Mavera Vakfı'nın "Küresel Barış ve Adalet" konulu deneme yarışmasının jüri üyeleri arasında yer aldım.
Değerlendirme sürecinde kıymetli birçok isimle birlikte yazar kimliğimle değerlendirmede bulunmamızı istediler. Yarışma neticelendi ve kazananlar ilan edildi. Katılan tüm genç kardeşlerimi tebrik etmek isterim. Kendi açımdan öğretici süreç olduğu için notlarımı aktarmak isterim.
Öncelikle yarışmanın ödülleri arasında dizüstü bilgisayar ve Bosna-Hersek gezisi yer alıyor. Yarışmanın duyuru afişinde de Aliya’nın resmi vardı. Yani “Bosna romantizmi” yaftasını yemeye müsait bir görüntü ama hiçbir tuzağa düşmeden süreç nasıl ilerledi ona bir bakalım. Önce iki yıl önce kaybettiğimiz Akif Emre’nin 2008 yılındaki “Aliya nasıl anılmamalı” yazısından bir alıntı: “Bir faninin her yıl anılması, varsa eğer, bıraktığı mirasın hatırlanmasına, muhasebe yapılmasına vesile oluyorsa anlamı olabilir.” Deneme yarışmasının sonuçlarının açıklanma tarihi ölüm yıldönümlerine denk düşmedi ama hem Aliya’yı hem de Akif Emre’yi anmaya vesile oldu.
Küresel Barış ve Adalet açıkçası tuzağa çok kolay düşülebilecek bir konu. Ezberlerin kolayca oluştuğu ve farklı düşüncelerin serpilmesi için cesaret ve birikimin gerektiği bir başlık. Üniversite öğrencilerinden oluşan yarışmacılar duygusal olarak görmek istedikleri topraklara gitmek isterken bir yandan da bunu soğukkanlılıkla yapacaklar. Zor iş. Ama iyi ifade edilmiş yarışma kurallarıyla sınırlar net bir şekilde çizilmiş. Her jüri üyesi kendine verilen değerlendirme süresi içinde notlarını verdi.
Bu süreç bana gençleri yüzlerini görmeden yazılarıyla tanıma imkanı tanıdı. Bulundukları illeri, tam olarak yaşlarını ve cinsiyetlerini bilmeden sadece yazılarıyla gençleri dinleme imkanı eşsiz bir deneyim sundu.
Çoğu özen gösterilmiş formattaki denemeleri okudukça üniversitede okuduğum zamanlara gittim ve kendi düşüncelerimle kıyaslama imkanı buldum. Genç kardeşlerimden bazıları düşünce yolculuğuna benden çok daha önce başlamışlar ve mesafe kat etmişler. Bunu yazılarının içine sinen bilgi ve duygularla görmek mümkün. İçlerinden bazıları kolay kabul görebilecek ortalama düşüncelerle kendilerini ifadeyi seçseler de zorlu yolları seçenlerin sayısı az değil.
Değerlendirmeleri yaparken düşünce hayatımız için romantizmin ne kadar gerekli olduğunu bir defa daha anladım ve bir o kadar da uzaklaşılması gereken bir hususiyet olduğunu. Romantizm bir konuya odaklanmamız için gerekli zemini sağlıyor. Haksızlıklara karşı itirazımız olmazsa “Küresel Barış ve Adalet” konusunda kalem oynatmamız ne denli mümkün olur? Bosna-Hersek seyahati ödülü “romantik” yanımız olmasa tek başına ne gibi bir anlam ifade edebilir? Diğer yandan amaçlarımıza ulaşmak için araç olan romantizmin bizi arabesk bir zeminde oyalama tehlikesi var. Romantizm koridorundan geçip, idealizm salonunda realizmle buluşmamız gerekiyor. Kabul ediyorum, zor ama gençlerde bu kumaş var. Belki hepsi değil ama sayıları hiç azımsanmayacak bir kısmı çıkmaz sokakları da dünya gerçekliğini de elimizde bulunan imkanların sınırlarını da gayet iyi kavramış durumdalar. Komplekslerden azade özgüveni yüksek bir düşünce berraklığını görmek Türkiye’nin ve İslam dünyasının geleceği için umuda sevk etti.
Jüri olarak bana da onlara hem Bosna-Hersek hem de düşünce yolundaki yolculukları için başarılar dilemek düşüyor. Onlarla yolculuk çok güzeldi. Maveraya yani görülen evrenin ötesine yolculukları hayırlara vesile olsun. Mavera Vakfı’na da yüzeysel olanın talep gördüğü bir ortamda dip dalgası oluşturan bu yarışmayı düzenlediği için ayrıca teşekkürler.