​HUKUK, İCRA VE SAYGI!

Ömer EROĞAN 11 Tem 2017

Ömer EROĞAN
Tüm Yazıları
Bir yanda alacaklı kurum veya şirket var öbür yanda borçlu sıfatına erişmiş vatandaş.

Bir yanda alacaklı kurum veya şirket var öbür yanda borçlu sıfatına erişmiş vatandaş. Olağan şartlarda mağdur olması gerekli alacaklı taraf iken, borçlu vatandaşın daha da bir mağdur edildiği görülmekte. Bu nasıl oluyor? Sonuçta Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde düzenlenmiş olan bir ilişkiden bahsediyoruz ve taraflardan birisi sunan diğeri rıza ile alan  bedeli de belli.Gün geliyor bu ticari ilişki mükellefin süresinde edimini yerine getiremediğinden dolayı gecikmiş borç/alacak ilişkisine dönüşüyor, ya vatandaşın eline borcu ile ilgili bildirim bir şekilde geçmiyor ve yahut salt ödeme güçlüğü yaşıyor. Alacaklı dosyayı kanuni vekiline havale ediyor, vekil ise yetkili İcra Dairesi Müdürlüğüne alacağın faiziyle birlikte tahsili için  başvuruda bulunuyor ve borçlunun  menkul ve gayrimenkul mülkleri üzerlerine haciz konulmasını ve alacağının tahsilini talep ediyor, daire muhataba itiraz hakkı mahfuz ödeme emri gönderiyor, alacak takip başlangıç prosedürü özeti böyledir.Nadiren de icra öncesi alacaklı  tarafından, borçlu telefonundan aranarak belki soğuk bir tarzda amma nezaket sınırları içinde kalmaya gayret gösterilerek borcunu ödemediği takdirde kendisine uygulanabilecek yaptırımlar izah ediliyor ve hatta borcun faiz eklenerek taksitlendirilmesi önerilebiliyor.

Asıl önemlisi  sonraki süreçtir. İstekli veya isteksiz olarak bazı vatandaşlarımızın borçlarına sadık olmadıkları bilinen bir olgudur, fakat diğer çoğunluğun ise çığ gibi büyüyen borcunu ödeyebilmek için harap olduğu da aşikardır. Mesele genelde alacaklının kanuni vekiline intikalinden itibaren başlamaktadır. İstanbul da üye adedi 38 bini aşarak dünyanın en kalabalık barosu sıfatına ulaşan kurumun bazı  mensupları, yeni bir yöntem ile işyerlerinde meslek dışı elemanlar kullanmak suretiyle, İcra Daireleri yanı sıra alacak tahsili çalışmalarını yürüttükleri görülmektedir, böylece vekil aldığı yetkiyi bir anlamda yetkin olmadığı anlaşılan şahıslara kullandırtmış oluyor. Kendilerini sıkıyönetim askeri mahkemesi savcısı kisvesinde hisseden bu elemanlar vekil adına borçluyu telefon ile aramaya başlarlar, genelde mobil telefonlar kullanılır ve hiç de muhatabın müsait olup olmadığı sorulmaz hemen kimlik teyidine girişirler “halbuki vatandaşın herhangi bir telefon aramasına karşılık kimlik bilgilerini vermesi mecburiyeti yoktur ve de sakıncalıdır” takiben son derece sert, tehditkar taciz edici ve aşağılayıcı şekilde hatta bağırıp çağrılarak talepler sıralanır, muhatap hasta mıdır, meşgul müdür veyahut düşkün müdür, hiç önemsenmez. Velhasıl bir varoş tahsilatçı tarz ve lisanı ile vatandaşları taciz ve tehdit edilip dururlar, tatil zamanı da ararlar, hatta borçlu yakınlarını dahi ararlar böylece hoyratça ve saygısızca  uzun bir süreç vatandaşa yaşatılır. Mevzuattaki herhangi bir boşluktan faydalanarak asilden aldıkları yetkiyi başkalarına kullandırtıyor olsalar dahi önce Asile rücu edebilecek Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerinin, keza ilgili Yargıtay  kararlarının  pek önemsendiği görülmez. Ayrıca saygıdeğer meslek erbaplarını ilgilendirmesi gerekli Türkiye Barolar Birliği meslek kuralları ve  Avukatlık yasası ilgili maddelerinin de ha keza önemsendiği de söylenemez.”. Borçluyu telefonla tahsilata icbar, alacaklıya veya alacaklı vekili avukata tanınmış bir yol değildir”, “Telefonda bağırmak çağırmak suçtur”, “Avukat ve yanında çalışan elemanların borçluyu devamlı surette arayıp rahatsızlık vermesi  suçtur.”, “Avukat mesleki faaliyetlerini yürütürken sadece istediği sonucu elde etmeyi düşünmemeli, tüm davranışlarında saygın bir mesleğin mensubu olduğunu unutmamalı ve de taciz amaçlı bildirimde bulunamaz”,  “Telefonda tehdit suçtur”, “Telefon kayıtları yasal delildir “İşte mevzuattan sadece birkaç kısa alıntı. Baskılar sonucu ulaşılan tahsilatın ana para harici meblağlar hususu ise VUK ile ilgili ayrı bir konudur. Neticede, zaten ağır faiz yükü altında kalan vatandaşın ayrıyeten yetkin olmayan bir güruh tarafından cezalandırılması gibi garip bir durum ortaya çıkmaktadır. Değerli hukuk mesleği erbapları tarafından herhalde farkında olmaksızın Hukuku kullanılır iken insan olmanın en önemli erdemi olan toplumunun diğer fertlerine saygı gösterme hususunun hiç önemsenmediği ve hatta vekil kadar asili de zan altında bırakan bazı suçların işlendiği bir durum süregelmektedir.