Kahraman ordumuz Fırat'ın doğusunda mücadeleye devam ederken kültür cephemizin neferleri de bulundukları mevzide vatan nöbetine devam ediyor.
Türkiye Yazarlar Birliği’nin katkılarıyla gerçekleştirilen Pendik Edebiyat Festivali’ndeki konuşmaları dinlerken küresel güçlere karşı her alanda ne denli çetin bir savaş verdiğimizi bir kez daha anlamış olduk. Ülkemizde cerayan eden sıcak gelişmelerde kültür sanat faaliyetleri hemen tehir ediliyor. Oysa ki kültürel çalışmalar da milli mücadelenin önemli bir parçası. Askerimiz cephede savaşırken sanatçımız da sahne de sanatını icra etmeli. Topyekun direniş sergilenmeli. Kültürel çalışmalar sekteye uğramamalı. Bu manada ağır gündeme rağmen Edebiyat Festivali’ni icra eden Pendik Belediyesi’ni hassaten tebrik ediyorum.
ONUR KONUĞU
Yoğun katılımla gerçekleşen Pendik Edebiyat Festivalinin her gününde ayrı bir coşku vardı. Katılımcılar konuşmalardan sayfalarca not çıkardı. Bir izleyici tebessüm ederek iki defter doldurdum dedi. Konuşmacılar birikimlerini cömertçe paylaştı. Özellikle Onur Konuğu Mehmet Doğan’ın bir dönem özellikle batı klasiklerinin basıldığını zihinlerin batı edebiyatıyla doldurulduğunu vurgulaması önemliydi. Bu dengesiz beslenme sebebiyle olsa gerek kendi vatanına yabancı aydınlar memleket düşmanı bir çizgiye sürüklendi. Yine Sayın Doğan’ın edebiyatın önemine kütüphanenin gerekliliğine işaret etmesi de manidardı.
ŞEHİR VE EDEBİYAT
Biz de açılış oturumunda İhsan Fazlıoğlu Fatih Andı Ali Ural Hasan Akay gibi ülkemizin seçkin isimleriyle şehir ve edebiyat ilişkisini konuştuk. Özellikle Hasan Akay Hoca’nın şehrin katledilişine isyan niteliğindeki konuşması dinleyiciler tarafından dikkatle dinlendi. Maalesef yüzyıllarca üzerine şiirler yazılan şehre ağıt yakacak duruma geldik. Şehirleri her geçen gün kaybetmeye devam ediyoruz. Fazlıoğlu Hocanın işaret ettiği gibi burada suç şehirde değil onu ifsad edenlerdedir. Başka programlarda kolay bulunmayacak bir kadro vardı ilk oturumda. Bu sebeple hem edebi hem fikri bir ziyafet oldu. Sürenin uzamasına rağmen salondaki izleyicilerin olağanüstü ilgisi görülmeye değerdi.
PENDİK ŞANSLI
Pendik Belediyesi uzun yıllardan beri kültürel belediyecilikte öncü rol üstlenmiş durumda. Açıkçası çiçeği burnunda başkan Ahmet Cin’i önceki başkanların açtığı yoldan giderek bayrağı daha yukarılara taşıyacak bir kararlıkta görmekten mutlu olduk. Geçmiş birikimi sıfırlamadan gelecek hedefini yüksek tutmak liderlik özelliğidir. Sayın Başkan konuşmasında geçmiş ve gelecek vurgusunu birlikte yaparak işinin ehli olduğunu gösterdi. Pendik başkan yönünden şanslı. Yine Nuri Sincanlı gibi kültürel belediyecilikte ustalaşmış birisinin Kültür İşlerinin başında olması Pendik için büyük nimet. Kültüre uzak kültür müdürlerini çok görünce kültür adamlarının kültür müdürü olması bizi sevindiriyor. Sincanlı aynı zamanda romancı. İki romanı var.
