Geçmişten günümüze Barbie'nin çocuklar ve gençler üzerindeki güzellik algısına olumsuz etkilerine dikkat çekilir.
Geçen gün bir alışveriş merkezinde beş genci pespembe elbise ve tişörtleriyle görünce dönüp bakmaktan kendimi alamadım. Bir süre sonra grup halinde fotoğraf çektiren gençleri pembeler içinde gülümserken gördüm. Jeton o anda düştü. Barbie filminin vizyona girdiği günmüş meğer.
Geçmişten günümüze Barbie'nin çocuklar ve gençler üzerindeki güzellik algısına olumsuz etkilerine dikkat çekilir. Doğrudur da. Kızım bu konudaki eleştirileri ilk defa duymuş olacak ki ergen tavrıyla ‘hiç de öyle değil’ deyip kesip attı. Hatta kızdı. Ne zaman bir şey popüler oluyor hemen üzerine gençler kötü etkilenebilir dikkat deniyor. Bu sinir bozucu dedi. Mesela ben de Barbie’yi güzel buluyorum. Ama ona benzemek istemiyorum diye de ekledi. Net. Ama acaba öyle mi? Yani her çocuk ve genç aynı değil kabul etmek gerekirse. Ve güzellik algısı geçmişten bugüne pek çok moda akımından etkilenip değişkenlik gösterdi. Ancak konu çocuk ve gençlerin ilgi sahasına girince başka tabii. Takip edebildiğim kadarıyla Barbie muhatap olduğu eleştirileri dikkate alarak yıllar içinde oyuncak sektöründe kendini değiştirdi. O mükemmel hatlara sahip güzel kızımız daha gerçekçi ölçülere büründü. Ve rollere tabii. Aşçısı, doktoru, öğretmeni vs. Kızım da bu bebeklerle vakit geçirdi. Üzerindeki etkisini düşünmedim değil. Fakat güzellik algısına etki eden sadece bu bebekler olsa iyi. Buna benzer pek çok etken sayabiliriz.
Gülümseyerek hatırladığım iki hatıram var. Biri bebeklerin hepsinin fazla makyajlı olduğunu düşünen kızımın onları cadıya dönüştürdüğü boyama çabası. Demek ki her çocuk bu kadar makyaja, süse dayanamayabiliyor. Biri de bir arkadaşımın bebeklerini hala sakladığını ve utanmasa hala onlarla oynayabileceğini söylemesi. Bence içimizdeki çocuk hiç büyümüyor.
Fakat eleştiri konusu güzellik algımız ve sosyal hayattaki rollerimizin bazı markalar tarafından şekillendirilmesi ise kız çocukları özelinde bu konuda yazılacak daha pek çok şey var. Kızıma elbise veya tişört seçerken bile pembeden uzak durmaya çalışan ben ise yıllar içinde nasıl bir değişim geçirdiysem Barbie filmine giden gençlerin kıyafetlerine bayıldım. Rağbet etmek deyimi eski kalıyorsa bazı şeylerin trend olmasıyla ilgili bir ilginin fazlaca da abartılmaması kanısındayım. Nihayet gelip geçici bulduğumdan üzerinde bu kadar durulmasına şaşırdığımı söylemeliyim. Eleştirileri okuyunca filmin kadınlara dayatılan rollere eleştiri getirdiğini söyleyen de var, sırf oyuncuları beğendiği için gidip filmi hiç beğenmediğini söyleyen de.
Tarihten bu yana kadın ya da erkek fark etmeksizin bizi şekillendiren pek çok etken toplumsal rollerimiz ve güzelliğe bakışımız üzerine de etki etmiştir. Kapitalist düzenin getirilerinden biri de bu. Kabul edersiniz ya da reddeder ona göre yaşarsınız seçim sizin. Direnmek zor.
Tüm bu eleştirilerin ötesinde bir süre daha hayatlarımız değilse bile ortalık pespembe olacak hiç değilse.