HDP'NİN YERİNİ CHP Mİ ALIYOR?

Ekin GÜN 09 Kas 2016

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Darbeye karşı çıkıyordu ama darbeyi gerçekleştiren özneye ilişkin tek karşı cümlesi yoktu.

“Yenikapı Ruhu” türünden laflar edildiğinde de Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu bahsedilen “ruha” ilişkin davranacağına hiç ihtimal vermemiştim.

Keşke buna göre davransaydı Kılıçdaroğlu da beni mahcup etseydi.

Davranmadı.

Davranmadığı gibi de 15 Temmuz’un daha birinci ayı dolmadan kendi partisinin Taksim’de yapmış olduğu mitingde FETÖ diyemeden sözlerini tamamlamıştı.

Darbeye karşı çıkıyordu ama darbeyi gerçekleştiren özneye ilişkin tek karşı cümlesi yoktu.

Kaldı ki Yenikapı’ya da bin bir nazla gelmişti.

Bu mitingden sonra FETÖ dediğinde de; devletin FETÖ’yle kararlı bir şekilde mücadelesinden değil, tasfiye edilen FETÖ’cülere “mağduriyet” haklarından falan bahsediyordu.

Hatta utanmasa “FETÖ diye bir şey yok” demesine ramak kalmıştı.

Zaten ABD Büyükelçisi John Bass’la görüştükten sonra da Kılıçdaroğlu fabrika ayarlarına öyle bir geri dönüş yaptı ki, fabrika ayarlarını bile aratacak hale geldi.

Türkiye’nin hem içte hem dışta vermiş olduğu mücadelenin yanında duracağına bu mücadeleyi gölgelemeye çalışır iki üç cümlesi muhakkak vardı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu performansında herhangi bir değişiklik yok diyeceğim ama durum böyle bile değil.

Artık işin boyutunu iyice abarttı.

Kılıçdaroğlu’nun bu halleriyle dalga geçer, üzerine goygoy yapardık ama artık kendisinin bu halleri bile artık güldürmüyor.

Çünkü sarf etmiş olduğu sözler, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi vermiş olduğu bir zamanda sokaktan geçen birinin bile sarf edeceği sözler değil.

Olmamalı da.

Ülkenin ana muhalefet partisinin lideri bu tarz cümleler kurmamalı, kuruyorsa da en başta partisi buna karşı çıkmalı.

Ne diyor son olarak Kılıçdaroğlu?

Halka “direnme hakkını” anlatacaklarmış.

Bunu Cumhuriyet Vakfı’na yapılan operasyondan sonra söylüyor.

“Terör örgütlerinin propagandasını yapmak” sebebiyle yapılan operasyondan sonra ülkenin ana muhalefet liderinin söylemiş olduğu sözler halkı “direnmeye” davet etmeyle ilgili.

Şaka ama gerçek!

Şöyle ki, Kemal Kılıçdaroğlu gerçek bir direniş görmek istiyorsa şayet 15 Temmuz günü tanklara karşı göğsünü siper eden, ölümü göze alarak silahların üstüne doğru korkmadan yürüyen halka bakabilir.

O halk o gün darbeci teröristlerin ülkeyi işgal etmesine dur demek için kendi canlarını ortaya koyarak direndi.

Kılıçdaroğlu’nun nerde olduğu bilinmediği saatlerde bu ülkenin halkı ülkesi için canını feda etmekten korkmadı, FETÖ’cü darbeci teröristlere geçit vermedi.

Bir direnmekten bahsedecekse Kılıçdaroğlu’nun buna bakması yeterli.

Terör örgütlerinin güdümüne giren bir gazeteye karşı yapılan operasyona bu halk direnmez.

Bilakis terör örgütlerine karşı direnir.

Bunun 15 Temmuz’dan daha büyük bir kanıtı da yoktur.

Peki Kılıçdaroğlu başka neler yapıyor?

CHP olarak bir bildirge yayınlamışlar, bildirgenin bir yerinde aynen şöyle diyor: “FETÖ, PKK ve IŞİD terör örgütlerine yardım ve yataklık eden Saray ve AKP yöneticileri, demokrasimize ve ülkemizin bekasına yönelik en büyük tehdittir”

Böyle bir cümle kurabilmek için ya bu ülkede yaşamıyor olmak gerekir ya da en hafif ifadeyle kötü niyetli olmak gerekir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti FETÖ’ye “yardım ve yataklık” ediyormuş!

Böyle diyor Kılıçdaroğlu.

Bunu o koltuğa nasıl geldiğine bakmadan söylüyor herhalde.

Ya da 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece 15 dakikalık bir farkla suikast girişiminden kurtulduğunu bilmiyor.

FETÖ’nün bizzat hedefinde olan bir kişiye ilişkin “yardım ve yataklık” yapıyor iftirasında bulunmak en başta 15 Temmuz şehitlerine haksızlık.

Pek de iyi niyetli bir şey değil.

Her şeyden önce insanın utanması gerekiyor diyeceğim de artık o eşik çoktan aşıldı.

CHP’nin dediğine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, PKK ve IŞİD’e de “yardım ve yataklık” yapıyormuş.

Türkiye’nin PKK ile nasıl mücadele ettiği ortada.

