Unutmak insanoğluna bahşedilen en büyük nimetlerden biri… Hatırlamak gibi…

Unutmak insanoğluna bahşedilen en büyük nimetlerden biri…

Hatırlamak gibi…

“Var” eden ve “yok” eden Yüce Yaratıcının kâinat nizamını tezatların muhteşem dengesinde “Ol”durması sayesinde nefes alıp verirken, bize bahşedilmiş aynı tezatların imtihanında hem gerçeği arıyoruz hem de hayata ve ölümden sonrası için vaat edilene layık olmaya çalışıyoruz.

Bülent Ersoy’un, Diyanet İşleri Reisi’nin, bizzat Cumhurbaşkanının ve Türkiye’nin kayda değer çeşitliliğinin bulunduğu ödül töreninde hazirunun gözlerinin içine bakarak ve tane tane “Her yasal hak helal değildir ve olamaz” diyen Alev Alatlı’nın ders olarak okutulması gereken konuşmasını paketleyip arşive kaldırdık.

Alev Alatlı’ya ödül vermek bir tavırdı.

Alatlı’nın konuşması daha ezici ve uyandırıcı bir tavırdı.

Cümleleri alkışlandı sıklıkla…

Fakat ödüle layık gördüğümüz bir aydının, söylenmesi gereken en etkili yerde söyledikleri acaba ne işe yaradı?

“Her yasal hak helal değildir ve olamaz!”ın arkasından palamut değil, adeta orkinos gibi bir gönderme vardı yürütme erkinin kucağına bıraktığı:

“İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir!”

İlgililer bir aydının kendileri için kurduğu balık sofrası zannettiler pişkinlikle…

Halbuki kokuyor ortalık, umurları değil!

Yani yeni Cumhurbaşkanlığı/ anayasa değişikliği tansiyonu sürerken “ne alaka?” demeyin!

Yeri gelince unutmalıyız…

Kavgaları… Acıları… Ayrışmaları…

Ama ders alınacak ne varsa hatırlamak kârımıza olacaktır…

Tersini yaparsak, doğrunun ne olduğunu bilsek de hayata geçiremeyiz.

Ve zaten doğruyu biliyor olmak hiçbir işe yaramaz; doğruyu yaşamıyorsak!

Anayasa değişikliği geçer.

Referandum olur.

Bunlar bir tarafa…

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan muhtar buluşmaları gibi periyodik toplantılarda özlediğimiz Türkiye’nin kurucusu ve yaşatıcısı olacak “insan”ların inşası için ortak değerlerimizi ve bu değerlerin harekete geçirilmesini konu olan konuşmalar hayal ediyorum.

Ruhsatsız silahların veya kitabına uydurularak ruhsat verilmiş binaların altında ezilmemizin sebebi “ruhsatsız insanlar”dır ki, Alev Alatlı o konuşmasında çareye de işaret ediyor:

“21.yüzyılın en yaman toplum projesi helal olanı yasal olanla örtüştürmek olsa gerektir.”

Bunu “Dünya beşten büyüktür” diyebildiği için ümitlenerek söylüyor Erdoğan’a hitaben…

Bunu üç milyonu aşkın mülteciye kucak açan ülkenin liderine söylüyor, yapılabileceğine inanarak.

Sayın Cumhurbaşkanım!

Bizim silahlarımız mı çok üstün?

Teknolojimiz mi?

Ekonomimiz mi?

Hayır! Bizim üstün tarafımız, yaşadığımız coğrafyanın bize “helal” olmasıdır.

Meclisteki koltuğu helal olmayanların birbirini ısırması, önceliklerimizi gözden geçirmeyi gerekli kılıyor.

Alın elinize baltayı ve “Bu helal değil…” deyip indirin bir çirkin binaya…

Samimiyetiniz muhtarlarla beraber dil, din, ırk ayırt etmeden bütün coğrafyamızın sinir uçlarına yayılsın…

Size söylüyorum; çünkü sizden başka yapacak görünmüyor.