Eskiden unutkan olduğumu düşünerek üzülürdüm. "Ne olacak benim bu halim" diye hayıflanır dururdum.
Ne kadar çok unutuyorum biliyor musunuz? Gerektiği kadar!
Eskiden unutkan olduğumu düşünerek üzülürdüm. “Ne olacak benim bu halim” diye hayıflanır dururdum. Genç yaşta adını bildiğim tüm unutkanlık hastalıklarına sahip olduğumu düşünürdüm. Sonra şimdi rahmetle anmak istediğim Dr. Cengiz Aslan ile sohbet ettiğimde durum anlaşıldı. O sıralar geçirdiğim bir rahatsızlık sebebiyle kontrollerimi olduğum bir gün doktor beye unutkanlığımdan bahsettim. O da unutkanlığıma dair pek çok soru sordu. Anlaşıldı ki benimki aslında bir tür yorgunluktu.
Fakat o kadar şikâyet etmişim ki bu durumdan, etrafımda 2ne oldu ne çıktı senin şu unutkanlık sorunun2 diye soranlara yorgunluk demeye utandım. Nihayet koca koca şirketlerim yoktu yönettiğim. Kalabalık bir aileye bakıyor da değildim. Bildiğim ağır bir travmam yoktu. Neyin yorgunluğu bu öyleyse. O kısmı hızlı geçeceğim. Belli ki herkesin yaşamı yaşadıkları ve taşıyabilecekleri farklı. Fazla gelince aynı bir bilgisayar misali beyin tabir yerindeyse “resetliyor” kendini. Bir bakıma bu sıfırlama işi iyi de oluyor diyebilirdim. Ancak bazen utandırabiliyor. Eskiden iyi tanıdığınız birinin adını tekrar karşılaştığınızda hatırlayabilseniz. Ya da arkadaşlarınız “ne gülmüştük ama ne eğlendik değil mi o gün” dediklerinde boş boş bakmasanız…
Çağın hastalığı olarak tabir edilen Alzheimer ise bambaşka bir konu. Nedense ilk akla gelen genç yaşta o yolda mı ilerliyorum endişesi oluyor. Yakın çevresinde şahit olanlar bilir bu hastalık hem kişiyi hem hasta yakınlarını oldukça yoruyor. O sebeple basit unutkanlık durumlarında hemen endişeye düşmemek gerekir. Kontrol en iyisi. Daha bugün bu hastalıkla ilgili umut verici bir haber okudum. Üçüncü faz çalışmalarının tamamlandığı belirtilen bir ilacın hastalığın ilerlemesini üçte bir oranında azalttığı açıklanmış. Umarım ilaç piyasaya çıkar da ihtiyacı olanlara bir nebze olsun faydası olur.
Son olarak ise söyleyeceğim şu ki bazen de unutmak istiyor olabiliriz. İşimize öyle geliyordur. İyi hissettiriyor bile olabilir. Beynin kendini koruma güdüsü! Şöyle diyordur belki beyin; nedir kardeşim bu kadar çöp bilgi, anı, dram vs... Haydi atalım şunları buradan da yer açılsın şöyle biraz… Ne dersiniz?