​CHP'NİN RECEP İVEDİK'LE AMANSIZ YARIŞI

Ekin GÜN 19 Mar 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Referanduma şunun şurasında bir aydan az bir süre kaldı.

Referanduma şunun şurasında bir aydan az bir süre kaldı.

Artık bu zaman diliminde CHP’nin başını çektiği “hayır” cephesi yalanlarına hangi yalanları ekleyecek bilemiyoruz ama bu konuda “maharetli” oldukları için beklentimiz büyük.

E öyle ki “Türkiye ile İran savaşsa İran’ın yanında olurum” diyen milletvekilleri “başkanlık babadan oğula geçecek” bile demişti.

Azıcık mantıklı sallasalar müşteri bulacaklar da öyle de yapmıyorlar.

Kendilerinin söylediklerine kendileri bile inanmıyor aslında.

Zaten 18 maddelik Cumhurbaşkanlığı Sistemi paketini okudukları bile söylenemez.

Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı bir radyo programında yeni sistemde hala daha başbakanın olacağını zanneden bir atıfta bulunmuştu.

O günden bugüne haftalar geçti ama çıkıp da bir özür dileme zahmetinde bulunmadı.

Rezil olduğuyla kaldı diyeceğim de zaten bu tarz yalanları onun gündelik konuşmasına tekabül ediyor.

Şimdi de 80 milyonun “hayır” oyu vereceğini söylemiş, bu hesaba göre %100 “hayır” çıkıyor.

E ne güzel işte %100 “hayır” çıkacağına inandıklarına göre neden bu sistem değişikliğini meclisten geçirmemek için “bacak ısırmalara” kadar her türlü ahlak dışı hareketi yaptılar onu da bilemiyoruz.

“Bacak ısırma” noktasındaki maharetlerini 18 maddeyi okuyarak göstermiş olsalardı hiç değilse yalanlarına inandıracak müşteri bulabilirlerdi.

Ama belki bulmuşlardır.

Çünkü bundan bir hafta önce Kılıçdaroğlu, Hüsamettin Cindoruk’la bir görüşme gerçekleştirmiş, Cindoruk çok faydalı bir görüşme yaptıklarını söylemiş.

Muhtemelen Kılıçdaroğlu, Cindoruk’u da yeni sistemde başbakanın olduğuna inandırmıştır!

Cindoruk da müdavimi olduğu Atatürkçü Düşünce Derneği’nin konferanslarında Kılıçdaroğlu’nun bu vecizesini geniş kitlelere ulaştırırsa belki “6. Filo Defol!” diyen birkaç kişilik “Batı hayranı tam bağımsızlıkçı” kişileri inandırırlar.

“Batı hayranı tam bağımsızlıkçı” bir kişi nasıl olur demeyin, valla oluyor.

Örneğin; Hollanda gurbetçilerimize itleriyle, atlarıyla saldırıyor, bakanlarımızın konuşmaları Avrupa’da engelleniyor, kendi topraklarımız olan konsolosluğumuza Hollanda hükümeti faşizan bir tutumla bizi sokmuyor ama “Mustafa Kemal ve Batı hayranı tam bağımsızlıkçı solcularımız” Avrupa’yı haklı görüyor.

Hem “kahrolsun emperyalizm” diye slogan atıyorlar hem de Hollanda ve Almanya’nın haklarını savunuyorlar.

Bir de 10 Kasım gibi günlerde profil fotoğraflarını Mustafa Kemal yapıp devrim yapıyorlar.

Böyle bir halleri var… O nedenle “Batı hayranı tam bağımsızlıkçı” kitlemiz küllerinden doğmuş oluyor.

Valla böylesi az bulunur diyeceğim de memlekette epey çok böyle insanlar, rastlaşırsanız şayet 29 Ekim ve 10 Kasım’larda profil fotoğraflarınıza Mustafa Kemal eklediğinizi ve “o devrimin şanlı yolunda…” ilerlediğinizi söyleyin yoksa sizi vatandaştan bile saymazlar, Hollanda veya Almanya’nın faşizan tutumlarını savunursanız şayet belki bir şansınız da olabilir.

Hadi bunlar böyle de bir de bizim “mahallenin” vakti zamanında yere göğe koyamadığı Deniz Baykal geçen gün şöyle bir şey demiş: “Böyle bir yetkiyi peygambere versen peygamberi bozarsın, olmaz.”

Bu edep dışı açıklamanın neresinden tutacağımı bilemiyorum ama artık olayı bu noktaya bile taşımış durumdalar.

Bugüne kadar milletin değerlerine hakaret ederek vesayetten aldıkları güçlerle milletin tepesine bindiler, kendi zihniyetleri dışına çıkanları ötekileştirip vatandaşı kendi öz yurtlarında parya yaptılar ve hala utanmadan bu tutumlarına devam ediyorlar.

Şimdi biz de bunları eleştirince “vay efendim, öyle mi dedik, şunu demeye çalıştık” diyorlar.

Cumhurbaşkanlığı Sistemi’yle alakalı olarak tek bir bilgileri dahi yok. Ortaya sundukları bir argümanda yok, varsa yoksa yalanla işi kotarmaya çalışıyorlar.

E haliyle millet yemiyor bunları tabii.

Hazmedemeyince de milletin değerlerine hakaret etmekte bir beis görmüyorlar, küfürsüz konuşmayı da beceremiyorlar.

Peygambere hakaret kısmının ahlaksızlığını bir kenara bırakıyorum, bu terbiyesizliğin konuşulacak bir tarafı yok ama “yetki” konusunda dedikleri de yalan Baykal’ın.

Şöyle ki… Mevcut sistemdeki Cumhurbaşkanı’nın yetkileri yeni sisteme göre daha fazla, yeni sistemde Cumhurbaşkanı’na meclis tarafından yargılama yolu açılırken mevcut sistemde 550 milletvekili birleşse bile bu yapılamaz.

Hukuk okuyup da bu denli cahil kalmayı başarabilen Deniz Baykal onu bunu geçsin de kendisine FETÖ tarafından kurulan kaset kumpasından bahsetsin biraz.

Kendisinden sonra koltuğuna gelen Kılıçdaroğlu bu kaset kumpasının neresinde?

Bu sorunun peşine düşsün cahilliklerini bir kenara koyup.

Bunların bu komikliklerini pazar fıkrası niyetine yazıp duruyoruz da artık sıkıcı olmaya başladılar desek yeridir.

Hiç değilse yalanlarını biraz değiştirseler, atıp tutmalarına biraz özgünlük katsalar, papağan gibi aynı şeyleri söyleyeceklerine tezviratlarına birazcık rötuş yapsalar daha çok keyifleneceğiz.

Kalıbımı basarım bu halleriyle sinema işine girseler “Recep İvedik 5’in” bile gişe rekorlarını altüst ederler ama daha Oscar’lık bir şey bekliyorum bu karikatürleri aratmayacak şahıslardan.

Hem biz de böyle eğleniyoruz fena mı işte, bir de CHP’yi eleştirip duruyorsunuz canım, onlar olmasa pazar eğlencemizden bile mahrum kalırdık vallahi.

Aman bu dediğimi de duymasınlar sakın.

Maazallah soluğu Anıtkabir’de alırlar, beni Atam’a şikayet etmek için…