Hem güvenlik politikalarıyla hem de terör örgütünün sosyal bağlantılarıyla her alanda nasıl mücadele edildiğini bilen biliyor.

IŞİD’e “yardım ve yataklık” meselesinden bahsetmeyeceğim bile.

Çünkü sadece Türkiye’de değil, dünyada da DAEŞ’le mücadele eden sahici anlamda tek ülke Türkiye desek yanılmış olmayız.

Ama Kemal Kılıçdaroğlu tüm bunları neden yapıyor?

Hatta şu bildirgeden Kemal Kılıçdaroğlu’nu çıkaralım Selahattin Demirtaş yazalım, CHP’yi çıkaralım HDP yazalım sırıtır mı?

Bence hiç sırıtmaz.

Bu süreçte Atatürk’ün partisi CHP’nin devletin yanında olması gerekirken PKK’nın siyasi uzantısı HDP’yle aynı cümleleri sarf etmesine ne demeli?

Yoksa HDP’nin yerini CHP mi alıyor dersiniz?

Bence çoktan aldı bile.

***

Meclis’in yolunu çok biliyordunuz sanki! 

Bazı HDP milletvekilleri haklarındaki teröre destek vermek suçlarından tutuklanınca HDP “tepki” olarak Meclis’ten çekilme kararı almış.

Terör örgütü PKK’yla aranıza mesafe koymayacaksınız, koymadığınız gibi de PKK terörünü “meşru” olarak göstermeye çalışacaksınız, belediye kaynaklarını ve halkın size vermiş olduğu vergileri terör örgütüne aktaracaksınız, PKK’lı teröristlerin cenazesine katılacaksınız, Meclis’i PKK terör örgütünü “aklamak” için kullanacaksınız bir de “tepki” göstermek adına Meclis’ten çekileceksiniz.

Ne güzel iş!

Meclis’ten çekileceksiniz ama halkın vergileriyle ödenen milletvekili maaşlarınızı da tıkır tıkır almaya devam edeceksiniz.

Meclis’in bugüne kadar yolunu bilseydiniz, PKK terör örgütüyle aranıza mesafe koyar gelir Meclis’te siyaset yapardınız.

Ama böyle bir derdiniz hiçbir zaman olmadı.

Meclis’in yolunu bileceğinize, terör örgütlerinin yolunu bildiniz.

Hiç değilse azıcık utanma duygusunu da bilseydiniz.

***

Terör örgütünün cinsine göre pozisyon alanlar 

Solcu Ümit Kıvanç, cuma günü PKK (TAK)’nın Diyarbakır’da gerçekleştirdiği terör saldırısından sonra şöyle demiş: “DAİŞ yaptı ama biz PKK diyelim!”

Kıvanç’a göre terör nerden gelirse gelsin lanetlenecek bir şey değil herhalde.

Ona göre terör saldırıları yapana göre değişiyor!

Diyarbakır’daki terör saldırısını PKK’nın yapmadığını zannettiği için pek bir “sevinen” Kıvanç, terör saldırısını TAK üstlenince pek bir “üzülmüştür” sanırım.

Terör örgütlerinin adına göre terörü lanetleyen, bazı terör örgütlerini “aklamak” için kalem oynatan ve tüm bunları şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak derecede apaçık bir şekilde yapan insanlara ne demeli bilmiyorum.

Bu kadarı da fazla bence artık!

***

Almanya ve Can Dündar 

Önceki gün Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, terör örgütlerinin propagandasını yapmak suçuyla hakkında gözaltı kararı bulunan Can Dündar’ı kabul etmiş.

MİT tırları iftira haberiyle Türkiye’yi uluslararası mecrada “terör suçlusu” yapmak isteyen Can Dündar’a Almanya’nın bir numarasının sahip çıkması çok da şaşırtıcı olmasa gerek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifade ettiği üzere Almanya Türkiye’de faaliyet gösteren her türlü terör örgütünün savunuculuğunu üstlenmiş durumda.

Şimdi de bunlara propaganda sağlayanları devletin zirvesi olarak kabul ediyorlar.

Batı’nın Türkiye’ye karşı tavrına ilişkin bundan daha iyi bir özet olamaz.

Türkiye terörle mücadele ettikçe, diz çökmedikçe Batı’da Türkiye’ye karşı terörün yanında yer alıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan arada hatırlatıyor ama biz de hatırlatalım Almanya’ya…

Terör bumerang gibidir, gelir desteklediğiniz terör örgütleri bir gün sizi de vurur.

Can Dündar’a ise bir şey demeye gerek yok; vatan hainliğine devam ediyor hala.

***

Batı neden rahatsız oldu? 

Türkiye teröre bulaşan HDP milletvekillerini tutuklayınca Batı ülkeleri de açıklama üzerine açıklama yapıyor.

Açıklamaların ortaklığını, “Türkiye’nin AB süreci durdurulsun” oluşturuyor.

Avusturya, İtalya, AP Raportörü…

Türkiye Batı’dan icazet alarak değil, kendi kararlarını kendisi verdiği sürece batmakta olan AB’lerinden tutun da birçok şeyle Türkiye’yi tehdit edecekler.

Ama bizim kendi yolumuzu çizeli çok oldu, başkaları da kıyıda köşede böyle debelensin işte.