​FEHMİ BEY HÜRRİYET'TEN Mİ "RAHATSIZ" YOKSA MİLLETTEN Mİ?

Ekin GÜN 01 Mar 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Fehmi Koru, Hürriyet'in "Karargah Rahatsız" manşetini görünce eski günleri hatırlamış.

Fehmi Koru, Hürriyet’in “Karargah Rahatsız” manşetini görünce eski günleri hatırlamış.

Basının “çok sesli ve güçlü” olduğu günlermiş o günler…

Öyle diyor Fehmi Koru… Bir de o günleri özlediğini belirtmeyi de unutmuyor.

Herhalde Fehmi Bey’in özlediği günler basının apaçık bir şekilde darbeleri savunduğu günler olsa gerek.

Çünkü ne taraftan bakarsanız bakın “Karargah Rahatsız” manşetinin darbe kışkırtıcılığı yapmaktan bir farkı yok.

Fehmi Bey’in özlediği günlere şöyle bir uzanalım isterseniz…

O günlerde Fehmi Bey’in özlem duyduğu basın neler yazmış bir bakalım…

İşte 28 Şubat zamanı Hürriyet’in manşetlerinden bazıları: “Ya uy ya çekil, Hükümeti ben kurar ben yıkarım, Askerin 20 şartı, Hoca direniyor”

Bunlar internette sadece beş dakikanızı ayırdığınızda bulabildiğiniz manşetler.

Elbette ki daha fazlasına da küçük bir araştırmayla erişebilirsiniz.

İşte, herhalde, Fehmi Bey 28 Şubat’ı savunan “darbeci basının” bu manşetlerini çok özlemiş.

Herhalde diyorum, çünkü Fehmi Bey’in “Karargah Rahatsız” manşetini görünce eskilerde basının “çok sesli ve güçlü” olduğunu hatırlaması cidden tuhaf bir olay.

Fehmi Bey’in gerçekten “hatırlama” gibi bir niyeti olsaydı eğer 28 Şubat’ın asker - medya ortaklaşa darbesi olduğunu anlaması gerekirdi ya da bunu bilip de başka saptırmaların peşinde koşmaması lazımdı.

Ama Fehmi Bey bu… “Karargah Rahatsız” manşetinden eskilerdeki basının “çok sesli ve güçlü” olduğunu çıkarır.

Bize de Fehmi Bey’in “kadim dostunun” ifadesiyle “insan gerçekten hayret ediyor” demek düşer.

Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da Hürriyet’in o “darbe heveslisi” manşetine gereken açıklamayı yaparak artık eski günlerdeki gibi birtakım medya kuruluşlarının hükümet kurup hükümet yıkmasının imkânsız olduğunu cümle âleme gösterdi.

Sadece dün değil, 15 Temmuz’da da bu millet kendi iradesine kimsenin ipotek koyamayacağını da tüm dünyaya göstermişti.

Onun için ne o manşeti atanlar ne de o manşetle bir çeşit kirli hesapların içerisine girenler bilmeli ki millete rağmen bu ülkede hiçbir şey olmaz, olursa da millet gereken cevabı canıyla, kanıyla verir.

Dün Cumhurbaşkanı Hürriyet’in o 28 Şubat’vari manşetine “terbiyesiz” derken tarihlerde 28 Şubat’ı gösteriyordu.

Ve 28 Şubat’ın 20. yılıydı.

15 Temmuz’da amacına ulaşamayanların böyle manşetlerle yeni bir 15 Temmuz amaçladıklarını ve bu amaçlarına da 28 Şubat’vari medya operasyonlarıyla zemin hazırlamak istediklerini bilmiyor değiliz.

Bal gibi biliyoruz, bal gibi de her şeyin farkındayız.

Ama bunlara ek olarak geçmişte yaşadığımız o acı tecrübelerden ve 15 Temmuz’daki o dirilişimizden sonra daha tecrübeliyiz, olayların daha çok farkındayız.

Onun için bu topraklarda artık kimsenin ameliyat yapmasına, manşetlerle dizayn operasyonuna kalkışmasına izin verecek değiliz.

Özellikle 16 Nisan’da yapılacak olan referanduma 1,5 ay gibi kısa bir süre kalmışken bu referandumu yaptırmamak için küresel merkezin şubeleri her türlü oyunu deneyecekler, her türlü tuzağı kuracaklar.

Yaptıkları her şey ellerinde patlayacak orası ayrı ama aslında başkanlık sistemine karşı oluşlarını HDP’nin 7 Haziran öncesindeki o meşhur sloganı olan “seni başkan yaptırmayacağız”dan bile hatırlayabiliriz.

Çünkü onların da bildiği bir gerçek var ki başkanlık sistemiyle birlikte daha çabuk karar alıp daha çabuk hayata geçirebilen bir ülke olacağız ve en önemlisi tüm yetki seçilmişlerde, milletin seçtiklerinde olacak.

Bunun böyle olması demek bürokrasinin kırılması demek, bunun böyle olması demek meclise pranga vuran o vesayet sisteminin çökmesi demek, bunun böyle olması demek FETÖ gibi, ulusalcı cenah gibi yapıların mecliste bundan sonra palazlanmaması demektir.

Şimdi bunlardan ötürü Hürriyet’in “rahatsızlıklarını” biliyoruz da o eski atmış olduğu manşetlerle bu ülkeye verecekleri bir ayar yok artık.

O günler çok geride kaldı.

Kaldı kalmasına da 16 Nisan’a 1,5 ay kalmışken hala daha ne diyeceğini bilemeyen “mahalle zabıtalarını” ne yapacağız onu bilemiyoruz, “Karargah Rahatsız” manşetleri atanlara Başbakan ve Cumhurbaşkanı konuşmadan tek kelime edemeyen ama yeri geldiğinde “28 Şubat mağduruyum” diye söze başlayanları ne yapacağız onu da bilemiyoruz.

Hadi Fehmi Bey’in hali ortada, çoktan “muhafazakar Hasan Cemal” oldu da bu “mahalle zabıtaları” bu tarz manşetlerle “mahalleye” en büyük kötülüğü yapanlara neden tek kelime edemiyor, bunu da sormak hakkımız değil mi?

Fehmi Bey’in “rahatsızlıklarını” anlıyoruz da sizin “rahatsızlıklarınız” nedir birader?

Hiç utanmıyor “evet” ve “hayır” arasında fırıldak gibi dönen yazılar yazıyorsunuz da hiç değilse bu toprakların bağımsızlığı için 15 Temmuz’da canını veren şehitlerimizin kemiklerini sızlatmayın.

Hiç değilse ama hiç değilse tek bir kelime edin yahu…

Bu kadar da zor olmasa gerek bu.