SUÇ ORTAKLARI ASLA BİRBİRLERİNDEN AYRILMAZ

Zeynep BAYRAMOĞLU
Tüm Yazıları
Bütün bu olaylar ortadayken nasıl hala kendilerinin masum olduklarına inanabilirler? Bu kadar vahim bir durumu nasıl göremezler?

Bütün bu olaylar ortadayken nasıl hala kendilerinin masum olduklarına inanabilirler? Bu kadar vahim bir durumu nasıl göremezler? Bu ihaneti nasıl fark edemezler? Normal şartlarda yetişen, vicdanlı insanlar için FETÖ elemanlarının kendilerini masum görmeleri hayret verici bir durum olduğu için, bu soruların sorulması normal. Cevaplar için mevzuyu çok yönlü ele almak lazım. Ayrıca bütün bu çıkmazlar bir günde meydana gelmiyor. Hayat boyu devam eden bir süreç bu. FETÖ’nün kendine bağlı, kutsal ve milli değer tanımayan ordusundan bahsediyorum. En başa dönelim.

Zeki bir öğrencisiniz, dershaneye gitmeye başladınız, sizinle özel olarak ilgilenen ablalarınız, ağabeyleriniz var. Size nasihatler veriyorlar, özel biri olduğunuzu, çok önemli yerlere gelmeniz gerektiğini, sizden hizmet beklendiğini söylüyorlar. Üniversiteyi kazanıyorsunuz. Aslında gönlünüzden başka bir şey geçiyor ama ablalarınızın ve ağabeylerinizin yoğun telkinleri ile polis akademisine gidiyorsunuz. Başarılı bir öğrencisiniz, irtibatı koparmıyorlar, bu süre içinde ufak tefek ihtiyaçlarınızı halletmek için hep yanı başınızdalar. Terfi etmek istiyorsunuz, önünüzde bir sınav var, size soruları veriyorlar ve bunu yaparken yine yüksek ideallerden, hizmetten, Allah rızasından, İslam ümmetinin durumundan bahsediyorlar. İşte burası çok kritik. Neden? Dünyada herkes birbirinden ayrılır, iki sevgili, iki arkadaş, iki kardeş… Bir tek suç ortakları hayat boyu birbirlerinden ayrılamazlar. İşte burası, yani ilk suç ortaklığı, hayat boyu işbirliğini getirir. Bu işbirliğini kolaylaştıran ise suçun hem dini hem de idealist bir paket ile sunulması. 

Suça bulaştınız. Artık suç ortağısınız. Hayat devam ediyor, terfi aldınız artık bir yuva kurmak niyetindesiniz. Ağabey ve ablalarınız bu konuda da size yardımcı oluyor. Tam sizin statünüze uygun, hali vakti yerinde fiziki durumu makul kişilerle görüştürüyorlar sizi. Biri için tamam diyorsunuz. Kocaman bir halka daha takılıyor boynunuza. 

Zaman içinde sizden mesleğinizle ilgili hukuka aykırı şeyler yapmanızı istiyorlar. İtiraz etme hakkınız yok, sizi okuttular, meslek sahibi yaptılar, terfi ettirip saygın bir pozisyona yükselttiler, o da yetmiyormuş gibi evlendirdiler, muhtemelen çocukların ihtiyaçları konusunda da oldukça ilgililer, ayrıca talep ettikleri şey, hizmet için çok önemli. İstedikleri her şeyi veriyorsunuz. Uzun süreli, sistematik çalışma insan üzerinde böyle meyvesini veriyor. 

Diğer yandan dini anlamda çok ciddi bir tahribat meydana getiriyorlar. Pratik uygulamalarında sorun yok bu insanların. Tüm Müslümanlar gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar hatta görüntüde daha takva ehliler ama kendilerini ayrıcalıklı ve özel görmeleri, zaman içinde ciddi bir enaniyet duygusuna ve zihni ayrışmalara neden oluyor. Kendilerini imam olarak tanımlamaları bu mevzularda derinlemesine düşünmek için iyi bir ipucu. 

Bu yazdıklarım kafalardaki sorular için. Peki bu yapılan itibar suikastlerini, özel hayata müdahaleleri, insanların haklarına girmelerini, darbe yapıp kendileri ile aynı topraklarda yaşayan insanlara ateş etmelerini, meclisi bombalamalarını, bu memleketin seçilmiş cumhurbaşkanına suikast planlamalarını haklı çıkartır mı? Hayır. İnsan olmak, olgunlaşmak, doğru ve yanlışı birbirinden ayırt etmek demek. Hepimiz bunun için bu dünyadayız. Bu nedenle suç ortaklığına rağmen duruş sergileyerek bu örgütle bağlarını koparan, bedelini ödemek pahasına yollarını ayıran herkese saygı duyduğumu belirtmek isterim.