"Kremlin, Ukrayna'da Zelenski iktidarını istemiyor. İstediği de NATO'ya üyelik konusunun dahi açılmayacağı, kendi çevre güvenliğini sağlayacağı Rus yanlısı bir iktidar."
Uzunca bir süredir ABD ve Batı medyasının kışkırtmasıyla Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilim yerini askeri harekâta bırakmış durumda.
Bölgenin barış ve huzurunu ciddi hasara uğratacak bu gelişmelerin soğukkanlı bir şekilde değerlendirilmesini mevzuyu anlamamız açısından önemli buluyorum.
Günlerdir ABD cephesinden Jen Psaki’den tutun da Jack Sullivan’a kadar her aktör “Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin an meselesi olduğuna” dair açıklamalarıyla olayın tansiyonunu bilerek yükseltirken, dün sabah Rus birliklerinin saldırmasıyla sosyal medyaya Ukrayna’dan hepimizin içini acıtan fotoğraflar bu yazıyı yazdığım sıralarda da düşmeye devam ediyordu.
Amerikan cephesine baktığımızda Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan gerilimi kaşımasının arka planında kendi iç dinamik hesapları olduğunu da söylemek mümkün. Zira Biden’a karşı destek ABD halkı tarafından iyice zayıflamış gözüküyor. Bu savaş iklimiyle de Biden seçmenini bir arada tutmaya çalışırken kasım ayında gerçekleşecek kongre öncesi elini güçlendirmek istiyor. Trump’ın perde arkasında gerçekleştirdiği mitinglerle desteğinin artırtması Biden hükümetini de zora sokmuş durumda. Çatışma iklimiyle bunu püskürtmek istediği de kesin.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden tarihçi dostum Dr. Barış Ertem’in aktardıklarına göre NATO eski soğuk savaş formalitesine dönme amacı güdüyor. Dolayısıyla ABD, Rusya’yı önce Gürcistan meselesinde kışkırtmıştı, şimdi de Ukrayna üzerinden kışkırtmak istiyor. Anlayacağınız, Rusya Ukrayna meselesine kendi “güvenliği” olarak bakarken NATO’da “aparat devlet” olarak bakıyor.
Özetle ve açık söylemek gerekirse Kremlin, Ukrayna’da Zelenski iktidarını istemiyor. İstediği de NATO’ya üyelik konusunun dahi açılmayacağı, kendi çevre güvenliğini sağlayacağı Rus yanlısı bir iktidar. Ki Putin, 2013-2014 yılına baktığımızda da Ukrayna’da yaşanan ve Rus yanlısı lideri iktidarından eden Yevromaydan kalkışmasının arkasında ABD’nin gizli eli olduğunu uzun süredir iddia etmekle kalmıyor, Çin’le birlikte tek kutuplu dünya düzeninin ABD’ye aşırı güç ve hareket alanı sağladığına inanıyor.
Barış’ın aktardığı önemli bilgilerden bir tanesi de Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından yapılan anlaşma. Geçtiğimiz Cuma günü Alman Der Spiegel dergisi bir belge yayınladı. İki Almanya’nın birleşme sürecini konu alan belgeye göre, Batılı ülke temsilcilerinin NATO’nun Almanya’nın doğusuna genişlemeyeceğini Sovyetler Birliği’ne kesin bir dille ifade ettiklerinin altı çiziliyor. Sovyetlerin dağılmasına istihbaratçı olarak tanık olan Putin ise bu sözün tutulmadığını ve NATO’nun doğuya doğru genişlediğini ifade ederek kendisinin kıstırılmaya çalışıldığını söylüyor.
Ortaya çıkan bu savaş ikliminin küresel piyasalardan enerji fiyatlarına ve uluslararası yaptırımlara kadar geniş çapta ekonomik sarsıntılara gebe olacağı ve dünya üzerindeki birçok insanı etkileyeceği açık. Dünyanın tahıl ambarı kabul edilen Ukrayna’nın maruz kaldığı bu durum ister istemez herkesi etkileyecek. Bu noktada Türkiye’nin temkinli hareket ederek diplomasiyi çözüm önerisi olarak dile getirmesini ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmasını da önemli buluyorum.