WAGNER KALKIŞMASI: PRİGOZİN VALHALA'YA GİREN YENİ BİR TANRI MI?

Prof. Dr. Vişne KORKMAZ
Tüm Yazıları
Büyük laflar edilip, kan dökülmeyen ve Lukaşenko gibi kimilerine göre zayıf bir figürün bağladığı pazarlık ile noktalanan bu kalkışmayı nasıl yorumlamak gerek tartışılıyor.

23-24 Haziran’da gerçekleşen ve bir günde yaralara tuz döküp, Putin’e 1917’yi andığı bir ulusa sesleniş konuşması yaptırıp şimdilik kendi köşesine çekildiği izlenimi veren Prigozin ve Wagner kalkışması tüm gündemimizi alt üst etti. Büyük laflar edilip, kan dökülmeyen ve Lukaşenko gibi kimilerine göre zayıf bir figürün bağladığı pazarlık ile noktalanan bu kalkışmayı nasıl yorumlamak gerek tartışılıyor. Öncelikle, Ukrayna Savaşının başlangıcında işlerin yolunda gitmediği anlaşılınca en önemli beklentilerden biri Rus dış politika ve güvenlik eliti içerisinde bir bölünmeydi. Rusya’ya yönelik temel ABD politikasının Moskova’nın Ukrayna’yı işgal planını Kremlin ve Rusya için çok pahalı bir hataya dönüştürmek ve bu pahalı hata üzerinden Rusya’yı bir daha çevreleneceği alanın dışına çıkmamaya ikna etmek olduğunu hatırlayalım. Bu beklenti ve Kremlin ile Rus devlet aygıtının paralize olması düşüncesinin Rusya ile mücadele edenler için cazip olduğu bir gerçek. Ayrıca Ukrayna karşı saldırısının planlandığı günlerde karşı saldırının tüm Rus savunmasını söküp atmak konusunda yetersiz kalacağını düşünenler Ukrayna’nın birkaç büyük sembolik vuruş ile Rus elitleri ve kamuoyunda şok ve şoku takiben bölünme yaratacağını umuyordu. Ki Putin’in 1917’ye yaptığı atıf, Büyük Savaştan çekilip iç savaşa sürüklenen Rus devletine gönderme elit bölünmesi riskinin Kremlin ve çevresi tarafından ciddiyetle düşünüldüğünü gösteriyor. 

Elit bölünmesi beklentisi

Bugüne kadar elit ve kamuoyunda yüzeye çıkan bir bölünme, Ukrayna Savaşı ve Rusya’nın büyük güç olmaya yazgısı konusunda bir bölünme gerçekleşmiş değil. Ukrayna Savaşının iyi gitmediği gerçeği ortada en somut biçimiyle durur iken, Prigozin gibi “vatanseverlik retoriğini” elden bırakmayanlar bile “Ukrayna tuzağından” bahsederken Kremlin’in bu başarısı düne kadar takdire şayandı. Dışarıdan bakanlar bu durumu üç nedenle açıklıyorlar: 1)- Putin ve çevresindeki küçük grubun kullandığı Rusya- anavatanın savunulması ve tarihsel olarak büyük güç olarak var olma zorunluluğunun iç-içe geçtiği saldırgan-savunmacı retoriğin kamuoyunda ve daha geniş elitte bir karşılığı olması, Batı destekli muhalif figürlerin popülizminin bu elit popülizmi karşısında güçsüz kalması (Nalvany’i hatırlayalım), 2)- Elitin hala Rusya’nın kısmi saldırganlığından umduğu bir kazancın olması. Dolayısıyla Ukrayna savaşındaki gidişattan çok küresel sistemin geçiş döneminde bu savaşla birlikte Rusya’nın bir etki alanı, üstelik küresel bir etki alanı talebinin hala masada olduğunu düşünmeleri, 3)- Rusya’nın iktisadi ve siyasi olarak tam sınırlanamamış olması. Bu da ilginç bir biçimde Rus Ordusunun bugün yoğunlaştığı alan (Ukrayna) dışındaki, doğrudan ve dolaylı Rus şirketlerinin varlık gösterdiği alanların ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ki şirketler dediğimizde sadece doğal gaz, petrol, inşaat ve savunma sanayi şirketlerini anlamıyoruz, özel askeri şirketleri (ÖAŞ) de anlıyoruz.

Wagner, mezbahaya mı düştü?

