Türkiye'nin ayak bağı olan vesâyet sisteminin kalıntılarını temizlemekte büyük aşamalar kat ettiğimiz ve en önemli adımlardan biri olarak askerî bir darbe sonucu, emir-komuta sürecinde yazılan 12 Eylül Anayasası'nın yerine sivil bir anayasa yapmanın arefesinde olduğumuz bugünlerde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, istiklâl sevdâlısı kurucu aklına başvurmamız gerekmektedir.
Adını Beyoğlu'nda küçük bir sokak olan Yeşilçam'dan alan Türk sineması Müslüman din adamlarının ve dindarların olumsuz rollerle yansıtıldığı filmlerle doludur.
Anadil, yabancı dil, eğitim dili derken bunlara sosyal medya dili, iletişim dili, siyâset dili, hukuk dili eklendi.
Demokrasiyi ayaklar altına alırken bâzen takım elbisenin altına makosen, bâzen de döpiyesin altına yüksek topuklu ayakkabı giyerler.
Kendilerini dünyâdan büyük gören devletler ise, tekellerine aldıkları Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) bu terörü sâdece kınamakla yetiniyorlardı.
Yabancı dille eğitim konusunda duyduğum rahatsızlığı bu köşede defâlarca yazdım.
14 Şubat, dünyânın birçok ülkesinde "Saint Valentine Day (Aziz Valentin Günü)", ülkemizde ise "Sevgililer Günü" olarak kutlanıyor.
Geçen hafta sonu (6-7 Şubat) uygulanan tam sokağa çıkma kısıtlamasında bile, "yürüme mesafesindeki market alışverişi iznini" suistimâl edip, eline alışveriş çantası alarak parklara, sâhillere giden insanların haber bültenlerindeki görüntüleri tam anlamıyla bir sorumsuzluk, duyarsızlık ve bencillik ispâtıydı.