Şimdilerde Ajans'ın Ortadoğu sorumluluğu görevini yürüten Turgut Alp Poyraz, gazeteciliğe Timetürk sitesinde Kemal Özer Ağabey'in yanında başlamış. Kemal Ağabey "Turgutlarla buluşup sohbet edelim" deyince memnuniyetle kabul ettim.

Şam kapısının çıkışında sadece Ramazan’da açılan sur dibindeki çay ocağında uzun uzun Poyraz’ı dinleme fırsatı bulduk. Bölgeyi yakından tanıyor. Girişkenliği ve mesleğini sevmesinden kaynaklanan azimle birikimini artırmış. Ülkemizde oturduğu yerden Ortadoğu uzmanı olan gazeteci arkadaşların yaptığı gibi afakî konuşmuyor. Gözleme ve bilgiye dayalı yorumlarından çok istifade ettik.

Masada aynı zamanda Yunus Emre Enstitüsü ve TRT temsilcisi arkadaşlar da vardı. Devlet adına dünyanın birçok farklı ülkesine giden kurum temsilcileri arasında bir uyum olmadığını, aksine gereksiz bir çatışma olduğunu üzülerek gördük. Fakat Kudüs’te müthiş bir kardeşlik havası hâkim. Bu ideal birlikteliği görmek bizi ziyadesiyle mutlu etti.

Çarşıları gezerken Türk Kültür Merkezi’nde Türkçe öğrenen Kudüslülerle tanıştık. Ülkemiz adına göğsümüz kabardı. Yunus Emre Kültür Merkezi Kültür Sanat Koordinatörü Reha Ermumcu’nun yaptıkları faaliyetleri anlatırken gözlerinin içi gülüyordu.

Devletimiz yurtdışına gönderdiği yetkililerde sadece iş deneyimine değil; memleket sevdasına, hizmet aşkına, devlet umuruna ve dava şuuruna da dikkat etmeli. Kudüs’teki arkadaşlarımızın hepsinde istisnasız bu hasletleri görmüş olduk.

İŞGAL ALTINDA VAZİFE

İşgal altındaki topraklarda vazife yapmak, sadece verimli bir mesai mantığıyla açıklanacak bir mesele değil; kural tanımaz bir gücün hâkimiyetinde, kelle koltukta, vatan-millet-ümmet sevdasıyla direniş göstermek demektir. Nitekim arkadaşlarımızın anlattığı vahim bir hadiseyi gerilerek dinledik.

Geçen yıl Yunus Emre Türk Kültür Merkezi müdürü Furkan Özdemir’in evine İsrail askerleri eşkıya mantığıyla, hiçbir diplomatik nezakete sığmayacak bir kabalıkta baskın yapıp eşinin ve çocuklarının yanında Özdemir’i gözaltına almış. Hukuk tanımaz bir biçimde kapıyı kırmaya çalışmaları, çatıda arama yapmaları fedakar vatandaşlarımızın hangi şartlarda vazife yaptıklarının da özeti aslında.

UMUDU KORUMAK

Siyonist baskı altında görev yapan bu kahraman kardeşlerimizi dinledikçe kendilerine sevgimiz, muhabbetimiz daha da arttı. Onlar Kudüs’te gözümüz kulağımız. Yeri geldiğinde canlarını hiçe sayarak kutlu şehirden bir haberi yeryüzüne sahih bir şekilde yaymanın mücadelesini veriyorlar. Sadece Kudüs’te yaşamıyor, aynı zamanda Kudüs’ü de yaşıyorlar. Şehrin ruhuyla rabıtalarını sağlam kurmuşlar. Müslümanların lehine olan bir gelişmeyi aktarırken saklayamadıkları mutlulukları, yine Müslümanların acılarına, çilelerine dair bilgiyi paylaşırken gözlerinin buğulanıp yüzlerinin asılması yüreklerindeki imanın nişanesi. Gazze’deki ofislerinin saldırıya uğramasını, Anadolu Ajansı’nın Filistinli muhabiri Mustafa Khrarouf’un haksız yere tutuklanmasını üzüntüyle anlatırken; Eurovizyon yarışmasında Hatari grubunun zafer işaretleriyle Filistin bayrağı açmalarını sevinerek aktardılar.

Benim merak ettiğim hususlardan biri olan “yüzyılın anlaşması”na dair de kendilerinden ayrıntılı bir açıklama dinledik. Maalesef oyunu kuran küresel efendilerin bütün projelerinde, bütün planlarında tek kaybeden Filistinliler. Ümmet bir olup, diri olup güçleninceye kadar da kaybetmeye devam edecekler.

SELAM OLSUN

Biz her şeye rağmen umudumuzu koruyacağız ve işgalin sona erdiği günlerin müjdesi de dahil olmak üzere Kudüs Ofisi’nden Müslümanların güzel haberlerini bekliyor olacağız. Selam olsun işini aşkla yapan kardeşlerimize. Selam olsun Kudüs’ü gündemde tutanlara. Selam olsun gündemi Kudüs olanlara…