Yakın çevremde kiminle irtibata geçsem konu ekonomiye geldiğinde pratiğe döktüğü tüketim çılgınlığından bahsediyor.

Mahfi Eğilmez son yazısında, “ekonominin normal koşullara dönmesi konut ve otomobil alımının yatırım algısından çıkması ve tasarrufların artması için ilk ve tek koşul faizin enflasyon düzeyine çıkarılmasıdır.” önerisinde bulunuyor.

Yakın çevremde kiminle irtibata geçsem konu ekonomiye geldiğinde pratiğe döktüğü tüketim çılgınlığından bahsediyor. Çoğu insan alacağı bir ürünün “yarın daha da pahalanacağını” düşündüğünden ihtiyacı olsun olmasın bugünden alışverişini yapıyor. Ekonomist değilim ama bu da arz-talep dengesini enflasyonist bir ortamda derinden etkiliyor.

Türkiye’de enflasyonun artmasıyla birçok kalemde fiyat artışı gerçekleşti ama tüm masalarda tek gündemin ekonomi olmasının sebebi gıda enflasyonuyla barınma koşullarının günden güne daha çok artması. Bu kalemlerde fiyat artışı durma eğilimi gösterdiğinde bilhassa sabit maaşla çalışan insanlar derin bir oh çekecek.

Akaryakıta gelen zamlarla beraber KDV tutarlarında yaşanan artış temel ihtiyaçların daha da artmasına oradan da bir zincir halinde enflasyonun artış trendine girmesine yol açacağı neredeyse kesin. Bu durum nasıl engellenir bilmiyorum ama Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in dün açıkladığı kamuda mali disiplini öngören genelge rasyonel politikaların tutarlı bir düzlemde ilerlediğini gösteriyor.

Hatırlayacaksınız 2018 yılında dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından da makam araçlarının tasarrufuyla ilgili bir genelge ortaya konmuştu. O zamandan bugüne bir ilerleme kaydedildi mi elimde bir veri yok ama enflasyon canavarıyla mücadele ettiğimiz bu dönemde tavizsiz bir şekilde bu disiplini sağlamamız şart gözüküyor.

Benim zaman zaman üzerine basarak vurguladığım konulardan biri de vergi sisteminin değişmesi. Eşitlik demenin adalet olmadığını mevcut vergi sisteminde görüyoruz. Gelirin adaletli bir şekilde çalışma barışını bozmadan vatandaşlara dağıtılacak olması bir kenarda dursun, herkesin gelirine göre vergisini vermesi adaletli bir sistemin önünü açar.

Kısaca söylemek istediğim çok kazanandan çok, az kazanandan az verginin alınması. Bir vatandaşın yıllarca çalışarak aldığı otomobili bir ayda alabilecek olanların aynı vergi diliminde değerlendirilmemesi içinde olduğumuz zor günleri birlikte aşacağımızın mesajını da kamuoyuna güçlü bir şekilde verebilir.

Arzu edilen bu süreç için toplumun motivasyonunu artıcı seferberlik politikalarının daha kolay hayata geçmesi için birçok adımın ivedilikle atılacağına inanıyorum.

Xavier Dolan neden hayata küstü?

Kanadalı yönetmen Dolan’ın filmlerini çok sever, neredeyse çoğunu ezbere bilirim.

“Annemi Öldürdüm, Laurence Anyways, Tom Çiftlikte” filmleri özellikle harikadır. Her filminde mutlaka sizi düşünmeye iter ve en ağır sahneleri bile soluksuz izlersiniz.

Geçtiğimiz hafta kendisi bir açıklama yaparak “sanatın işe yaramadığını ve kendisini sinemaya adamasının zaman kaybı” olduğunu belirterek yönetmenliğe nokta koyduğunu açıkladı.

Trip atar bir şekilde veda etmesini ilginç buldum ama öte taraftan bu vedanın sahneleri bırakıp geri dönen Teoman gibi olacağını da düşünmüyor değilim.

Elbette sinema sektörü dünyada son yıllarda ekonomik gerekçelerle daha fazla kalitesiz yapımın ortaya çıkmasına sebebiyet verdi. Sinema endüstriyelleştikçe kalitesinden yitirdi. Dolan’ın tepkisini anlıyorum ama bu kadar kolay “pes etmesini” anlamayı bir bakıma reddediyorum.

Umarım filmleriyle geriye döner.

Ali Koç bu sefer başaracak mı?

Fenerbahçe bu yıl transfer sezonunu yıldız isimlerle açmayı sürdürüyor. Edin Dzeko’dan sonra Dusan Tadic’in transferleri özlediğimiz Fenerbahçe’yi bu yıl izleyeceğimizin sinyallerini veriyor.

Futbolun iyi oyuncularla oynanacağını, rotasyon oyuncularıyla ancak bir yere kadar başarı sağlanabileceğini Ali Koç 6. yılına girerken öğrenmişe benziyor. Her ne kadar Koç’u son 5 sezonu için eleştirsem de Fenerbahçe’nin gerçek kimliğine dönüştürücü bu hamlelerini de ayakta alkışlıyorum.

Çünkü Fenerbahçe budur. Gösteriştir. Kalitedir. Bu yıldız isimlerle sezon sonu gelecek olan şampiyonlukla Fenerbahçe eskiden olduğu gibi flaş zamanlarına geri dönecektir.

Daha bir ay öncesinde istifaya davet edilen Ali Koç’un bugün taraftarlar tarafından hızlı bir şekilde tekrar takdir edilecek duruma gelmesini de kendisinin iyi yorumlaması gerektiğini düşünüyorum.

Herkesin kendisinden beklentisi buydu, bu beklentiyi bugün gerçekleştiriyor oluşu da kendisinin deyimiyle Fenerbahçeli Ali’nin alkışlanmasını sağlıyor.

Yolun sonu şampiyonluk olsun.

Düzeltme

Geçen yazımda Bülent Ecevit “ortanın solu” diye bir kavram uydurmuştu da öyle iktidara gelmişti demiştim. tv100.com yazarı Fuat Uğur aradı ve o kavramın ilk kez Ecevit tarafından değil, İsmet İnönü tarafından kullanıldığını söyledi. Düzeltmiş olalım.

Barınma krizinin çözümü devletin konut yapmasında saklı

Barınma hakkı anayasamızda belirtilmiş olan bir hak. Son zamanlarda Türkiye’de yaşayan her vatandaş artan kira fiyatlarından da rahatsızlığını dile getiriyor.

Yüzde 25 kira artış sınırının bir sene daha uzatılacak olması elbette sorunu azaltacaktır ama konut fiyatları arttığı sürece insanlar ev sahibiyle problem yaşamaması için onların iki dudağının arasına bakmaya devam edecekler.

Orta ve uzun vadede mutlaka düşür gelirliler için arzı arttırıcı konut yatırımlarının bu dönemde de devreye sürekli sokulması gerekiyor.

Bunu artık muhalifler bile dillendirirken geçtiğimiz yıllarda devletin TOKİ projelerine “her yeri beton yaptılar” diyenler de kendileriydi.

Ne kadar önemli bir proje olduğunu şimdi anlamışlar mıdır dersiniz?

[email protected]