RUSYA'DAN KENDİ TARİHİMİZE BAKINCA

Tarık ÇELENK 22 Nis 2016

Tarık ÇELENK
Tüm Yazıları
Çocukluğumda Erzurum'da merhum ananemden uzun kış gecelerinde Rus işgal günlerinde ,üst katlarına yerleşen doktor Rus karı kocanın iyiliklerini dinlerdim.

Çocukluğumda Erzurum’da merhum ananemden uzun kış gecelerinde Rus işgal günlerinde ,üst katlarına yerleşen doktor Rus karı kocanın iyiliklerini dinlerdim.  Sarıkamış’ta savaşmış dedemden de  nakil olarak  Rus askerlerinin, imrenerek anlattığı teçhizat üstünlüklerini ve ganimet olarak aldığı el sobasının hikayesini işittim. Erzurum ve çevresinde semaver,çay,kartol,sımışka,aşotu  ve daha niceleri Rus işgalinin anısı olarak kalmıştı.Osmanlı tarihine olan düşkünlüğümden okuduğum son 200 yıl Osmanlı Rus savaşlarında kesintisiz yaşanan trajediler de benim için hep kabus olmuştu. Ruslara karşı Prut dışında ,zafer diye anlatabildiğimiz olaylar; biraz fazla direnebildiğimiz savaşlar olmuştur. Buna Cüneyt Arkın’nın oynadığı birkaç kahramanlık filmini de ilave edebiliriz.Gençlik yıllarımız antikomünist Rus düşmanlığına evrilmişti.Ancak sonradan okuduğumuz Rus yazarlardaki vicdan ve tasvir duygusu dudak uçuklattıracak derecede hayranlık vericiydi.Bu arada subayken yaptığım Sarıkamış ziyaretinde gezdiğim Katerina’nın av köşkü ve bölgeye yapılan alt yapı çalışmalarının beni etkilediğini de ifade etmeliyim. Bu duygular içinde uzun zamandır planladığım  St. Petersburg ( Çargrad/Leningrad ) ve Moskova gezilerimi gerçekleştirmek mümkün oldu.St Petersburg’da Çarlar ve Lenin’in arkadaşları kültür ve estetikleri,kaybolmayan siyasi hatıraları ile adeta yaşıyorlardı.Moskova da ise daha çok korkunç İvan ve Stalin’nin dönemleri ön planda gözüküyordu.

Çarların,Çariçelerin,Parti Sekreterlerinin ve şimdiki Başkanların iktidar mücadeleleri şablon koymuşcasına Osmanlı tahtı kavgaları ve Cumhuriyetimizin iktidar mücadelelerine o kadar ışık tutuyor ki,bunları gezerek dokunarak idrak ettim.Siyaset bilimciler,öğrenciler ve ilgililer için İlber hoca’nın ifade ettiği gibi Rus tarihi bize kendimizi anlatacaktır. Bugünkü Rusya’da ve geçmişinde demokrasiden bahsetmemiz söz konusu olamaz.Şu an Rus parası hızla değer kaybetmekte.Ama halk Putini seviyor,dağılmadan sonra onurlarını kazandırdığı algısı hakim.Gelecek hakkında umutsuz değiller.Kısmen ifade özgürlüğü fazlası, teşebbüs özgürlüğü var.Putin uzun yıllar devlette yetişmiş.İktidarda olması planlı veya değil ancak ne yapacağını iyi bilen bir lider.Alkol,uyuşturucu,mafya ve fuhşiyatla algı savaşı açmış,kısmen başarmış da.Aileye,dine ve farklılıklara saygıya önem veriyor.Bu onun farklılıkları stressiz yönetmesini sağlıyor.Sermaye toplama yöntemi Çarlardan bu yana merkezi,her an toplayabileceği devletin belirlediği oligarklarla.Bir önceki, Yeltsin daha ilginç.Askere karşı Hava Kuvvetleri komutanı Lebedev’in onurlu desteği ve sembolik tanka çıkışı parlemento adına kazandığı zafere ragmen,kendi istediği sistemin parlementer sisteme karşı kurulması için savunduğu parlementoyu askere topa tutturan,kendisine karşı güç kazandığı kaygısıyla eski komutan Lebedev’in helikopter kazasında ölümünden sorumlu tutulan lider.Gorbaçov daha çok Çin tarzı bir dönüşümle dağılmadan toplayabilirdi, suçlamasına maruz kalmış.Şimdi Almanya’da yaşıyor.

