ÇÖZÜM VE OPERASYON SÜREÇLERİ DİPLOMASININ BİR PARÇASI MI?

Tarık ÇELENK 25 Nis 2016

Tarık ÇELENK
Tüm Yazıları
"Şahsi bir psikolojik süreç milyonlar tarafından paylaşılıyorsa, ortaya çıkan şey sadece gözyaşları değildir"

"Şahsi bir psikolojik süreç milyonlar tarafından paylaşılıyorsa, ortaya çıkan şey sadece gözyaşları değildir"

PROF. DR.VAMIK VOLKAN

Artık medyamızda şehit haberleri için adeta rutin ayrı bir başlık açılmış durumda. Yani iç veya dış politika bölümleri gibi. Maalesef  70’li yıllarda ki genç öğrenci ölümlerimiz örneği bu durumu kanıksamış durumdayız. 10 ayda bine yakın çocuğun da yetim kaldığı söyleniyor. Son dönemde hepimizin merak ettiği ama birazda çekindiği temel sorun şu; Bu kadar şehit veriyoruz,  güvenlik güçlerimiz koordine içinde cansiperane böyle savaşırken PKK pes etmek üzere mi ? Veya PKK artık ben Türkiye’den tamamen silahlı unsurlarımı bir daha geri dönmemek üzere çekiyorum. İlaveten de devlet otoritesine her türlü yerleşke de boyun eğdim diyebilecek mi ? Yetkililerimiz ve bazı aydınlarımızın bakış açılarına göre buna dair bir çok sebep var. Bölge halkının örgüte artık iltifat etmemesi,  güvenlik birimlerimizin yetişmiş 500 şehidine karşılık, PKK’nın daha çok genç militanlardan oluşan 5000 civarında kayıp vermesi, başta Sur olmak üzere önemli yerleşimlerin militan,  cephanelerden temizlenmesi  ve son olarak da Kandil’in kırsala çekilme talimatını vermesini sıralayabiliriz.

PKK’nın ise bu süreci kendileri açısından şu şekilde okuduğu söylenebilir ; Kobani’den öğrendiği kent savaşlarını Türkiye’deki yanlışları ile birlikte geliştirerek  yeniden uygulamaya koymayı, kırsal taktiklerle yaralarını onarabilmeyi, Rojava da ki yaklaşık 50.000 YPG milisinden yeni kent savaşları ve kayıpları için faydalanmayı, uluslararası baskıyı da kullanarak terör metodunu etkinleştirerek hükümeti III. Taraf ile masaya oturtturabilmeyi hesaplamaktalar. Bu arada Suriye ateşkesinin bitmekte olduğunu ve Amerikalıların Rojava’ya önemli bir üs kurmakta olduklarını da hatırlatalım. Belki bu anlamda şöyle bir tanım yapmak daha tutarlı olabilir ;  Temizlenen ilçelerde “ Kamu düzeni “,  ancak operasyonu yapan ekip muvafakatinde  sağlanabiliyor. Güvenlik birimleri çekildiklerinde yeniden YDGH mantar gibi bittiğinden orada kalıcı kamu düzeninden bahsetmek mümkün gözükmüyor. Operasyonların kalıcı başarısının kıstası, bölgenin normal sivil düzene dönmesi durumu olduğu da tartışılmaz ayrı bir gerçektir. Misal olarak vermek gerekirse Şırnak da bir Bağdat güvenlik modelini değil, bir Adıyaman’ı görebilmemiz gerekmekte.

Aslında PKK ve Devletimizin mücadelesinin 30 yılı içinde, bir kaç dönemde PKK’nın askeri kanadı bitirilme noktasına getirilmişti. O dönemlerde bu noktadan sonra siyasetin yapması gerekenler vardı. Daha doğrusu üretilemeyen siyasetimiz vardı. Bu da olmayınca benzer şekilde her seferinde PKK bir şekilde tekrarlarca hep sahneye çıktı. Soruna sadece PKK, terör veya dış güçler sorunu olarak bakılması bir hatadır. Sorunun adı Ortadoğu da aktif hale gelen buzdolabından çıkartılmış  Kürt sorunudur. Açılım sürecindeki acemiliğimiz bir yana, Çözüm sürecinde Sayın Erdoğan’nın üstlendiği riskler ve kararlılık vardı. Tekrarladığımız gibi büyük yatırımlar ve hizmetler yapıldı. Bunlar siyasetin ve çözüm diplomasisinin bütünü kabul edildi. Yol haritası ve kırmızı çizgilerden oluşan perspektif  konulamadı. İlgili sivil denetim kurulları oluşturulamadı. Bunlar PKK’nın süreci şımarıkça bir egemenlik devri olarak anlamasına yol açtı.

Şu anda bunca şehide rağmen özellikle Devlet kararlılığı ile bir süreç devam etmekte. Güvenlik güçlerimizin halka saygısından ve başarısından bahsediyoruz. Ürettiği anti terör teknolojisi ve maharetiyle de övünüyoruz. Ancak operasyonların sonrasına ilişkin belirsizlikler sürüyor. Açık bir yol haritası ve diplomasi mevcut değil. Maalesef  Kürt sorununun çözümünde ki Açılım,  Çözüm ve Operasyonlar süreçlerinde ki ortak avantajımız Sayın Erdoğan’nın koyduğu kararlılık olmasına karşın, zaafımız siyasetsizlik durumu olarak gözüküyor. Siyaset üretilmesini operasyonların başarısının merkezinde bulunan TSK’dan bekleme yanlışlığına düşmemeliyiz. Siyasi perspektif,  doğru yol haritası ve iç diplomasiyi üretme sorumluluğu tüm sivil siyasetçilerimizdedir. Çözüm Sürecin’deki hayal kırıklıklarını yaşamak istemiyorsak, operasyon sürecinin başarılı bir siyasi perspektif, doğru yol haritası ve diplomasiyle tamamlanması gerekiyor.