Türkiye-Afrika Ortaklığı Üçüncü Bakanlar Gözden Geçirme Konferansı 2-3 Kasım 2024 tarihinde Cibuti’de düzenlenecek. Konferansta Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil edecek.

Konferansa ve teşkilatın ortaklarıyla yapacağı toplantılara 14 Afrika ülkesi; Moritanya, Angola, Kongo Cumhuriyeti, Gana, Komorlar Birliği, Güney Sudan, Çad, Cibuti, Ekvator Ginesi, Libya, Nijerya, Zimbabve, Zambiya, Mısır Dışişleri Bakanları veya temsilcileri ile AfB Komisyonu’ndan temsilcilerin katılması bekleniyor.

Üçüncü Bakanlar Gözden Geçirme Konferansı kapsamında 2021 yılında İstanbul’da düzenlenen 3.Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde alınan kararların takibinin yapılması, zirve sonucunda kabul edilen “2022-2026 Ortak Eylem Planı”nda kaydedilen ilerlemelerin ve Türkiye-Afrika ortaklığının güçlendirilmesine yönelik atılabilecek adımlar ele alınacak. Konferans finalinde de “Ortak Bildiri” ve “2022-2024 Ortak Uygulama Raporu” kabul edilecek.

AfB Komisyonu’yla ortaklaşa hazırlanan “Ortak Uygulama Raporu”; Türkiye’nin 2022-2026 Ortak Eylem Planı’ndaki kayıtlı hedefleri ve 2022-2024 yılları arasında Kıta’da gerçekleştirdiği ikili-çok taraflı faaliyetleri özetlemekle birlikte mevcut iş birliğinin daha etkin hale getirilmesine yönelik önerileri kapsıyor.
“Ortak Bildiri Metni” ise; Dördüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’ne giden süreçte Türkiye-Afrika ilişkilerinin muhtelif çerçevelerde daha da geliştirilmesine ve derinleştirilmesine yönelik karşılıklı iradeyi kapsıyor. “Ortak Bildiri Metni” ayrıca Türkiye ve Afrika ülkelerini etkileyen bölgesel, kıtasal ve uluslararası gelişmelere değiniyor.

Konferans kapsamında Bakan Fidan’ın Afrika ülkelerinden mevkidaşlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirmesi ve ev sahibi Cibuti makamlarıyla temaslarda bulunması planlanıyor.

Cibuti’de gerçekleştirilecek konferansın eldeki verilerle birlikte arka planını da okumak gerekiyor elbette.
Gücünü köklü tarihi bağlardan alan Türkiye-Afrika ilişkilerinin, Türkiye’nin çeyrek asır önce uygulamaya koyduğu “Afrika’ya Açılım EylemPlanı”nı takip eden süreçte bütüncül, kurumsal ve sistematik bir çerçeveye oturduğu gözlerden kaçmıyor. Türkiye, 2005 yılında Afrika Birliği’nde (AfB) gözlemci ülke statüsü kazanmasının ardından 2008 yılında Afrika Kıtası’nın stratejik ortaklarından biri ilan edildi. 2013 yılı itibariyle de Türkiye’nin Afrika Açılım Politikası yerini “Afrika Ortaklık Politikası”na bıraktı. Türkiye bugün AfB’nin dokuz stratejik ortağından biri olmakla birlikte “Afrika’nın sorunlarına yerinden Afrikalı çözümler üretme” çerçevesinde, eşit ortaklık ve karşılıklı fayda temelinde hareket ederek Afrika’nın barış-istikrar-ekonomik ve sosyal kalkınma temellerine kavuşması için katkıda bulunuyor.

Bu faaliyetler aynı zamanda AfB’nin 2063 Gündemi ile Birleşmiş Milletler’in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini de destekler nitelikte. Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle iş birliği çerçevesi sadece bürokrasi ve diplomasi odaklı değil, Türkiye’nin özel sektörünü ve sivil toplum kollarını da kapsamakta.

Türkiye’nin AfB’yle geliştirdiği stratejik iş birliği kapsamında; 2008 (İstanbul), 2014 (Malabo) ve 2021 (İstanbul) yıllarında toplam üç Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi düzenlendi. Dördüncü Zirve’nin de 2026 yılında bir Afrika ülkesinde düzenlenmesi öngörülüyor.

Ve 2021 yılında düzenlenen Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde kabul edilen 2022-2026 Eylem Planı 5 başlıkta ortak projeler belirlemişti. Kıta için öncelik arz eden başlıklar şunlar;


1) Barış-Güvenlik-Yönetişim
2) Ticaret-Yatırım-Sanayi
3) Eğitim-BTİ becerileri-Gençlik ve Kadın Gelişimi
4) Altyapı Geliştirme ve Tarım
5) Sağlık Sistemlerinin Geliştirilmesi


Afrika, tarihten bu yana Türkiye’ye mânen uzak olmasa da birlikte ortak kararlar alma ve çözümler üretme konusunda arada mesafeler vardı. Son çeyrek asırda elde edilen yakınlık ve atılan adımlar elbette ki çok değerli.
Önümüzdeki yüzyılın bakir coğrafyası Afrika ve yükselen değeri/gücü Türkiye’nin karşılıklı menfaatler doğrultusunda yol alması üzerine daha büyük daha geniş bir çerçeveye ihtiyacımız olduğu unutulmamalı derim.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın diplomasi temelinde yürüttüğü girişimlerin siyaset ve ekonomiyle birlikte sanata, kültüre, turizme, sosyolojiye ve ruha da iyi gelmesini bunun için de tüm bu başlıkların diplomatik ziyaretlerde yer alması gerektiğini düşünüyorum…