Bu çerçeveden bakınca Wagner kalkışması, bu üç unsurda fazla bir şey değiştirmedi. Prigozin ve Wagner çevresi Rus elitinin bir parçası gibi görünüyor mu ondan da emin değiliz. Evet sanatçı bir aileden gelen katil, organize suçtan hapis yatmış aşçı imajı yeterince eksantrik ve Wagner’in ilk kurucularından Utkin, kahramanlıklarından dolayı devlet nişanına layık görülmüş birisi ama bunlar Wagner mensuplarını ve sözleşmeler için bir avukat titizliğiyle çalışan iş adamlarını elitin parçası yapmaya yetmiyor. Prigozin ve çevresi Ukrayna Savaşı üzerinden eleştirilerini bir süredir çektikleri videolar ve özellikle Telegram kanalları üzerinden dillendiriyorlardı. İfade edilen kızgınlıklar arasında Rus Ordusu ile Wagner birliklerinin arasının açık olduğu, o nedenle Wagner’in doğru düzgün teçhizat ve sağlık bakımı alamadığı – bir nevi Ukrayna’da sahada kesilmeyi bekleyen koyun gibi kaldıkları- hatta kimi zaman Rus askeri birliklerinin yanlışlıkla (!) Wagner’e bağlı kuvvetlere saldırdıkları ve benzeri doğrulanan, doğrulanmayan iddialar yer alıyordu. Bir savaş doğru düzgün gitmediğinde birilerinin günah keçisi haline gelmese bile kurbanlık koyuna dönüşmesi normaldir. Dahası Wagner ve Prigozin Dayr-a Zor’da başlarına ne geldiğini de unutmamışlardır herhalde. Suriye’de görevli Rus komutanlar o zaman Amerikalı ve Amerika destekli milislerle burun buruna gelen Wagner güçlerini kurtarmak için parmaklarını kıpırdatmamışlardı. Kısaca Wagner mezbahaya düşmeye, mezbaha kapısında beklemeye alışık.

Melez savaşın rasyonel aracı

Tabi Wagner ve Wagner gibi oluşumlar melez savaş mantığı içerisinde kendilerine yeni bir varlık alanı buldular. Melez savaş Wagner gibi şirketlerle patron devlet arasındaki ilişkinin ikna edici bir biçimde reddedilmesine dayanır. Melez savaşlar korku üzerinden ilerler ve savaş sahasının suç mahaline dönüşmesi korkunun temel kaynağıdır. O nedenle Utkin, Ukrayna’da başında Wehrmacht sitili savaş miğferi Wagner dinleyerek alanı insanlardan temizlerken, bir korku performansı sergiliyor, herkese Nazilleri, Kızılları, manyakları hatırlatıyordu. Ama Wagner tüm bu performansa rağmen (zaten o nedenle Rus yasalarına göre gri bir alanda var olmak ve olmamak arasında salınırken) herkes için yabancı topraklarda savaşmayan, Ruslar, Rusya ve Rusya’nın dostları için savaşan unsurlardan oluşuyordu. Demek ki büyük güç olma derdinde, orduda profesyonelleşmeyi gerçekleştirmeye çalışan ve sınır dışında korku üzerinden saha temizlemek için orduyu kullanamayacak olan Rusya için Wagner ve Wagner’i fonlayanlar rasyonel bir araçtı.   

Oligark ruhunun “adalet yürüyüşü”

Ama ordunun, eski ordu mensuplarının kesilmesine ses çıkartmaması Wagner-Savunma Bakanlığı-Ordu ilişkisinde sadece melez savaş mantığı ve her şey Kremlin’in kontrolünde deyişi ile açıklanamaz. Devletin şiddet araçlarının gözünde baştan itibaren Prigozin -muhtemelen askeri istihbarat ile ilişkili- bir oligarktı. Putin reformlarının en önemlisi, devlet iradesine ortak olacak güçteki oligarkları tasfiye edip, devlete tam bağlı, kişisel çıkarını devlet çıkarı/Kremlin’in çıkarı ile birleştirmiş yeni bir zengin-hizmet eri/memur-elit yaratmasıydı. Görünürde elit değişimi, oligarklara yurtdışında alan açarak nispeten yaratabileceğinden daha az acı ve sorun yaratarak nihayete erdi. Ama şimdi Prigozin’in kimliğinde oligark refleksi (kar elde ettiğimiz yerden – Afrika’dan- kopartılıp mezbahaya sürülmek için ne yaptık, bu kararı veren Kremlin liderliği aptaldır ve değişmelidir) yeniden Rusya’nın karşısına çıkıyor. 

