Uykusuzluk çağın önde gelen sorunlarından biri. Yoğun iş yaşamı ya da kalabalık kentlerin yorucu temposu neden olarak gösterilse de aslında bu sorunu hayatının bir döneminde yaşamayan yok gibi.
Çevremde tanıdığım pek çok kişi ya uykuya dalmakta zorlandığından şikayetçi ya da uyku süresinin azlığından. Gece sık sık uyanmak da bir başka sorun. Şöyle kafasını yastığa koyduğu gibi uyuyanı duyunca husumetlisini görmüş gibi bakan var inanın. Şaka bir tarafa uykusuzluk yaşam kalitesini başlı başına bozan bir etken.
Aynı saatte yatıp aynı saatte kalkmak ve kafein tüketimini azaltmak gibi önlemler uykusuzluk çekenlere verilen ilk tavsiyelerden. Yatmadan hemen önce ağır yemekler yemek ve uzun süre telefon ya da bilgisayar ekranına bakmak gibi uyku kalitesini bozacak hareketlerden kaçınmak gerektiğini bilmeyeniniz yoktur diye tahmin ediyorum. Peki kafamızın içinde dönüp duran ve uyutmayan problemler için ne yapmalı? Ona var mı bir çare?
Yaşadığımız yer öyle bir kuzey Avrupa ülkesi değil. Gündem hep sıcak. Her gün yeni ve can sıkıcı bir olay meydana gelirken kafamızı yastığa koyup nasıl öylece uyuyalım? Varsa bir formülü söyleyin. Bir sıfırlama tuşu olsa mesela fena mı olur? Tamam sabah yine aynı evrene uyanacağız ama hiç olmazsa gece mis gibi dinlenmek mümkün olur. Stresin uyku kalitesi üzerindeki olumsuz etkisini fark edip buna kendince çözüm bulan kişiler uyku düzenini tutturuyor mu bilmem. Ama yorulduklarına yüzde yüz eminim. Bakın şöyle şeyleri siz de duymuşsunuzdur. Hatta belki siz de yapıyorsunuz. Evden televizyonu çıkardım gündemi takip etmiyorum böylece sadece işime gücüme odaklanıyorum. Hafta sonu gezip tozuyorum. Bol seyahat edip stres atıyorum. Bağ bahçe işleri yapıyorum vs. Tamam kabul ediyorum. Vücudu yorunca beden uykuya teslim oluyor olabilir de pardon televizyonu evden çıkarınca gündemden uzaklaşabiliyor musunuz? O akıllı telefonlar varken bilgi akışına karşı koymak ne mümkün. Siz televizyon izlemeseniz telefonunuzdan haberleri takip etmeseniz bile biri gelip ne olmuş biliyor musun diye başlayıveriyor aniden anlatmaya olan biteni. Kafayı alıp buradan gidiyorum Ege’ye diyenlerdenseniz belki bir süre olabilir anlıyorum. Bu bana şunu hatırlattı aslında. Medyada sıkça yer alıyor. Görmüş olmalısınız. Dağın tepesinde ya da bir adacıkta yer alan o tek kalmış evler var ya işte onlara ‘herkesten nefret ediyorum’ evi diyorlar. Tırnak içinde yazdım. Ama ne yalan söyleyeyim yerinde bir tanım. İşe o evlerden birine sahipseniz durum değişir. Uyku tutar mı bilmem ama kafa dinlenir kanımca. Diğer taraftan şunu da düşünmek gerek. Kafayı alıp bir yerlere gidince hani kafanın içindekiler de sizinle beraber geliyor ya... İnziva çare olur mu? Ne dersiniz?
Anladığım kadarıyla uyku problemi fizyolojik ise sorun daha kolay aşılabilir oluyor. Ama psikolojik ise işte o zaman bir uzmana danışmakta fayda var. Özellikle yoğun çalışma hayatı olanlar ile öğrenciler için bu daha da önemli. Günlük stresi yönetebilmek ve gece rahat bir uykuya dalabilmek ne yazık ki bazı insanlar için hiç de kolay değil. Yine de uyku problemi yaşayanlar için şunu söylemeden edemeyeceğim. Dünya şöyle altı yedi saat siz olmadan da idare edebilir. Yatın uyuyun rica edeceğim. Öyle yastığa başınızı koyunca olur olmaz şeyleri de aklınıza getirmeyin lütfen.