GERTDUDE BELL'İN DÜŞÜNDÜKLERİ

Tarık ÇELENK 20 May 2016

Tarık ÇELENK
Tüm Yazıları
Son birkaç yıldır hep Ortadoğu kaosunu ve savaşlarını tartışıyoruz. Halkların, aşiretlerin ve akraba toplumların cetvelle nasıl birbirlerinden ayrıldıklarını konuşuyoruz.

Son birkaç yıldır hep Ortadoğu kaosunu ve savaşlarını tartışıyoruz. Halkların, aşiretlerin ve akraba toplumların cetvelle nasıl birbirlerinden ayrıldıklarını konuşuyoruz. Bazen de hey gidi Osmanlı zamanında sen Kudus’ü bile barışla birkaç manga askerle yönetmiştin deyiveriyoruz. Tarih derslerini, çok gerekli olmasına rağmen veriliş tarzından mı bilinmez çoğumuz pek sevmeyiz. Ama artık bugünlerde 100. yılı da geçen Sykes Picot hafızalarımıza yerleşmiş durumda. Yani bugün değişmekte olan Ortadoğu haritasının anlaşması.

Gene ilgili olanlarımız biri İngiliz diğeri Fransız olan Mark Sykes ve F. G. Picot’tan önce öğrendiği meşhur bir İngiliz ajanı vardı. T.E Lawrence yani Osmanlıyı Araplarla arkadan hançerleten ve Araplara da namaz da imamlık yapıp sonradan iadesini isteyen İngiliz. Buna benzer nedenlerden midir bilinmez ama Ortadoğu da ABD acemidir İngilizler de hep bilir deriz. Tabi kendimizi de tarihimizin bir parçası olarak işin içine katmadan. Ama durun, bu oryantalistler öğrenmekle bitmiyor. Son dönemde belki de Sykes Picot ve Lawrence’in arka teorik planında en önemlisini artık meraklı Türk vatandaşları olarak öğrenmiş bulunuyoruz. O bir kadın Gertdude Margaret Lowthian Bell.

Gertrud’u anlamadan, çalışmadan ne oryantalizmi ne de bugünkü Ortadoğu’da ki İngiliz başarısını ve Amerikan başarısızlığını anlayamayız. Belki de iddialı olmak istediğimiz Ortadoğu’da işler neden iyi gitmedi sorusunun da bazı cevapları burada olabilir. Gertrude’un çalışmalarından bir bölümü halen İngiliz devlet arşivi tarafından kısmen sansürleniyor. Ama filim endüstrisi dayanamamış olacak ki sonunda filmini çekmişler. Filim üç yıldız almasına rağmen eşimi ikna edip gittik. Filmde Gertrude’un hayat hikayesine sadık kalınmış. Arap çöllerinin sıkıcılığı Nicole Kidman’nın güzelliği ve Gertrude’un umutsuz aşk hayatıyla aşılmaya çalışılmış. Bu arada olayların yansıtılması konusunda ( Türkiye seyahatleri ) cimri davranılarak masraflardan da kısılmış.

Gertrude’un aslında uzun süren İstanbul, Ege, Kayseri ve Kürt deneyimi vardır. Türkçe, Farsça, Arapça dahil birkaç dili iyi bilir. Çok iyi bir üniversite de akademik tarih ve arkeoloji eğitimi almıştır. İfade ettiğimiz gibi aşklarında ki hayal kırıklığından mı bilinmez motivasyonu, hırsları ve idealleri onu çöllere ve arkeolojiye yöneltmiştir. Oryantalistlerde ki idealizmin ve motivasyonun kaynağını anlamamız gerekiyor. Bu motivasyon çok doğru bir akademik alt yapı, aristokrat ailelerinin durumu ve İngiliz kolonyal kapitalizmin ilişkinin anlaşılmasına bağlıdır. Zaten kolonyal ticaret misyonerler, ilgili Mason locaları, Tüccarlar ve Donanma ilişkisiyle bir bütündür. Bir de Krallıkta ki sınıflar arası uzlaşma kültürü ve geleneğini de  buna katabiliriz. Gertrude’nun ( Çöl Kraliçesi ) filminden de anlaşıldığı gibi  Gertrude saha ile çok iyi ilişki kuruyor. Yörenin kültürü ve geleneklerine saygılı davranıyor. Kabilelerin içinde uzun zaman kalıyor. Onların güvenini ve rızasını kazanıyor. Bu arada alanda ki otantik kültürden öte eski tarih ve arkeoloji ile de ilgileniyor.

Bu birikimi onun Ortadoğu coğrafyasının her deliği hakkında derinlikli bilgi ve arşivinin oluşmasına yardımcı oluyor. Bu birikim tabi Müstevli devletlerin başta Britanya İmparatorluğu olmak üzere Ortadoğu politikaları ve yeni haritasına önderlik ediyor. Gertrude’un yeni kurulan Suriye ve Irak gibi devletçiklere tarih birikiminden gelen hafızasıyla isimleri verdiği diğer devletlerde de önemli kabilelere referans olduğu söylenir. Gertrude’un idealizmi çok yüksekti. Yeni kurulan Irak krallığında yaşamayı tercih etti. Bağdat arkeoloji müzesini kurdu. Ne garip tecellidir ki Amerikan askerleri orayı sonradan yağmaladılar. Bağdat’ta öldü. İntihar ettiği de söylenir. Mezarı da o topraklarda kaldı. Bell’i sadece İngiliz ajanı ve petrol kuyularını arkeoloji üzerinden tespit etti kolaycılığına kaçmamalıyız. Bell ve onun gibilerde devlet himayesi tabi ki vardı. Devlet kösteğini de unutmamak lazım. Bizlerin ihmal ettiği, danışılmayan  STK’ların, sivil yapıların ve eğitim kurumlarının dış politika da nasıl hafıza oluşturduğu ve yönlendirdiğinin bir örneğidir Gertdude Margaret Lowthian Bell.