3 Aralık'ta başlayıp 11 Aralık'a kadar devam edecek olan 5.Ulusal Kitap Fuarı'nın açılış programı vesilesiyle Şanlıurfa'daydım…

3 Aralık’ta başlayıp 11 Aralık’a kadar devam edecek olan 5.Ulusal Kitap Fuarı’nın açılış programı vesilesiyle Şanlıurfa'daydım…

Onlarca misafir ve mahalli yazarın katılımıyla gerçekleşecek kitap fuarınının konuşmacı takvimi de oldukça zengin…
Açılış programına “keşke olmasaydı” dediğimiz türden bir aksaklık damga vurmuş olsa da kısa zamanda bu durum atlatılıp ‘açılış rutinine‘ dönülmeye çalışıldı…
Bu arada son kararname ile Şanlıurfa Valisi olarak atanan Vali Salih Ayhan ile ayaküstü tanışmamız ve açılış töreninde yansıttığı üslubundan aldığım özet bana tebessümle “işte bu” dedirtti…
Bilhassa “bizler ev sahibiyiz bu sebepten bizden ziyade misafirlerimizi dinlemeli Şanlıurfalılar” cümlesi son yıllardaki yüreğimin, yazılarımın, konuşmalarımın özeti gibiydi adeta…
Evet “konuşma değil dinleme ve hizmet vaktidir…”

Vali Ayhan gerçekleştirdiği kısa hoşgeldiniz konuşmasında “hedefimiz 1 milyon kitabı okurlarıyla buluşturmak” müjdesinin ardından mikrofonu 5.Şanlıurfa Ulusal Kitap Fuarı’nın Onur Konuğu 22.Dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç’a teslim etti…
”Başkan Arınç” isimli ikinci kitabıyla fuarda okurları ve sevenleriyle buluşan Başkan Arınç‘a ilgi yoğundu… Hatta bir ara baktım iş arada kalıp ezilmeye dönecek kendimi zar zor kenara çıkardım… Görev yaptığı kademelere dair icraatlerini ve hayata geçirdiği yeniliklere değinirken “o günlerin” heyecanı gözlerinden salona akıyordu adeta…
Aslına bakarsanız Bülent Arınç’ın anlattıkları o an bir başarı hikayesi gibi kulağımıza gelse de çoğumuzun hafızasında “o günler” yeniden canlandı…


“Kitabın adı ‘Başkan Arınç’ çünkü siyaset hayatım boyunca nerede görev alsam adımız Başkan olarak anıldı. Ve meclis Başkanlığı görevi ile bu sıfat üzerimize mimlendi bu sebepten kimselerin koltuğunda gözüm yok aman ha sakın yanlış anlaşılmasın kitabımın adı” diyerek salondakileri güldüren Bülent Arınç konuşmasına şöyle devam etti;
“Evet çok önemli yıllarda siyaset penceremizi nasıl dünyaya açarız ve meclisi nasıl daha güçlü yapabiliriz üzerinde fazlasıyla uğraşı verdik… Başarılı olduğumuza da inanıyorum zira içte ve dışta önemli bir temsiliyet hakkı elde etmiştik ülke olarak…Komşularımızla birlikte tüm dünya ile diplomatik ilişkilerimiz olumluydu… Meclis nasıl güçlü olur sorumuza karşılık olarak ‘vatandaşın sesi daha fazla duyulursa olur’ cevabı zihnimizdeydi zaten tek yapılması gereken bunu hayata geçirmekti…
Öncelikli olarak vesayetleri gerilettik…
Misyonumuz; cesur, ilkeli, kararlı, millete hizmet eden, milletten aldığı emanete sahip çıkan bir meclisti…
‘Parlamenter Diplomasi’ nin belirmesini de sağladık… Ülkeler arası hükümet (parlamento) trafiğini başlattık… Bu hamle dünyadan ülkemize önemli köprülerin kurulmasına vesile oldu… Evet diplomasi önemliydi bu sebepten biz ‘diplomasi dilinin yerini-önemini-gerekliliğini kazanımlarımızla ön plana çıkarttık…
Diplomasi dili; sorunların çözümünde en mantıklı olanı kullanmaktır…Ve diplomasi sadece resmiyet değildir…Diplomasi hiç sebep yokken arayıp sormaktır, verdiğin insani değeri göstermektir, nasılsın diyebilmektir, özel günlerde anımsamaktır… Zira tam da bu anlattıklarım yönünde bir parlamento diplomasisi trafiği yönettik ve kazandık…
Özetle içte dışta her alanda yumuşak ve çözümleyici bir dil kullanmak gerekiyor…” diyen 22.Dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç bizi alıp yakın tarihimize doğru özlem dolu bir seyahate çıkarmıştı… Dedim ya Bülent Arınç’ın anlattıkları o an bir başarı hikayesi gibi kulağımıza gelse de çoğumuzun hafızasında anında “o Türkiye günleri” yeniden canlandı…

O gün 5.Şanlıurfa Ulusal Kitap Fuarı’nda karşımızda konuşan kişi; siyasetin A'dan Z'ye kadar her kademesine hakim olan, doğru bildiğini esirgemeyen, çıktığı yoldan ve yol arkadaşlarından asla sapmayan koca bir kitap ‘Başkan Arınç’ tı…