"O" cemiyet dünyasının en aktif ismi. Açılışlarda, dernek yemeklerinde, hayır kermeslerinde, influencerların story'lerinde, ekranlarda, magazin sayfalarında…
“O” cemiyet dünyasının en aktif ismi. Açılışlarda, dernek yemeklerinde, hayır kermeslerinde, influencerların story’lerinde, ekranlarda, magazin sayfalarında… Feryal Gülman her yerde! Bunca işin gücün arasında, bir de kocasının ihanetini yakaladı. Kadınlar ve sezileri… Bitkisel hayatta bile aldatıldığımızı hissediyoruz işte. Feryal Hanım eşinden şüpheleniyor. Bu işin peşini bırakmıyor, takip ediyor. Ve ihaneti gözleriyle görüyor. Kemal; her erkek gibi dibine kadar inkar ediyor. Feryal; affetmiyor. Açıyor davayı… 8 yıl sonra mahkeme, Feryal Gülman’ı haklı buluyor. Kemal Gülman’ı 60 milyon lira tazminata hükmediyor. İşler burada bitiyor sanıyorsanız, yanılıyorsunuz… Kemal Bey tabi ki bu karara itiraz ediyor. Feryal Hanımdan soyadını istiyor veee söke söke alıyor. Bitti mi? Bitmediiii… Şimdi de Kemal Gülman ve Feryal Sarımuratoğlu sanat eserlerini paylaşamıyorlarmış. Malum sanat koleksiyonları bölünemiyor, paylaşılamıyor. Yakın geçmişte benzer bir sorunu, New York gayrimenkul yatırımcısı Harry Macklowe ve eşi Linda Macklowe yaşamıştı. Onlar; müzayede düzenledi. Tüm sahip olduğu eserlerini satıp, 922 milyon doları bölüştüler. Bence; Feryal Sarımuratoğlu da bu işi müzayedeye götürür. O eserleri Kemal Gülman’a yar etmez.
Hoşça kal!
Zerrin Özer’i, sesini, şarkılarını çok severim. Birkaç gün önce sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Ve mesleki kariyerini kendi iradesi ile noktaladığını açıkladı. Herkes şaşırdı… Bu vedayı garip, gereksiz bulanlar oldu. Tabiii biz alışık değiliz eli ayağı tutuyorken, kendi iradesiyle emekli olanlara. Hele işin içinde ekran, sahne, ün varsa… Bizde, kimse oturduğu koltuktan kalkmak istemez. Bayrağı ardındaki devretmek istemez. Tam tersi yaşlandıkça hırslarına, korkularına yenik düşerler. Gündemde kalmak için, hala var olduğunu ispatlamak için saçma sapan şeyler yapıp, kendini rezil rüsva ederler. Güzel şarkıları, anıları yerine “Ben saksı değilim!” ile hatırlanırlar. Hatta ne yazık ki tiye alınırlar. Maalesef çözemiyorlar işin aslı astarını… Yuhalanmadan, jübile yapmaları gerektiğini unutuyorlar. Yerinde ve zamanında edilen vedanın, aslında bir “veda” olmadığını anlamıyorlar.
Tanımıyor beni!
Ay ne güldüm ne güldümmm! Yazarken hala gülüyorum… Fazla estetikten yüz tanıma sistemleri çalışmıyormuş. Hadi buyurun, siz de bir kahkaha patlatın. Santim santim sivrilip uzayan çeneleri, her hafta büyüyen dudakları, 6 ay da bir değişen burunları, şekilden şekle giren kaşları, yüzleri artık kimlik tanıma programları tanımıyormuş. Banka, online kimlik teyitleri ve havalimanında yüz tanıma sistemleri estetik operasyonlardan “error” veriyormuş. Pasaport sıralarında, yüzü tanımlanamayan kadınların sayısı her geçen gün artıyormuş. Estetik mutasyondan, online banka işlemlerini yapamayan sayısız insan varmış. Değişen yüzleri algılayamayan telefonlar, açılmıyormuş. Bu iş şimdilik komik görünse de… Gelecekte estetik sevenlerin başını ağrıtacak gibi duruyor. Nasıl ki evlenince tüm kimlikler zorunlu değişiyorsa… Bu müptezellere de “Her operasyondan sonra, yüz tanıma verileri revize edilecek!” yasası çıkarsa şaşırmayın.