Hepimiz hastalanmaktan, ölmekten çok korkuyoruz.
Bütün dünya.
Canım ülkem kovid belası ile uğraşıp duruyor.
Gerçekten endişe ve korku içinde günler geçiriyoruz.
Hepimiz hastalanmaktan, ölmekten çok korkuyoruz.
Kendimiz bu endişe içinde yaşarken ya çocukları olan analar ne yapıyor, ne hissediyor, kim bilir ne kadar korkuyorlar.
Analık endişesi nedir bilirim.
Ben olayım da, aman evladım olmasın diyen milyonlarca ana var biliyorum.
Çok yakın arkadaşının yetişkin oğlu korona oldu.
Anne evde yemek yaptı, sabahın saat 06.00'sında, ayrı kalması, bu süreci ayrı geçirmesi gereken oğluna yemekleri taşıdı.
Kendisi sokak kapısının önünde taş üzerinde oturdu, oğlunun yemek yemesini bekledi.
Günlerce gitti geldi.
Zayıfladı kadın insanlıktan çıktı.
Karşı karşıya hiç tanışmadığım, uzun yıllardır sosyal medyadan takipçim, kalp dostum Yasemin koronaya yakalandığını yazdı bana.
9 yaşında dünya tatlısı oğlu var, Emir, onun da tahlili pozitif çıktı.
Anne Yasemin, bana Instagram’dan ana oğul korona olduklarını ve çok zor bir zamanlarda olduklarını yazdı.
Emir'i düşündüm.
Bütün çocukları çok düşündüm.
Nasıl bir tarihe tanıklık ediyorlar, inanılmaz değil mi?
Okula gidemiyorlar, sokaklarda koşup oynamıyorlar, sinemaya, tiyatroya gidemiyorlar.
Geceler boyu televizyonda doktorlar bir şeyler anlatıyor.
Küçücük dünyaları bırakın hayal kurmayı, kalpleri endişe içinde kıvranıp burkuluyor.
Herkesin ağzı burnu kapalı.
Ömründe maske görmeyen çocuklar, bir bakıyor ki, bütün dünya maske içinde.
Büyüdüklerinde bugünlere ait, çocuklarına torunlarına anlatacak ne çok şeyleri olacak.
Bu arada televizyon daha çok seyreden, sosyal medyada daha çok zaman geçiren çocuklarımızı ne yapacağız.
Farkında mısınız, dizilerdeki şiddet almış başını gitmiş.
İnanılmaz sahneler var.
Birbiri ile yarışırken, daha çok seyredilmesi için ne senaryolar yazıyorlar farkında mısınız?
Biri diğerini yok etmeye çalışırken, çocukların kuş kalbini yok ediyorlar.
Kanatlar çırpmıyor.
Biz çocuklarımızın nasıl yaşayacağı endişesi içinde, onlara yaşamayı öğretmeye çalışırken bu diziler nasıl öldürüleceğini gösteriyor.
Eskisi gibi değil zaman.
Onlar zaten çabucak büyüyorlar.
Büyümeyi istemeyen çocuklar bile, istemeden büyüyor.
Bizim gibi uzun uzun çocukluk yaşlarını yaşayamıyorlar.
Ama unutmayın hiçbir çocuk, günün sonunda büyüdüğünde geldiği karakterini, kendi oyununu bozanı hiç unutmaz.
Düşlerinde çocukluk bırakmayanları hiç unutmaz.
O çocuklar, hayat satrancını sizden bizden daha sert daha acımasız öğreniyorlar.
Merhametsiz, vicdansız, yorgun çocuklar büyütmeyin.
Onlara kötücül dertler yüklemeyin, akıllarını karıştırmayın.
Ve endişe kuyularına, yırtma derelerine bir bardak su ilave etmeyin.
Neden mi?
Koca bir toplum çocuklarını böyle büyütürse.
Herkesin canı yanar.
Funda'nın aklındakiler…
… Deniz Seki.
Şahane besteleri, şahane şarkıları olan, çok güzel şarkı söyleyen bir kadın.
Oyuncu Ferah Zeynep Abdullah'ın Instagram’daki canlı yayınına konuk oluyor
Ve, "Sahici" şarkısını söylüyor.
Sıcacık, samimi, olduğu gibi, o ortamda, çok da güzel söylüyor.
Oyuncu Ferah Zeynep'in yanında bir arkadaşı var, gülmeye başlıyor yayın görüntüsünden çıkıyor, sağa kaçıyor.
Farah da sola kaçıyor, iki kız gülüyorlar, belli ki alay ediyorlar.
Şımarık kızlar.
Kendilerini zor tutuyorlar pozu halinde.
Deniz'in o güzelim şarkısının sözlerini de dinlemiyorlar.
Benim için.
O şahane oyuncu dediğim, bayıldığım Farah da kaybedenler kulübü üyesi oldu.
Artık neyi ne kadar oynasan, benim için alaycı kız olarak kalacaksın.
Zavallı kızlar.
Zavallı Zeynep, üstelik senin yayınına konuk olmuş.
Deniz senin misafirin.
Çok ayıp ettin sen, ayıplı kız.
Komik bulduğunuz ne varsa, kalbinizin aynası olsun.
Deniz'in dediği gibi.
Sahici ne varsa, asıl rengini kalbinize sorun.
… Pınar Altuğ, Haber Global'de Jülide Ateş'in konuğu olmuş.
Çok seviyorum Pınar'ı.
Çalışkan, evini yuvasını bilen, kocasını seven, anne ve hep çalışan, çok güzel bir kadın.
Programda konuğa sorular soruyorlar, belli süre veriyorlar ve cevap istiyorlar.
Jülide hanım, Pınar'a "Aldatan kadın mısınız?" diye sormuş.
Ne ayıplı soru aslında.
Aldatma ya da aldatılma dünyanın en ahlaksız davranışları içinde kaçıncı sırada olur, bilemem ama.
Mesela kul hakkı yemek.
Mesela başkasının parasını kandırıp almak gibi.
Pınar soruya "Sana ne?" demiş.
"Size ne?" demiş.
"Kime ne?" demiş.
"Kimsenin yuvasını yıkmadımki, kendi yuvamı yıktım" demiş.
Dahası "Evlenirken, neden evlendin diye sormuyorsanız, boşanırken de neden boşandın diye soramazsınız" demiş.
Bravo Pınar sana.
Çok haklı.
Çok şahane.
Aldatma ve aldatılma sadece o kişiyi ilgilendirir.
Kimsenin ahkam kesmesine izin vermemek lazım.
Dışarıdan kimsenin tek bir cümle kurmasına izin vermeyin
Tıpkı Pınar gibi yapın.
Sana ne deyin.
Size ne deyin.
Hadi bi şöyle uza! deyin.
Hatta; Hadi canım! hadi! Kendi kapının önünü süpür, deyin.
Hatta; Bi senin halının altına bakalım mı, deyin.