EDEBİYAT ÖDÜLLERİ
İlki gerçekleşen festivalde edebiyatın çeşitli dallarında ödüller de verildi. Ödül meselesi bu işlerin en zor kısmı. Her ödül açıklaması sonrası mutlaka eleştiri geliyor. Özellikle ödül beklentisi olup da alamayanlar bir türlü memnun olmuyor. Onlar için en iyi ödül listesi içinde kendi isimlerinin olduğu liste. Elbette herkesi memnun etmek mümkün değil. Ama çoğunluğun üzerinde ittifak edeceği bir liste çıkarmak önemli. Bu sebeple içinde bulunduğum jüri heyeti kılı kırk yararcasına uzun toplantılar sonucunda isimleri belirledi.
Prof. Dr. Turan Koç, Doç. Dr. Turgay Anar, Yıldız Ramazanoğlu, Mahmut Bıyıklı, Nuri Sincanlı ve A. Ali Ural’dan oluşan Pendik Edebiyat Festivali Jürisi 2018-2019 yıllarını dikkate aldı ve Türk edebiyatının seçkin isimleri arasından beş kişiyi ödüle değer bularak ödül gerekçelerini açıkladı. Ödüllerin ilan edilmesinin ardından neden bu isimlerin tercih edildiğini soruşturan arkadaşlara ödüllerin gerekçelerini özellikle paylaşmak isterim. Buyurun efendim:
1- HİKAYE- HÜSEYİN SU
Acıyı melodrama yaklaşmaksızın edebî bir dille işleyişi, parçalı kurgulardan kusursuz bir bütünlük inşa edişi, silik denilebilecek bir karakterin ruhunda kâinatı görmesi, gözlem ve dil gücünün hikâyelere kattığı ahenk ve elbette ki Türk hikâyeciliğine kazandırdığı ivmeyle "İçkanama" Pendik Edebiyat Festivali Hikâye Ödülü'ne değer bulunmuştur.
2- DENEME- İBRAHİM TENEKECİ
Öznel bir bakış açısı, samimi bir dil ve yerli bir duruşla kaleme alınan, Türkiye’nin meselelerini milli bir yaklaşımla irdeleyen, kaybolan değerlerin yeniden ikame edilmesi konusunda hikmetli bir çabanın meyvesi olan, gitgide sığlaşan bir dünyada edebiyatın derinliğine olan ihtiyacı hatırlatan “Tekrar Selam Ederim” Pendik Edebiyat Festivali Deneme Ödülü’ne değer bulunmuştur.
3- ŞİİR- SÜLEYMAN UNUTMAZ
Günümüz Türk şiirinde incelikli bir dil yakalayan, içine rüyalarını, aşklarını, acılarını, sevgilerini, dost şairlerini, “enfarktüsle” sarmalanmış “ikiyüzlü okurlarını”, “parçalanmış” yalnızlıklarını, modern şehirde bir hayat yaşamanın, internet ağları, cep telefonları ile sarılı olmanın, insan dediğimiz o garip muammanın sanrı ve sancılarıyla şiir evrenine özgürlük kuyuları ören bir çağ ve insanın şiirini imleyen “Süleyman’ın Kitabı” Pendik Edebiyat Festivali Şiir Ödülü’ne değer bulunmuştur.
4- ROMAN- KADİR DANİŞ
İnsanın varoluş sancısını kızını kaybeden genç bir babanın acısı içinde irdeleyen, ruhun ışık düşmemiş mahzenlerinde okurunu ustalıkla gezdiren, Türkçenin imkanlarını romanın imkanlarıyla harmanlayan, “Serçelerin Ölümü” Pendik Edebiyat Festivali Roman Ödülü’ne değer bulunmuştur.
5- PENDİK EDEBİYAT FESTİVALİ ÖZEL ÖDÜLÜ- ALİ EMRE
İlk kitabından bugüne, edebiyatın bütün alanlarında kaleme aldığı eserlerle kültür ve medeniyetimizin gizli hazinelerini nazara vermeye çalışan, şiiriyle, romanıyla ve denemeleriyle zulme karşı direnmenin, hak ve adaleti müdafaanın simgesi olan, mürekkebini yalnız kendi kitapları için değil edebiyat ve düşünce dünyasının dikkate değer kalemleri için de cömertçe harcayan, Temmuz dergisiyle nice genç yetenekleri harman eden Ali Emre Pendik Edebiyat Festivali Özel Ödülü’ne değer bulunmuştur.
Hem festival hem de ödüller edebiyat dünyamıza hayırlı olsun. Emeği geçenler varolsun.