​SAPLANTI!

Adnan KARAKAŞ 23 Mar 2017

Adnan KARAKAŞ
Tüm Yazıları
Bir noktaya odaklanmak. Bazen bir düşünceyi kafasında tekrar tekrar kurmak, kurgulamak

Bir noktaya odaklanmak. Bazen bir düşünceyi kafasında tekrar tekrar kurmak, kurgulamak. Bazen bir duygunun paklığına kendini bırakmak. Deliliğin işareti olarak dışa yansır bazen. Bazen de bir aşk hali olarak içten içe yaşanır. İkisi de nihayetinde aynı kapıya çıkar. Deli ile aşığı ayıracak ölçü ne olabilir ki! 

"Propaganda yapmak yerine" diyecek oldum devamını getiremedim. Propagandanın onlar nezdinde bir karşılığı yoktur çünkü. Yaşarlar... Neşesiyle, derinliğiyle, dirliğiyle yaşarlar. Bu halleri genel tarafından kabul görmeyecektir elbet. Kendileriyle birlikte rızıklarının da yaratıldığını kabul eden ama buna inanmayan çoğunluk -belki de korkudan- ekmeğini taştan çıkaracaktır!  

Saplantı dediğimiz şey, belki de deli ile aşığın buluştuğu Araf'tır. Her ikisi de kafadan ziyade kalp üzeredir! Bu durumun olumsuz yanı istismara açık olması. Denebilir ki; Araf var kişiyi cennete atar, Araf var cehenneme yuvarlar kişiyi. Mesele hangi Araf'ta olduğun.  

***

Saplantı, bir yönüyle fasit daire. Dönüp dolaşıp aynı noktaya gelip durmak. Tekrar tekrar aynı yolu yürümek. Dairenin içinde. Gösterilen çabanın, verilen emeğin, dökülen terin göz göre göre boşa harcanması. Zararı başlangıçta belli olduğu halde enerjisini ziyan etmek. Kendini o durumdan alamama hali...

Doğrudan karşılığı: Sabit fikir. Fikrin doğruluğu halinde bile o keskin durağanlıkta özünü koruması zor. Kokuşmaya, çürümeye yüz tutması için çok fazla zamanın geçmesi gerekmeyecektir. Ağır koku çevreyi sarmamışsa o fikrin dondurucuya, morga kaldırılmış olmasından...  

Aynı yerde duran ve hep aynı yöne bakan bir kişinin gördüklerine kapıldığını düşünün. Ağına takılan her kırıntı mutlak doğru, daha da ötesi mutlak hakikat muhasebesinde. Bundan da kötü bir durum varsa o da şudur: Nüfuzuna geçirdiği o kırıntıları mutlak doğru olarak sağında, solunda ve arkasında duranlara aktarması. 

Doğru bilinen ancak yanlış olan fikirden daha bulaşıcı bir hastalık yoktur. Eğer yanlış düşüncenin kapsamında kabul görmemişse saplantı daha da bulaşıcı bir hal alacaktır. Aktarımın karşılık bulması tahmin edilenden hızlı gelişir bu yüzden. Haliyle hastalık ne kadar yaygınlaşırsa tehlike o kadar büyüyecektir. Ancak muhatabın basireti, feraseti, idrak durumu da tehlikeli hastalığa karşı belirleyici olacaktır. Yani topluluk tümüyle efsunlanmamışsa, sabit fikre kapılmamışsa şayet, aktarılandan farklı bir şeylerle karşılaşması için gözlerini açıp çevresine bakması yetecektir. Arka düşenin akıntıdan başka bir şeye odaklanmasının çoğu zaman imkân dışı olduğunu akılda tutmakta fayda var. 

***

Son bir kaç yılımız saplantının yol açabileceği facialarla dolu dolu geçti! Herkesi, bulundukları saplantıyı kabule çağıran, hatta zorlayan zümrenin trajik sonunu gördük. Hem aşksızlıklarıyla yüz yüze geldik, hem de deliler için fazlasıyla faydacı, fazlasıyla kötücül ve canlılığı, dolaysıyla acıyı bilmeyen akıllarıyla. Propagandasını yaptıkları Araf denebilir ki cehennemlerine dönüştü. Bize gelince uçuruma doğru hızla sürüklenirken son bir manevra ile kurtulan, saplantılı zümrenin uçuruma yuvarlandığına şahit olarak kurtulan nasipli insanlarız. Bu yüzden veli, deli veya âşık değilseniz saplantılardan uzak durun derim…