Rusya Federasyonu nüfus kaybederken, "yakın çevrede" 20 milyondan fazla Rus'un yaşıyor olması, Putin'in "SSCB'nin çöküşünü 20. Yüzyılın en büyük felaketi" olarak nitelemesinin arkasındaki en önemli nedendi.
Rusya Federasyonu nüfus kaybederken, "yakın çevrede" 20 milyondan fazla Rus'un yaşıyor olması, Putin'in "SSCB'nin çöküşünü 20. Yüzyılın en büyük felaketi" olarak nitelemesinin arkasındaki en önemli nedendi. Putin daha sonra "Sovyetler Birliği'nin çöküşünü bir felaket olarak görmeyenlerin kalbi yoktur, yeniden kurmak isteyenlerin ise beyni" diyecekti. Putin’in ana fikrini bu ifade de aramak mümkündür. Bu fikrin iyi analiz edilmemiş olması günümüz gelişmelerinin ana nedenlerinden birini oluşturduğu söylenebilir.
BBC'nin savaş muhabiri Quentin Sommerville’ nin, Harkov'daki enkazın üzerinden yürürken Rus bombardımanı hakkında söylediği "Eğer bu taktikler size yabancıysa, o halde dikkat etmemişsinizdir." ifadesi ile batının ve elbette NATO’nun demokratik hükümetlerine Putin rejiminin özelliğine ne kadar dikkat ettiniz? sorusunu yöneltmektedir. Ve ar kasından Rusya’yı bugüne getiren kanıtları sunmaktadır.
RUS DOĞAL GAZINA BAĞIMLI
Ayrılan bölgeleri desteklediği iddiasıyla Gürcistan'a asker göndermesinin üzerinden 20 yıl geçti. Daha sonra, sürgündeki Rusları öldürmek için sinir gazıyla donanmış ajanları İngiltere'ye gönderdi. 2014'te Doğu Ukrayna'yı işgal, Kırım'ı da ilhak etti. Bütün bunlara rağmen, Almanya ve birçok Avrupa Birliği (AB) ülkesi Rus doğal gazına bağımlılığa kilitlendi. Kırım'ın ilhakından bir yıl sonra, tedariki artırmak için Kuzey Akım 2 adlı yeni boru hattının inşasını onayladılar. John Major'ın 1990'da başbakan olması sonrası Londra, Rus parası için güvenli bir liman olmuştur. Rus oligarkları Londra'ya milyarlarca dolar para yatırarak, paralarını aklamışlar, başkentin en prestijli konutlarını satın almışlar, politikacılarla özel ilişkiler kurmuşlar ve kampanya fonlarına bağışta bulunmuşlar, ancak, kısa zaman diliminde elde ettikleri muazzam servetlerinin kaynağına yönelik fazla soru sorulmamıştır.
Rusya, NATO’nun sınır komşusu olmasını kabul etmedi ve ileri sürdüğü, hiçbiri karşılık görmeyen, açıkçası görmeyeceğini bildiği güvenlik garantileri karşılanmadığı için savaşı başlattı. NATO doğuya doğru genişlerken şimdi Rusya NATO sınırlarına doğru genişliyor.
ATEŞE ATTILAR
Batı aslında kendi ayağına kurşun sıkmış gibi. Arada tampon olarak Ukrayna varken, Ukrayna’yı ateşe atarak adeta yaktılar. Bir ülke dünyanın gözleri önünde eriyor ve dünya seyrediyor. Maçlar, konserler, gösteriler ile Rusya’yı durdurmayı, Ukrayna’ya ise arkanızda biz varız diyerek Rusya’ya karşı dirençlerini kaybetmemelerini sağlamaya çalışıyorlar. Gölge ile savaşıyorlar. Ancak, sahada yoklar. Meclislerinde Zelenski’yi konuşturarak ve ayakta alkışlatarak Ukrayna’yı adım adım tarih sahnesinden sildirmeye çalışıyorlar.
