Sizinle bir mektup paylaşmak istiyorum. Bu mektup, Sâmiha Ayverdi'nin 27 Mayıs 1978'de kaleme alıp, dönemin MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'e gönderdiği ve Kubbealtı Akademi Mecmuası'nın Ocak 2018 sayısında yayınlanmış olan mektuptur.
Hâlis bir niyetle ama bu uygunsuz zamanda AK Parti'nin kulağını çekip uyarmak isteyenler, acaba yolsuzluk konusundaki söylentilerin ayyuka çıkmış olduğu CHP belediyeleri için ne düşünüyorlar?
Eğitim sistemimiz, "sınav müşterisi öğrenci" yetiştiren bir sektör olmaktan kurtulmalıdır. Birçoğu yaldızlı bir kâğıt parçasına dönüşmüş olan okul diplomaları, bilgi, beceri ve liyâkate tercih edildiği sürece, FETÖ'nün yaydığı mikroptan hangi aşıyla korunabiliriz?
Türk ve Müslüman olmanın verdiği müspet zaafları, kendi menfi amaçları için kullandılar. Sözüm ona, askerî okullardan atılanlar hep onların evlatlarıydı.
Kendi partisi içinde, Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkıp genel başkanlık yarışına giren, ama kendi partisi tarafından genel başkanlığa lâyık görülmeyen Muharrem İnce, şimdi yine aynı parti tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlığına lâyık görülüyor.
Futbol üzerinden verdiğim örnekleri aklımızın bir kenarında tutarak devam edelim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en üst makam olarak "kültürel iktidar" konusundaki eksiklikleri dile getirmesinin üzerinden çok zaman geçmemesine rağmen, konu güncelliğini yitirmeye başladı.
Laiklik dediler kalktılar, laiklik dediler oturdular. "367" diye bir garabet uydurup Meclis'i kilitlediler. Tek amaçları eşinin başı modernliğe(!), çağdaşlığa(!) ve daha da önemlisi laikliğe(!) aykırı bir şekilde örtülü olduğu için Abdullah Gül'e etmedikleri laf kalmadı. İronik hakaret edebilmek için George Clooney'e bile benzettiler.
Vaktiyle "SHP" adıyla siyâset yaparken, PKK'nın o zamanki siyâsî kolunu Meclis'e sokan zihniyet, 1 Temmuz 2015 genel seçimlerinde de HDP ile "iyi sallamışlardı." Derken gün geçti, şartlar değişti.