Bir insanın maaşı üzerinden, ekmek parasını aşağılamak dünyanın en kötü kafa yapısıdır.
Bu kelime sadece bizim ülkemizde kullanılan, sadece bize ait bir şey mi, bilmiyorum.
Yani İngilizcesi, Fransızcası var mı? O milletler kullanır mı, bilmiyorum.
Oyuncu Emre Kınay.
Magazin gazetecisi gece saat 24 geçtiği sıralarda hala bir mekânda oturan Emre beyi görüyor, ve soruyor, bu saate neden buradasınız?
Emre bey çok sinirleniyor, zorla kollarından tutuyorlar, bağırıyor çağırıyor.
Sen kimsin! diye bağırıyor.
Sen kimsin ki benim hangi saatte sokakta olacağını sorguluyorsun! diye bağırıyor.
Sen kimsin geri zekalı! diye bağırıyor.
Belli ki çok alkollü.
Kimin ne içeceğine, ne kadar içeceğine kim ne diyebilir ki, kim karışabilir ki.
Benim umurum olmaz.
Ama o insan ile ilgili çok içiyor bu adam, çok içiyor bu kadın, derler.
Şişede durduğu gibi durmaz derler.
Az iç derler.
Derler de derler.
Ben de derim.
Hiç kusura bakmayın.
Ama siz ayarı kaçırıp, kaç para alıyorsun!, o paraya bu iş yapılmaz!, gel benim yanımda çalış! derseniz hiç olmaz.
Az iç paşam! dokunuyor derler.
Bir insanın maaşı üzerinden, ekmek parasını aşağılamak dünyanın en kötü kafa yapısıdır.
Muhabir çok terbiyeli.
Devamlı efendim diye hitap ediyor, siz diye hitap ediyor, bana bağıramazsınız diyor.
Siz Emre bey senelerdir sosyalistim ben falan haliniz oldu.
İnsan içince, miktarını kaçırınca, bilinç-altı aklında fikrinde ne varsa ortaya çıkıyor derler ya.
Sizinki de o kadar, hep üstten bakış, hep kibir.
Önü sonu bir oyuncusunuz, kendinizi ne sanıyorsun bilmem ama, bu hastalıklı halden kurtulmak için mi içiyorsunuz onu da bilmem bilemem.
Gece mekanları saat 24 kadar, yani bu saat sonrası mekanlar yasak.
Adam magazin muhabiri, siz ünlüsünüz ya, sizi görüyor ve yasak saat sonrasını soruyor.
Ne var bunda.
Efendi gibi cevap verebilirdiniz.
İnsanları aşağılayamazsınız.
Sen kimsin diyemezsiniz.
İşini aşağılayamazsınız.
Kaç para alıyorsun diyemezsiniz
Bu paraya bu iş yapılmaz diyemezsiniz.
Gel benim yanımda çalış diyemezsiniz.
Çok köpürüyor, çok sinirleniyormuş gibi yapamazsınız.
Muhabirin üzerine yürüyor gibi yapamazsınız.
Zorla kollarınızdan tutuyorlar gibi yapamazsınız.
Tutmasalar çok fena yaparım gibi yapamazsınız.
Ve hatta.
Muhabir polis çağıralım dediğinde kaçamazsınız.
Yapmayın diyeceğim, en iyisi fazla içmeyin lütfen, sanki dokunuyor diyeyim daha doğru olacak.
Funda'nın aklındakiler…
... Sezen Aksu.
İzmir'de denize sıfır villası var, villadan denize çişi kakası, bulaşık suyu gitsin diye atık suları için 50 metre boru döşemiş.
Boruyu belediye görmesin diye kuma gömmüşler.
Üstelik bomba haber villanın havuzu var, o da kaçak yapılmış.
Denize sıfır evde havuz niye yapılır pek anlayamadım ama.
Şimdi Sezen hanım, Ünzile falan şarkıları yapan kadın, Kalbim Ege’de Kaldı şarkıları yapan kadın, denize atık su atan, kaçak kuma gömülmüş boru döşemek nedir?
Kaçak havuz yaptırmak nedir?
Ekipler gelmiş havuzu mühürlemiş, olsun demiş Sezen hanım "Biz bir elmanın yarısı gibiyiz" demiş şarkılar söylemiş, ve mührü söküp işe devam etmişler.
Ama günahını almayalım, Sezen hanım Kaz dağları ya da başka yerde kesilen ağaç için şarkılar yaparken, belki de ağaçlar için oralara giderken, kendi evinde yapılanları bilmiyordur.
Usta kabahatlidir usta.
... Adam resim öğretmeni, 43 yaşında.
Kadın 46 yaşında evli, bu ikisinin ilişkisi var.
Kadın işe gitmiyor arkadaşları merak ediyor polise haber veriyorlar.
Polis kadını ağzında ekmek peynir parçası ile ölü buluyor.
Kadının kalp krizinden öldüğü raporu yazılıyor. Bu arada resim öğretmeni vicdan azabından gidip itiraf ediyor.
Ben öldürdüm diyor.
Adam kadını öldürüyor, ağzına peynir ekmek koyuyor ve kadın o halde iken kahvaltı ediyor.
Adam ifade veriyor, Gülsüm 12 Mayıs'ta beni çağırdı, 22 Mayıs'a kadar beni bırakmadı.
Kocasından ayrılmadığını, kadının adamın ailesinin yanına gitmek istediği halde izin vermediğini, bu nedenlerden kadını boğarak öldürdüğünü anlatıyor.
Hiç yorum yapmayacağım.
Yorumu size bırakacağım.
Allah hem kadının hem erkeğin iyisini hayırlısını versin.
Amin.