8 yabancı ve 3 yerli oyuncu ile oynama mecburiyeti ile de birleşince bu sakatlıklar takımlarımızı bırakın ideal on birlerini, sağ beki solda, stoperi kanatta oynatacak hale getirdi.
Milli ara falan derken daha ligin hemen başlarında olduğumuz şu günlerde takımlarımız özellikle de Avrupa Kupaları’nda ülke puanı için ter döken İstanbullu üç kardeşin başı yaşanan sakatlıklardan dolayı dertte.
8 yabancı ve 3 yerli oyuncu ile oynama mecburiyeti ile de birleşince bu sakatlıklar takımlarımızı bırakın ideal on birlerini, sağ beki solda, stoperi kanatta oynatacak hale getirdi.
Futbolcu fizyonomisinde yaşanan sakatlıkları spor hekimleri genel olarak iki kısımda mütalaa ederler: Adale sakatlıkları ve darbeye bağlı sakatlıklar. Bunun ikincisi için alınacak çok fazla bir tedbir ve önleyici hekimlik adına bir çâre ne yazık ki mevcut değildir. Maç içerisinde futbolcunun kafası yarılır, -Allah muhafaza- ayağı bile kırılabilir. Tekme yer, dirsek yer, çarpışır vesaire vesaire. Hemen müdahele edilerek durum önce stabl hale getirilir sonra duruma göre ya iki fıs fıs (soğutucu sprey) sıkıp sahaya sürülür ya da kafasına, bacağına bandaj yapılır gene görevine döner, en olmadı tabela kalkar ve oyuncu değişilir.
Ama adale/kas sakatlıkları için önleyici bazı tedbirlerin mevcut olduğu ve idman öncesi ve sonrasıyla maç sırasında uygulanacak bazı yöntemlerle adale sakatlıklarının minimuma indirilebileceği bilimsel olarak söylenmektedir.
Bu sene de ligimizin 20 takımla oynanacak olmasından kaynaklanan bir fikstür sıkışıklığımız zaten mevcut. Bir de Katar 2022 elemeleri yüzünden milli takımlar fikstürü var bunun üzerine. Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray ve Fenerbahçe de Avrupa Ligi gruplarında mücadele ettikleri için ön elemesiydi, ikinci turuydu derken resmi maçlara çok erken başladı takımlarımız. Sezon bitti-sezon başladı oldu neredeyse Ülkemizde.
Fenerbahçe ve Galatasaray’ın ön elemeleri geçip gruplara kalabilmek için sezon öncesi hazırlık kamplarındaki planlamaları erken form tutma ve buna uygun yükleme tempolarıyla geçtiğinden yaşanıyor bu sıkıntılar çoğunlukla. Aslında ligin ilk yarısındaki maçların sonlarına doğru artmaya başlayacak form grafiklerini ligin başına çektikleri için futbolcuların kasları erken iflas noktasına geliveriyor.
Spor Hekimleri “germe, esneme, ısınma egzersizlerini belirli kurallara göre bir disiplin içerisinde yapan sporcuların kolay kolay sakatlanmayacağını” iddia etseler de patır kütür sakatlanıyor bizde anlı-şanlı topçularımız. Maç sonrası rejenerasyon idmanlarının da çok önemli olduğunu ekliyor hekimlerimiz.
Fenerbahçe bu sezon tam dokuz oyuncusunu darbeye bağlı olmayan kas sakatlığına kurban verdi. Beşiktaş’ta da bir eksik, bir fazla durum aynı. Galatasaray’da ise şu anda bu sayı üçe kadar düştü. Fatih Hoca, Scott Piri’yi boşa getirmemiş anlaşılan. Arda, Barış ve Sacha dışında sakat yok ve bu konuda kafası en rahat Galatasaray.
Salonda kuvvet ve dayanıklılık kazanmaya yönelik idman yaptırmayan Vitor Perreira’nın ilk geldiği dönemde de bu türden çok sakatlık olduğunu hatırlayanlar için bu durum pek sürpriz değil aslında. Fakat Sergen Hoca ve Beşiktaş’taki sakatlıkları nasıl izah edeceğiz?
Spor günümüzde eni-konu bilimsel bir uğraş haline geldi. Adamlar taç atmak, taçtan gol atmak için özel antrenör (Klopp, Thomas Gronnemark’ı boşa mı Liverpool’a getirtti?) eşliğinde senaryo çalışması yaparlarken bizim daha bilimsel çalışmamız gerekmez mi?
Haftalar ilerledikçe umalım ve dileyelim ki bu sakat oyuncular bir an önce iyileşsin ve artık başka sakatlık olmasın da Ülkemize çok lazım olan puanları Avrupa’dan devşirebilelim.