Kadınların, erkeklerin bile kendilerinde olduğunu fark etmediği özel bir kokuyu duyduklarını bilir misiniz?
"Erkeği bir dişi anladı, o da yanlış anladı" diye bir cümle vardır.
Boş ver Fufi, sen erkekleri bırak, kadınlara bak diyorum.
Bak bacılarım diyorum.
Erkekler ve kadınlar farklı olduğu için birbirlerini beğenirler.
Kadınların, erkeklerin bile kendilerinde olduğunu fark etmediği özel bir kokuyu duyduklarını bilir misiniz?
Bu kokuyla bağlanırız onlara.
Buraya kadar tamam da tuhaf olan başka bir şey vardır. Biz kadınlar, erkeklerden bizim gibi düşünmelerini isteriz.
Biz kadınlar, erkekler hakkında, devamlı ahkam keser dururuz.
Kadınlar, erkeklerden daha duyarlıyız deriz.
Kokulara, seslere, dokunmaya daha açığız deriz.
Gözlerimizi daha ayrıntı ile doldururuz, bunun için anları daha çok yakalamakta ustayız, deriz.
İnsanlarla ilişkide, daha dikkatliyiz, daha ehiliz, deriz.
Daha yumuşak kalpli, daha merhametliyiz deriz.
Evimizin dişi kuşuyuz, anayız deriz.
Deriz de deriz.
Bir kadınla karşılaşıyorum, tanışıyoruz sohbet ediyoruz.
39 yaşlarında, çalışıyor.
Çok halktan, çok sıradan, çok mütevazı, bir kadın.
Ne kadar iyi ne kadar şeker ne kadar olduğu gibi, samimi bir kadın diyorum.
Candan biri.
Kendi iş yerleri de var.
Kız kardeşi ile beraber çalışıyorlar.
Kız kardeşi, 3/4 yaş küçük.
Arkadaşlık ilerliyor, kahve içiyoruz.
Bizim para ile hiç işimiz olmaz, o kadar az para ile geçiniyoruz ki, ihtiyaçlarımız o kadar minimum ki diyor.
Nasıl mutlu insanlarız anlatamam diyor.
Ama iş yeriniz var, akşama kadar para kazanmak için koşuşturuyorsunuz diyorum.. Yok, biz çalışmayı seviyoruz para olmasa da olur diyor.
İnanıyorum ona, inatlaşmak da istemiyorum, daha yeni tanışmışım, böyle düşünüyorsa, yaptığı işten hayattan bunu anlıyorsa ne ala, ne güzel diyorum.
Sanki onun dünyasını anlamak, onun dünyasına yakın olmak için kalbimin bir isteği var.
Bak, hiç para pul umurunda değil, anla onu diyorum.
Aradan biraz zaman geçiyor, buluşuyoruz.
Kız kardeşime, birini tanıştırdım diyor.
Ne güzel, iyi bir adam mı, aman merhametli olsun çok önemli diyorum.
Dediklerim umurunda değil.
Müteahhit, inşaatçı diyor.
Kız kardeşim ile evleneceksen, önceden söylüyorum, bilmem ne rezidansında bir ev, (İstanbul'un en pahalı rezidansı) iyi bir araba alacaksın dedim, diyor.
Kafamdan aşçı kaynar su iniyor.
Aaaa, çok şaşırdım, bir hayat arkadaşlığı, bir yastıkta kocamak üzere evlenecekler, ne münasebetle pazarlık ederek başlıyorsunuz dedim.
Benim kız kardeşimin hayatını garanti etmem lazım diyor.
Senin kız kardeşinin hayatını, neden bir erkek daha başlamadan garanti etsin ki diyorum.
Üstelik iş yeriniz var, para kazanan kadınlarsınız diyorum.
Adam ölürse ne olacak, diyor.
Belki kız kardeşin ölür, nereden biliyorsun ki kim önce ölecek, Allah bilir, diyorum.
Ya iflas ederse, kız kardeşim kendini garanti altına almalı diyor.
İflas ederse mi? Evlilik iyi günde kötü günde değil mi, ne yapacak kocasından ayrılıp, kendi malını mülkünü kurtarıp, adamı bırakacak mı?
Böyle evliliğe başlanır mı?
Bir adamın koynunda, böylesine berbat hesaplarla, bir ömür uyunur mu diyorum.
Adamlar enayi mi?
Ne tuhaf, çok şaşırttın beni diyorum.
Kız kardeşin bulunmaz Bursa kumaşı mı, bu ne özgüven diyeceğim, diyemiyorum.
Benim için yanlış olan her şey, bu kadın için doğru.
Bu anlayışa, bu hayal kırıklığı ile, bu para ile ilişkisi hiç olmayan bu kadına bakakalıyorum.
Öfkeleniyorum.
Dönüşte, arabada düşünüyorum, bu kadına ve anlayışına öfkelenmek, Himalayaların varlığına öfkelenmek gibi bir şey.
Pervasız kadınlar.
Kadın tanımını değiştiren kadınlar.
Para ilişkiniz batsın.
Funda'ya takılanlar...
... Cuma günü, bütün sabah programlarına, hoca çıkarıyorlar...
Hangi kanal önemli değil, Fatih Çıtlak hoca konuşuyor...
İzleyici soruyor, stüdyodaki kadınlar soruyor, hoca cevap veriyor.
Cevaplara bakıyorum ağırlığı kalmamış.
Eyvah diyorum, televizyonun büyüsüne kapılmış.
Tuhaf cevaplar.
Hikaye anlatıyor, 60 yaşındasınız, bir ayağın çukurda, daha hayattan ne istiyorsun demez mi?
Din ilmi almış, herkesin hocam dediği adam, Cuma sohbeti yapan, tüm Ramazan boyunca dini program anlatan, bir hoca, bir insana senin ayağın çukurda der mi?
Demez ve dememeli.
Derse ne olur?
Günah olur hocam..
Günahı en iyi siz bilmelisiniz..
... Sevgili Hakan Hatipoğlu.
Bebeği oldu, o kadar kocaman tebrik ederim ki, Allah analı babalı büyütsün.
Bebeği Lila'ya Instagram sayfası açmış.
Sosyal medya malum demediğini, bırakmamış.
Birine ne olursa olsun, demediğini bırakamama halini kabul edemem.
Cengiz Semercioğlu yazmış, yeni doğan bebeğe, Instagram sayfası açılır mı, mutlaka reklam almayı, para kazanmayı planlıyorsunuz diyor.
Hakan, televizyon programına bağlanıyor, çok kızıyor, sevgi için açtım, sevgiden anlayanlar sevgi diye anlar, paracı olanlar, para için diye anlar diyor.
Arşiv için Instagram hesabı açtım diyor.
Eh bugün, Onur Baştürk de yazmış.
Yappa Hakan’cım.
Boş ver, çık ve evet reklam gelirse niye almayalım, bunun neresi kötü, neyin hesabını soruyorsunuz de..
Ve bitir şu işi.