alınyazısı, milletinin alınyazısıdır.’ Dursun bu sözdeki şair tanımına uygun bir anlayış içinde kendi alınyazısında milletinin alınyazısını görme şuuruyla şiirini nakış nakış işlemektedir. Türkiye’nin önde gelen sanatçıları şiirlerini bestelemekte çocuklarımıza vatan sevgisini sanatın gücünü kullanarak hakkıyla aşılamaktadır. Kendisine bu manada milletimiz adına minnetimizi özellikle sunmak isterim.

Bu satırları okuyan dostlarımız şairimizi sadece hamasi şiirlerle iştigal eden bir şair zannetmemeli. Çünkü kalbi yumuşatan, dili dimağı güzelleştiren sevda şiirleri de şiir severlerin dilinde gençlerin ezberindedir. Buradaki aşk şiirlerinin neredeyse tamamını kıymetli eşine yazdığını ve elli yıla yaklaşan evliliklerini topluma örnek olacak şekilde aşkla şevkle devam ettirdiklerinin de özellikle altını çizmekte fayda var.

VATANİ VAZİFE

Sınır boylarında nöbet tutan askerimiz için vazifesinin anlamı neyse edebiyat nöbetiyle milletine hizmet üreten eser veren Yusuf Dursun’un yazdıklarına verdiği anlam aynıdır. İkisi de vatani vazifedir. ‘Şahdamarındayım yurdun./Şehitlere borcumu/ Canımla öderim./Aşkımdan tutuşur istiklal ateşi, “Önce vatanım!” derim.’’ diyen şairle nöbette şekerleme yapmayı ihanet sayan askerin kalp atışları aynıdır.

Hakkında yazılacak çok şey var ama sayfamız sınırlı. Yüksek lisans ve doktora yapan arkadaşlarımızın kendisi ve eserleri hakkında kapsamlı bir çalışma yapması edebiyatımız açısından bir kazanç olacaktır.

Programda Yusuf Dursun’u Oğuz Beyi olarak selamlayan Usta Hikayeci Şerif Aydemir’in konuşmasını bitirirken yaptığı Türkmen duasıyla yazımızı bitirelim. Ey Şair, ‘Kızınla yurt kurasın, oğlunla ordu olasın’… Ömrüne bereket…