YANILMAK ÖLDÜRMEZ

Murat BAŞARAN 07 Haz 2016

Murat BAŞARAN
Tüm Yazıları
Yakın tarihin aydınlatılmasına, Osmanlıyı geri getirmek veya o anlamda bir rövanş ve hesaplaşma için değil, bugün hal ve hareketlerine şaşırdığımız/ şaşırır gibi yaptığımız insanları anlamak için ihtiyacımız var.

Yakın tarihin aydınlatılmasına, Osmanlıyı geri getirmek veya o anlamda bir rövanş ve hesaplaşma için değil, bugün hal ve hareketlerine şaşırdığımız/ şaşırır gibi yaptığımız insanları anlamak için ihtiyacımız var. Aslında kısa cümleleri severim. Ve bir ilk yazı için fazla tumturaklı, hayli uzun bir giriş cümlesi oldu.

Neyse.

Çünkü mesela “Cumhuriyet Mitingleri” çağdaş, ilerici, Batıcı olduğunu iddia edenler için anlamsız ve çelişiktir; samimi olsalar “Demokrasi Mitingleri” olurdu gayretleri. Demokrasi ve cumhuriyet tariflerini halledemeden, laiklik bataklığında ömür çürüttük. Sosyal adalet, eşitlik, özgürlük ve çağdaşlık arayışına cumhuriyet mi, demokrasi mi cevap verir? Sorular çoğu zaman can sıkar. Ama sormak/ anlamak lazım.

“Türkçülüğün Esasları”’nı yazan bir Kürt… Kürtçülüğün başını çeken İmralı sakini Kürtçe bilmiyor. Ve Alman Parlamentosu’nda bir miktar “Türk” var zannediyorduk. Zannederek yaşamak, hayatı boşa harcamaktır. Yazık bize… Sloganlardan kurtulup, soruların peşine düşmeliyiz… Geçtiğimiz günlerde sevgili kardeşim Osman Ataman “Hay Allah” isimli makalesinde, “ölüm”den medet uman muhalifleri anlatıyordu. Bu zavallılığı bir kenara koyalım. Soru soralım. Ve sorunun muhatabı yazımın ilk/ uzun cümlesinde işaret ettiğim ve anlamak zorunda olduğumuz kitledir: Size ancak öldüğü zaman kurtulacağınız kâbusunu yaşatan siyasiler gerçekten bir gün ölecekler. İyi de elinizde “bu daha iyidir” diye inandığınız/ hazırladığınız kim var? Sizce bu memleketi daha iyi bir yere kim götürebilir? Atatürk sevginize saygı duyuyorum. Zaten “benim naçiz bedenim elbet toprak olacaktır” nasihatini anlamamış gibi, kalkıp geleceğini ve her şeyi sizin istediğiniz hale getireceğini bekler gibisiniz. Ki böyle bir bekleyiş kapı üstüne at nalı asmak kadar batıldır. Hele ki bilime tapınanlara hiç yakışmaz. Hadi gaza gelip “Hepimiz Atatürk”üz diyebilir veya “Atatürk’ün çocuklarıyız” diye tanımlama yapabilirsiniz filan ama sloganlar iktidara yetmiyor. (Bu arada aklıma Yavuz Bülent Bakiler’in Nutuk da dahil Atatürk üzerine okumuş bir Atatürkçüye rastlamadım sözleri geliyor.) Bu yazı, iktidarı, cumhurbaşkanını vs. savunan bir yazı değildir. Neden muhalefetimiz yok?” sorusuna ve ihtiyacına cevap arıyorum.

Ve bu cevabın “zan”larımızı sorgulamaktan geçtiğine inanıyorum. Tarihimizi 1919’dan başlatmak… Ve 1919’dan başlayan tarihe sadece bir kahraman layık görmek… Sonra “Batı”ya hayran olmak…Mustafa Altıoklar’ın İstanbul’un fethini “dandik” bir iş zannı ne kadar ciddiye alınırsa, bize anlatılan, yüceltilen yakın tarihimiz de o kadar ciddiye alınabilir. Korkmayın. Yanılmak öldürmez. Yanılmaya devam etmek yok eder. Bu gazetenin isminin mahiyetine ihtiyacımız var. “Zan”lar üzerinde birleşemeyiz… Ama gerçekler canımızı acıtsa da, bizi birleştirir. Kimin kim olduğunu bilmek, kim olduğumuzu anlamak az iş midir?