Pazar günü küçük kızımla birlikte annem ve babamı ziyarete gittik. Eşim pazar günü olmasına rağmen çalışıyordu. Büyük kızım YouTube kanalı için önceden ayarlanmış bir röportaj için Gülhane taraflarına geçecekti.
Biz de erken saatlerde Üsküdar Bilim Merkezi’ni ziyaret ettikten sonra onların yanına gittik. Öğleye yaklaşan vakitte kahvaltı masasındaydılar. Erken kalktıklarını bildiğim için bu durum beni şaşırttı. Annem izah etti. Arkadaş grubu ile buluşmuşlar sabahtan, sonra eve gelip biraz uyumuşlar. Annemin arkadaş grubu daha çok doktorlardan oluşuyor. Sanırım onlarla birlikte zaman geçirmek kendisi için daha ilginç. Arkadaşlarından birinin uzmanlık alanından söz etti: Hafıza silmek. Jim Carrey filmlerinden Sil Baştan aklıma geldi. Hafıza silme üzerine bir filmdi. Eşimle gittiğimizde sonuna kadar izlemeye katlanamamış ve ayrılmıştık. Bu filmin gerçek hayatta yer bulması beni şaşırttı. Annem hafıza silme seanslarına sıcak bakıyor. Ona göre travmatik anıları sildirmek insana kendini daha iyi hissettirebilir. Haksız olduğunu söylemeyeceğim ama hafızanın silinmesi bana hala çok garip geliyor. Zihnin kendi eleme yöntemlerine güvenmeden yol göstermek nedense tuhaf geliyor. Annemin anlayışla karşıladığı sadece bu değil. Çocukluk günlerimde gür olan saçlarımın yerinde yeller esmesiyle pek barışık değil. Saç ektirmemi öneriyor. Bunu öneren tek kişi değil ama ısrarla önerenler arasında annemin olmasını pek beklemezdim.
Geçmişi silmek mümkün değil ama hafızadan atmak artık mümkün görünüyor. Dökülen saçları yerine koymak ve hatta haplarla sinir sistemini düzenlemek birçok insana normal geliyor. İnsanların bazıları aşırı yüklemenin ardından hafızalarının bir kısmını boşaltmayı arzu ediyor. Küçük kızımla birlikteyken yaşadığımız her anın çok değerli olduğunu düşündüm. Ya diye düşündüm, gençliğimin öfkeli zamanlarında kızdığım büyüklerimi hafızamdan sildirmiş olsaydım? Halimiz nice olurdu? Küçük kızım büyüdüğünde hafızasındaki bazı şeyleri sildirme konusunda neler düşünecek? Geçirdiğimiz ve anlamlı olduğunu düşündüğümüz hatıralar çöp kutusuna mı atılacak?
Hafıza silmek sadece insanlara özgü değil. Türkiye kurulurken benzer şekilde bir hafıza silme seansına tabi tutuldu. Alfabe değişikliği bizi kendimize yabancı yaptı, geçmişimizle bağımızı kopardı. Şimdi azar azar hatırlamaya çalışsak da o büyük hafıza silme seansının yıkımını birçok alanda hissediyoruz. Camiler amaçları dışında kullanıldı, Türkiye’nin dışında kalmış hafızamız yok sayıldı.
Geçmiş büyük acıları bünyesinde taşıyabilir ama kesip atmak yerine iyileşmeye çalışmak, yok etmek yerine geleceğe odaklanmak sanırım en iyisi. Türkiye’nin de son dönemde yapmaya çalıştığı biraz bu değil mi?
Annemleri ziyaretimiz bittiğinde seyrek saçlarım ve hala bazı acıları hatırlatan hafızamla mutlu olduğumu düşündüm. Silmeye başlayanlar bir süre sonra kendileri silinmeye başlıyorlar. İz bırakmak güç ama verdiğiniz emeğe değiyor. Küçük kızımla güne devam ederken onunla güzel hatıralarımızdan hangilerinin geleceğe kalacağını merak ediyorum. Bir de büyüdüğünde beyin boşaltma veya hafıza sildirme tekniklerine ne şekilde yaklaşacağını…