Rus halkı ve 300 yıldır birlikte yönettiği halklar tam bir tarım ve köylü toplumu.Bu açıdan Moskova yaşam desteği açısından büyük önem taşıyor.Bu halk gerek iç savaşlarda gerek Dünya savaşlarında gerekse altyapı çalışmalarında büyük çileler çekmiş, kayıplar vermiş, adeta alışmış.Bu köylü toplumundan merkezi bir modern imparatorluk ve devlet yaratmak için büyük reformlar ve devrimler yapılmış.Yönetici konumundaki, istekli, elit  ve aydın sınıf  kısmen  başarılı olmuştur.Bir disiplin toplumu yaratmışlar. Kim ne derse desin en başarılı reformist öncelikle Deli ( Dahi-Şakacı ) Petro,Alman II.Katerina ve belkide acımasız Stalin. Petro’nun mütevaziliği, subayken tersanelerde işçi olarak çalışması,Alman Katerina’nın Monteskiyu dahil aydınlarla yüz yüze temas kurması önemlidir.Rus tarihi Avrupa ortalaması üstüne yakın aydın,sanatçı ve bilim adamları yetiştirdi.Bunların birkısmı Puşkin gibi tehdit olarak algılanıp, usulünce bertaraf edildi.Rus devleti bu derinlik konusunda komşularına taş çıkartacak kadar tecrübe kazanmış.Bunun belgelerini Petersburg’da ki politik müzede görmeniz mümkündür.Daha dikkat çekici olan Çarlık dönemi sosyalist dönem akabinde başkanlık sistemine geçişte sürekliliğe ve geleneğe isimler/semboller değişmesine rağmen dikkat edilmiştir.

Ortodoks ve Sosyalist ideoloji, Çarlar ve Parti iktidarı tarafından araçsallaştırılmıştır.Avrupa imparatorluklarına nazaran daha genç olan Çarlık, kendine iktidar miti yaratma hususunda eski yunan ve romadan faydalanmıştır.Bugünkü Rusya da bunun mesajını çok açık vermektedir. Rusya’da bu kadar sanatçı,aydın ve muhalif yetişmesine rağmen, demokrasiyi yeşertememiştir.Dekabrist hareketi ve 1900 lü yılların başlangıcındaki burjuva sınıflarının karıştığı iç savaş gibi.Bunu ticari ve idari örgütlenmenin diğer Avrupa şehir devletlerinden farklı Osmanlı gibi merkezden yapılmasına bağlayanlar da vardır.Bugün birkısım aydınlar Çarlık dönemi geri döndü ,sosyalist devrimle ara verilmeseydi reformlar ve gelir dağılımı daha otururdu derler. Osmanlı, reformlarda Rusya kadar samimi idi.Ancak bir Petro,Katerina veya ilgili aydınları çıkaramadı.Tabi ki II.Abdülhamit,Ahmet Cevdet paşa ve M.Kemal Atatürk’ü unutamayız.Ancak Osmanlı batıyı içerden Oryantalistler gibi anlamaya çalışmadı,mesela en basitinden batıya ilişkin seyehatnameler, ciddi çözümlemeler yapılamadı.Hayranlık ve taklid seviyesinde kalındı. Bizlerin, Rus tarihi,reformları ve iktidar mücadelelerinden çıkaracağımız dersler ve kendimizle ilgili muhtemel sonuçlar vardır.Gene de biz son 200 yılımızdaki demokrasi kazanımlarımızın Ruslardan göreceli üstünlüğü ile övünebiliriz.