Prigozin, son isyanını Ukrayna Savaşı’nın rasyonalitesini sorgulamak üzerine oturtmuş olabilir ama hedefinin Ukrayna Savaşında bir dönüş ve iktidar değişimi olmadığı anlaşılıyor (buna gücü yetmemiş de olabilir elitler arasında destekçi bulmadan). Hedefi Putin’in doğru kararlar veremediğini gözler önüne sermek (ki bunu mümkünse Putin’in adını hiç anmadan yapmak, Putin’i “bir büyükbaba”, Kremlin’in yaşlısı pozisyonuna indirmek) ve yanlış kararlardan asıl sorumlu tuttuğu savunma ve güvenlik bürokrasini tavize zorlamak. Zaten Prigozin’i Moskova’ya “adalet yürüyüşüne” iten sebebin Rus Savunma Bakanlığının Wagner kuvvetlerinin Rus silahlı kuvvetlerine bağlanmasını öngören Temmuz yasa düzenlemesi olduğu anlaşılıyor. Bu ordu mensubu olmayan Prigozin’i tuhaf bir duruma düşüreceği gibi, Afrika’da elmas ve altın madenleri üzerinden sözleşme yapma pratiğini de, Wagner’in altın ve benzeri değerli materyaller üzerinden oluşturduğu çok uluslu finans ağını da devlet denetimine sokmak demek. 

Kıssadan hisse

Prigozin bu tehdit karşısında, büyükannenin kıyafetlerinden kurtulan kurt gibi ne olduğunu gösterdi. Bir oligark hep oligarktır. Rusya adına geldiğimiz noktada ortaya çıkan sorun açık. Öncelikle çok başarılı gördüğümüz Putin reformları yeterince başarılı değilmiş. Sonrasında Rusya’nın sınır ötesinde var olması için gerekli bu melez araçlara, ordu dahil Rus resmi araçlarının her yeri kapatmaya gücünün yetmemesi nedeniyle başvurulmuş ucuz araçlar olarak bakmak yeterli değilmiş. Zira bu araçlardan biri, hem de Ukrayna karşı saldırısı sürerken, hem de vatanseverlik retoriğini elde bırakmadan (gerçi bir ara Rusya’nın yozlaşmış bürokratik sistemine atıfta bulunarak Batılı söyleme de göz kırptı Prigozin) Kremlin’den taviz almayı başardı. 

Gerçi bu taviz (Wagner Afrika’ya, Şoygu/Gerasimov eve, ordu Ukrayna’ya şeklinde özetlenebilir) Ukrayna Savaşında radikal bir değişiklik getirmiyor. Ne Wagner ne de Rusya askeri karar alıcıları Ukrayna’da başarılıydılar ve bu başarısızlık ordunun Ukrayna karşı saldırısına karşı güçlü bir savunma oluşturma zorunluluğunu ortadan kaldırmıyor. Ama sonuçta taviz tavizdir ve bu nedenle taviz Kremlin/Putin üzerinden değil Lukaşenko üzerinden soruna “barışçıl bir çözüm” hikayesi ile verildi. Moskova şu anda ordunun Ukrayna’da odaklandığı savunma hattını bozmaya cesaret edemedi, elitler arasında huzursuzluk yaratacak çok şiddetli bir eyleme girişemedi ve muhtemel ceza-ödül senaryolarını gücünün yeteceği geleceğe bıraktı- bir gün o gün gelirse-. Geriye iki son tespit kaldı: 1)- Eğer Rusya Ukrayna’da bir yıpranma harbine saplanmasaydı, Prigozin ve Wagner meselesi farklı şekilde çözülür, Prigozin için Tanrıların Valhala’ya girişine benzer bir hava oluşmazdı, 2)- Wagner’in Afrika imparatorluğu sırf Wagner kan dökmekte ve para saymakta çok başarılı diye oluşmadı. Herkes Wagner’in arkasında Rusya hatta Kremlin olduğunu biliyordu. Wagner silah ve altını Rusların dostlarına, tamamen Batının peşine takılmayanlara sunabildiği bir ödül gibi de görülüyordu, bu ödülün karşılığında birileri rejim bekası için bir destekçi buluyor, Rusya’da jeopolitik olarak sahada var oluyordu. Üç kazananlı bu oyun Kremlin-Wagner arasındaki ilişki “ihanet” nedeniyle karmaşık hale gelmişken yarın hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek mi? Bu sorunun cevabı muhtemelen hayır ve olabilecek değişimler Rusya’nın küresel büyük güç iddiasını olumlu ve olumsuz yönde etkileyebilir.