AB, Ukrayna'yı katılım müzakerelerine savaş başlangıcı öncesi davet etmemiş, oyalamış, güvenlik endişesi ile Rusya'ya karşı bir AB ülkesi olarak savaşa girmesine engel olmuştur.
Avrupa Birliği (AB) bir yandan Azerbaycan-Ermenistan arasında barışın tesisi için arabuluculuk yapmaya devam ederken, diğer taraftan Gürcistan’a adaylık statüsü vermiş, Ukrayna ve Moldova ile katılım müzakerelerini başlatma kararı almıştır. AB’nin bu hamlelerini sadece iyi niyetli bir girişim olarak görmek son derece yanlış olabilecektir. Özellikle adaylık ile ilgili girişimlerin bu girişime paralel yürütülecek kabul edilmeseler de NATO üyelik girişimlerini örtme amaçlı olduğu ve ABD’nin “Genişletilmiş Karadeniz” hedefinin tesisine yönelik saklanmayacak kadar açık bir hamle olduğu değerlendirilmektedir. Bu girişim Rusya’yı açıktan çevreleme hamlesinin son versiyonudur.
AB, Ukrayna’yı katılım müzakerelerine savaş başlangıcı öncesi davet etmemiş, oyalamış, güvenlik endişesi ile Rusya’ya karşı bir AB ülkesi olarak savaşa girmesine engel olmuştur. Tam tersine Minsk anlaşmaları ile Rusya’yı oyalayarak bu savaşın gerçekleşmesi için azami gayreti göstermişlerdir. Aynı durum NATO daha doğrusu ABD içinde söz konusudur.
KAĞIT ÜZERİNDE
Rusya karşısında giderek güç duruma düşmesi üzerine AB üyeliği için katılım müzakerelerini başlatma kararının Ukrayna’yı son bir kez daha motive etmekten başka bir amacı olmadığı açıktır. Nüfusunun yarısı ülkeyi terk etmiş, savaşa gitmemek için 1 milyona yakın insanı ülkeyi terk etmiş, alt yapısı, enerji tesisleri büyük zarar görmüş, nitelikli insan gücünü önemli ölçüde kaybetmiş Ukrayna’nın, katılım müzakerelerini kağıt üzerinde yürüteceği aşikardır. AB’nin mali kaynak sıkıntısı yaşadığı bir süreçte Ukrayna’nın yeniden yapılanması nasıl sağlanabilecek, AB üyelerinin her biri bu konuda rıza gösterecekler midir? Hayır olma ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Öyleyse bu girişim Sadece Ukrayna vatandaşlarını ve ordusunu motive etmenin ötesinde batının her dediğini yapan Zelensky’in özellikle ordu karşısında yaşadığı zor durum karşısında kendisine destek dışında bir anlam ifade etmeyeceği öngörülebilir
Ayrıca, savaş sırası veya sonrası Rusya’yı AB topraklarını işgal eden bir güç olarak göstererek Rusya’nın karşısına olası ateşkes veya barış görüşmelerine AB olarak çıkma hamlesi olarak da görmek mümkündür.
RUSYA’YI ÇEVRELEME HAMLESİ
Tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Transdinyester gibi önemli bir sorunu bulunan, Rus askeri güçlerinin bulunduğu Moldova ile de katılım müzakerelerini başlatma kararının da Rusya’yı Moldova’ya girme konusunda davet çabası olarak görmek mümkündür. Amaç, Ukrayna ile aynı gibidir. Bu toprakları AB toprağı olarak kabul ederek Rusya’nın muhtemel girişimini sınırlamak ve elbette Rusya’yı çevreleme hamlesi olarak görülebilir.
Gürcistan’a adaylık statüsü verilmesi ise tam anlamı ile Rusya’nın dikkatinin Ukrayna’dan dağılmasını sağlamak, bu bölgelere yapacağı olası müdahaleler ile güç dağılımına yol açmak olarak öngörülebilir. Gürcistan’ın tek başına AB’ye üye almak stratejik açından bir önem taşımayacağı için Ermenistan ve Azerbaycan’a da barışa doğru kat edecekleri mesafeye bağlı olarak adaylık statüsü verilmesi beklenebilir. Bu hamle ile Güney Kafkasya AB toprakları olacak, AB’nin Orta Asya ve enerji kaynaklarına erişim güvenliği sağlanabilecektir. AB’nin güvenlik yapılanması olmadığına göre güç desteğini NATO’nun görev alanı genişletilerek NATO veya ABD tarafından sağlanabileceği değerlendirilebilir.
Bu hamleler için öncelikle Rusya’nın Ermenistan’daki tüm güçlerini geri çekmesi gerekir. Rusya’nın bu hamlelere sesiz kalması beklenemez. Çin de sessiz kalamaz. AB ve dolayısı ile ABD’nin batıya doğru giden önemli bir ticaret yolunu kapatması ve bu güçlerin kendisine doğru biraz daha yaklaşması anlamını taşır ki Çin’in yalnız veya Rusya ile birlikte tepkide bulunması mümkün olarak görülebilir.
AMAÇ ÇİN’İ DURDURMAK MI?
Hindistan’ın son zamanlarda Ermenistan ile artan ilişkilerini de bu kapsamda öngörmek mümkün olabilir. Muhtemelen ABD tarafından Modi’ye verilen bir görev kapsamında Hindistan’ın hareket ettiği söylenebilir. Hindistan açısından amaç Çin ‘i durdurmak ise görev alacağı kesin gibidir. G-20 zirvesi sırasında ABD tarafından önerilen Çin’in tek yol tek kuşak girişimine karşı olduğu açık olan Ortadoğu’dan geçen ve Avrupa’ya uzanacak olan Ekonomik Koridoru kabul etmesinde de aynı gerekçelerin yattığı söylenebilir.
Türkiye gibi yıllardır bekletilen bir ülke dururken bu üç ülke için alınan kararların Türkiye açısından etkilerinin ayrıca incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’ın AB ülkesi olması halinde doğumuzda AB ile komşu olma durumu söz konusu olabilecektir. Rusya derken Türkiye çevrelenmiş olacaktır. Orta Asya ile bağlantı tamamen kesilebilecektir.