Batılı devletler tarafından gönderilen her silah, mühimmat vb.’nin Ukrayna’nın direnme gücünü arttırdığı kuşkusuzdur. Rusya’ya verdirilen zayiatta etkileri olduğu kesindir. Ancak, bu tür desteği iki ucu keskin bıçak olarak düşünmek gerekir. Rusya’nın, direniş arttıkça, kayıpları fazlalaştıkça, kullandığı silahlarda, isabet yüzdesi ve tahrip gücü yüksek olanları tercih etmesine neden olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bu ise Ukrayna’nın özellikle sivil kayıplarının artmasına, önemli altyapı tesislerinin ciddi şekilde zarar görmesine yol açmaktadır. Batının tüm desteğine rağmen bir Avrupa devleti olan Ukrayna adım adım Başarısız Devlet kategorisine girmektedir. Tarihte bir ilk gerçekleşmek üzeredir. Bugüne kadar bu tür devletlerin Ortadoğu veya Afrika’dan çıkmasına alışmış olan Avrupa, Avrupalı bir devletin bu kategoriye girmek üzere oluşunu umarsamazlık içinde sadece izlemektedir. Savaşın bu şekilde gelişimi halinde, Ukrayna’yı başka devletlerin de takip edebileceği, safha safha kontrol alanını geliştirecek Rusya’nın her hamlesinin NATO’nun parçalanmasına kadar gidebileceği, bu durumda eski peykleri olan devletlerin tekrar Rusya’ya yakınlaşabileceği göz ardı edilmemelidir.
ADIM ADIM
Putin adı konulmamış olsa da, doktrini adım adım uyguluyor. NATO ise kuruluşundan beri oluşturduğu 7 konsept ile üyelerini bir arada tutabilmek için çaba göstermiş olsa da hiçbir zaman aradığını bulamamıştır. NATO-2030 vizyonu kapsamında 8’inci konseptin hazırlığı içinde iken savaşın başlaması ile bu konseptinde değişeceği belli gibidir. Son liderler zirvesinde yeni kuvvet oluşturması için alınan karar bu değişikliğin göstergesidir. 30 üyeden oluşan NATO’nun sık yaptığı bu değişiklikler üyeler üzerinde güvensizlik oluşturduğu kesindir. Rusya, NATO’nun ne iş yaptığını çok iyi öğrenmişe, kararsızlık ve oluşan güvensizlik sarmalını iyi değerlendirmişe benziyor.
Bütün bunlarla birlikte Putin tarafında da hatalı analizlerin yapıldığı görülmektedir. Batı'nın kronik bir gerileme içinde olduğuna, iç bölünme ve ideolojik kin nedeniyle zayıfladığına, eski Sovyet Cumhuriyetlerinde - Gürcistan (2003), Ukrayna (2004-5) ve Kırgızistan (2005) - bir dizi demokratik ayaklanmanın muhtemelen halk iradesinin otantik ifadeleri olabileceğine inanmayı reddetmesi, askeri gücünü abartılı olarak değerlendirmiş olmasının hatalar zincirinin halkalarını oluşturmakta olduğu giderek kesinlik kazanmaktadır.
Rusya Dış ve Savunma Politikası Konseyi Onursal Başkanı Sergey Karaganov yayınladığı makale de “Ukrayna’da yaşanan gelişmelerin NATO’ya karşı bir başlangıç” olduğunu belirtmekte, Putin’in Ukrayna stratejisini “yapıcı yıkım” olarak kabul etmektedir.
Putin’in nükleer silah kullanma tehdidi asla boş tehdit olarak algılanmamalıdır. Soğuk savaşın sona ermesi ile birlikte nükleer silah kullanma tehdidi baskısını üzerinde atabilen dünya ve özellikle batı Putin’in sözleri ile korkuya tekrar geri dönmüştür. Nükleer silah kullanmanın tam bir yıkım olacağı ancak asla yapıcı olmayacağı kesindir. Hiroşima ve Nagazaki örnekleri bunu bize dikte ettirmektedir.