HALEP YANIYOR VE AB SEYREDİYOR!

Ozan CEYHUN 06 May 2016

Ozan CEYHUN
Tüm Yazıları
AB Konseyi, AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu kayıtsız kalıp adeta Suriye'deki dramı sadece seyrederken Suriyeli demokratların son kalesi Halep'te düşmek üzere!

AB Konseyi, AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu kayıtsız kalıp adeta Suriye'deki dramı sadece seyrederken Suriyeli demokratların son kalesi Halep'te düşmek üzere! Suriye'nin şu anda en kritik cephesi haline dönüşen Halep'te büyük bir insanlık dramına yaşanmakta. Suriye'nin faşist diktatörü Beşar Esad'ın kiralık katillerden oluşan ordusu ve Rus Hava Kuvvetlerine ait savaş uçakları günlerdir bombardımana tuttukları kentte yüzlerce sivil yaşamını yitirdi. Bombardımanların neden olduğu enkazların altında kalan yakınlarını kurtarma çabalayan Halepliler, "Halep Yanıyor" sloganıyla sosyal medya üzerinden dünyaya seslerini duyurmaya çalışıyor ama görüyoruz ki özellikle AB'de ve de iş lafa geldi mi konuşmayı çok seven milletvekillerinin oturduğu AP'de kimse Haleplileri duymaya yanaşmıyor!

Yoğun hava bombardımanının ardından faşist diktatörün kiralık askerlerinin kapsamlı bir kara harekâtına başlayacakları yönünde işaretler artmakta. Dünya ve özellikle Avrupa kamuoyu kayıtsız kaldıkça Rus savaş uçakları daha fazla bomba atmakta ve eli kanlı diktatör Esad bu sessizlikten cesaret almakta! Avrupa Parlamentosu milletvekilleri özellikle hastanelerin ve kliniklerin hedef alındığı Halep'te olanları daha ne kadar seyredecekler. AB üyesi ülkelerin başkentlerinde her fırsat bulduklarında sözde “insanlık ve barış için” mitingler düzenleyenler nedense Suriye'de katledilen müslümanlar için parmaklarını kımıldatmıyorlar. Halep'te son 12 gün içinde 4 hastane ve 3 cami bombalandı. Doğrudan sivillerin hedef alındığı bu katliamlarda çok sayıda insan yaşamını yitirdi.

Türkiye'de sivilleri katleden ve ülkeyi kana bulayan terör örgütü PKK'nın katilleri güvenlik kuvvetleri ile girdikleri çatışmalarda öldüğünde “Türkiye'de hükümet Kürtleri katlediyor” yalanını hemen propaganda malzemesi yapan malum çevreler nedense Suriye'de Rusya ile işbirliği halindeki Esad Hükümeti insanları katlederken PKK'lı katiller için gösterdikleri hassasiyeti göstermemekteler.

Nasıl bir vicdan bu?

AB'nin o hepimizin çok övdüğü değerlerini savunmak bu şekilde mi oluyor? Katiller için kıyameti koparırken masum insanlar için ses çıkarmamak mı AB değerlerini savunmak? Tekrarlıyorum ve belki de bazılarının kavraması için defalarca yazmamız gerekecek: Halep yanıyor ve sizler seyrediyorsunuz! Oysa bugün kayıtsız kalanlar yarın çok pişman olacaklar. Daha çok yeni sığınmacı krizi konusunda Türkiye sayesinde biraz olsun soluk alabilen AB, yarın Halep düştüğünde ve Halep'te ve de çevresinde sağ kalanlar canlarını kurtarabilmek için 50 km uzaktaki Türkiye'ye doğru kaçmaya başladığında AB'de bu durumdan nasibini alacak! AB'nin Suriye'nin faşist diktatörüne ve her gün ölüm saçan uçakları ile sivilleri bombalayan Rusya'ya karşı böyle “pısırık” ve insanlık adına utanç verici bir “katliam seyreder” konumda olması aslında başlangıçta onbinlerce ve ardından yüzbinlerce yeni sığınmacının Suriye'yi terk ederek Avrupa'ya doğru yola koyulması olduğu gerçeğini acaba AB'de sorumluluk taşıyanlar ne zaman görecekler çok merak ediyorum.

AB sadece anlaşmalar imzalayarak sığınmacı krizini çözme şansına sahip değil. Esad ve Rus barbarlığına karşı tavır alınmadığı takdirde sığınmacı sorunu çok daha içinden çıkılmaz hale gelecek. Şimdiden AB ülkelerinin yaşamakta olduğu demokrasi krizini de kaygıyla izlemekteyiz. Avusturya'da FPÖ adayı Norbert Hofer isimli aday Cumhurbaşkanlığı Seçiminin ilk turunda %35,1 oy oranı ile birinci olurken aslında AB için tam skandallık bir şekilde “sığınmacılara karşı belinde Glock 26 tipi tabanca” taşıdığını da açıklarken alkışlanıyordu. “Glock Norbert” Avrupa'nın sığınmacı krizinde nasıl yüz karası bir konuma geldiğinin en bariz örneklerinden biridir. Geçtiğimiz Pazar günü Almanya'nın Stuttgart kentinde kongresini yapan son seçimlerde hep başarıdan başarıya koşan ırkçı parti AfD, “İslam Dinini Almanya'da istenmediği” kararını aldı. Bu karar aslında Alman demokrasisi için bir alarm işareti!

Tüm bunlar AB ülkelerine gelen müslüman sığınmacı sayısı beklenenin üstünde olduğu için! AB üyesi ülkelerde müslüman sığınmacıların sayısı arttıkça ırkçı partilere destek de artmakta. Merkez partiler seçimlerde büyük kayıplar almakta. Buna karşın “Glock Norbert” ya da AfD Başkanı Frauke Petry gibileri seçmenlere sığınmacılar konusunda ya “sınırı kaçak geçen sığınmacılar vurulsun” ya da “sığınmacılar bana endişe veriyor, onun için belimde Glock 26 ile geziyorum” tarzı çözümler sunmaktalar. Bu gidişat çok vahim. Sadece AB ülkelerine daha az sığınmacı gelsin diye değil, aynı zamanda Avrupa'da her geçen gün daha fazla yara alan demokrasiyi de kurtarabilmek için “Halep yanmamalı ve faşist diktatör Esad'ın eline düşmemeli”! Bu nedenle AB'nin tavrı çok önemli! İnsan hakları ve demokrasi söz konusu olduğunda tüm dünyaya “en iyi örnek” olduğu iddiasında olan AB bir an önce Suriye'ye ve de özellikle Halep'e müdahale etmeli. Diktatör Esad karşısında sert bir tutum izlemeli ve AB'den Ukrayna'nın öcünü alıyormuşcasına Suriye'yi kana bulayan Rusya'ya karşı yaptırımlar devreye girmeli. Halep yanıyor ve AB artık seyretmemeli!