ÜÇ MAYMUN

Zeynep BAYRAMOĞLU
Tüm Yazıları
15 Temmuz bu topraklarda yaşayan hemen herkesi aynı duygu ve düşüncelerle bir araya getirdi. Bizler demokrasi için meydanlarda toplanıp istikbalimizi korumaya ant içerken, yabancı basın ilk günden itibaren bu hain darbe girişimini bambaşka şekillerde yansıttı.

15 Temmuz bu topraklarda yaşayan hemen herkesi aynı duygu ve düşüncelerle bir araya getirdi. Bizler demokrasi için meydanlarda toplanıp istikbalimizi korumaya ant içerken, yabancı basın ilk günden itibaren bu hain darbe girişimini bambaşka şekillerde yansıttı. 15 Temmuz öncesi ve sonrası yayınlanan haberleri üst üste okumak büyük resmi görmemize yardımcı olabilir.

- 2002-2004 yılları arasında Amerikan Savunma Bakanlığı'nda Irak ve İran konusunda danışmanlık yapan Michael Rubin 24 Mart’ta Newsweek dergisinde bir yazı kaleme aldı. Rubin, “Türkiye'de bir darbe olur mu başlıklı?” yazıda, durumun çok kötü olduğunu ve giderek kötüleştiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kontrolden çıktığını belirtip, bir darbenin sürpriz olmayacağını söyledi. 

- ABD'nin özel istihbarat sağlayan etkili düşünce kuruluşlarından Stratfor, darbe girişimini an be an takip edip, uçak koordinatlarına kadar yayınladı. Ayrıca Erdoğan'ın Almanya'ya iltica edeceği iddiasını ortaya attı. 

- Fox News'in siyasi analisti emekli yarbay Ralph Peters darbe girişimi sonrası yazdığı yazıda darbeyi "Türkiye'nin son umudu" olarak nitelendirdi. Peters'a göre darbe Türkiye'nin İslamileşmesini durdurabilecek tek yoldu. Orta rütbeli askeri yetkililerin ülkelerini kurtarmak için yaptıkları girişim sonrası kaybettiklerini, batının buna sevindiğini oysa yakın zamanda yas tutacaklarını söyledi.  

- The Independent Gazetesi'nin Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn darbe sonrası İstanbul’da bir hafta kaldı ve izlenimlerini yazdı. Cockburn, bir zamanlar Ortadoğu için büyük bir umut olan Türkiye'nin güçsüzleştiğini ve istikrarsızlaştığını belirtti. Yazı "Suriye Türkiye gibi olacak diye düşünürdüm şimdi Türkiye Suriye gibi oluyor" başlığı ile manşetten verildi. Darbe ile ilgili yazılan yazılardan birinin başlığı ise şöyleydi "Darbeden kurtulan Erdoğan'ın geleceği belirsiz" 

- 1990'lı yıllarda yaptığı röportajlarla Usame Bin Ladin güzellemeleri yapan Robert Fisk "15 Temmuz bir darbe değil, gelecek aylar ve yıllar için hazırlıklı olun" çağrısı yaptı. Fisk ayrıca darbenin başarısız olmasının, ordunun Erdoğan'a sadakat gösterdiği anlamına gelmeyeceğini söyledi. (Fisk, 1993'lerde Usame Bin Ladin'in Sovyetler için çok tehlikeli bir adamken, aynı dönemde Amerikalılar için kahraman olduğunu söylemiş ve Amerikalıların 20 yıl sonra onu ele geçirmek, öldürmek için milyarlarca dolar harcayacakları akıllarına gelmezdi yorumunu yapmıştı. Kim bilir şu an kanaat önderi ve eğitim neferi olarak gördükleri Gülen de ileriki yıllarda Amerika'nın ortadan kaldırmak için milyarlarca dolar harcayacağı bir isim olabilir. Malum Gülen örgütü Amerika'daki en büyük charter eğitim ağına sahip).

- New York Times Gazetesi "Türkiye'nin Yeni Anti-Amerikancılığı" başlıklı başyazısında "Türkiye'de ateşlenen Anti-Amerikancılık hem NATO hem de Amerika ile Türkiye'nin uzun vadeli istikrarlı ilişkileri konusunda ciddi bir risk oluşturuyor, diyerek üstü kapalı tehdit etti. 

- Guardian "Darbe girişimi sonrası Türkiye'yi karanlık günler bekliyor" "Seçilmiş diktatörlüğe dikkat" "Darbeye karşı direnişin karanlık yüzü" ifade ve başlıkları ile dünyayı 15 Temmuz felaketine hazırlamaya çalıştı.

- Fetullah Gülen bir grup medya kuruluşuna verdiği açıklamada darbe girişimini eleştirdi ve bu girişimde iktidara yakın kişilerin yer aldığını iddia etti. Yani 15 Temmuz darbesi bir tezgahtı. Tüm medya kuruluşları bu açıklamalara geniş yer verdi. Öte yandan Suudi Arabistan'ın Dubai'den yayın yapan televizyon kanalı El Arabiya, Gülen'le yaptığı röportajı gelen tepkiler üzerine sitesinden ve youtube'dan kaldırdı.

- New York Post "darbe insanlarım umudu olabilirdi" derken, WallStreet Journal, Erdoğan'ın tasfiyeleri ülkede karışıklıkların devam etmesine neden olacak diyerek uyarıda bulundu. 

Büyük resim ortada. İlk olarak sorulması gereken soru şu, Türkiye kendini ifade etmekte yetersiz mi? Kendi tezlerini anlatamıyor mu? Türkiye kendini ifade edebiliyor, çok ideal durumda olmasa da uluslararası kamuoyuna bilgi akışını sağlayacak çeşitli kurumlar oluşturdu. Bu kurumlar zaman içinde daha etkili çalışacak. Gelelim kendi tezlerini anlatma konusuna. Türkiye iletişim açısından bakarsak şanslı. Çünkü tezlerinin oldukça sağlam bir altyapısı var. Somut deliller ile savunmasını yapabiliyor. Peki neden uluslararası basın Türkiye'nin tezlerini tamamen göz ardı ederek yayın yapıyor? Bu sorunun cevabını şu küçük olayda bulabiliriz. 15 temmuz gecesi, ekranlarda peş peşe açıklama yapan siyasiler ve halkı meydanlara davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası yayın kuruluşunun haber merkezi ve haber merkezinin başındaki kişinin yorumu, "bu hiç iyi olmadı, istediğimiz bu değildi". Biz ne yaparsak yapalım, uluslararası medya Türkiye'yi kendi istediği gibi görecek. Bu üç maymun durumu ne zaman değiştirir diye soracak olursanız. Zaman, strateji, lobi ve para derim. 

Not: 15 Temmuz darbe girişiminin ilk anından itibaren haber akışını sağlayan ve bunlardan haberdar olmamızı sağlayan Esra Öztürk'e teşekkürler.