Necip Fazıl Ödülleri bu sene de düzenlenen görkemli törenle sahiplerine verildi.
Necip Fazıl Ödülleri bu sene de düzenlenen görkemli törenle sahiplerine verildi. Kültür dünyasında adından sıkça söz ettiren organizasyon, her yıl olduğu gibi yine eleştirilere muhatap oldu.
Başta Üstad’ın oğlu Mehmet Kısakürek’in davetiyeyi yırtıp sosyal medyadan paylaşması epey gündem oluşturdu. Bu tavrı Mehmet Bey’in geçimsizliğine, aşırı titizliğine verenler olduğu gibi hak verenler de az değildi. Diğer yandan en haklı eleştiri olarak da Abdurrahim Karakoç’un şiirinin, manşetten Necip Fazıl şiiri olarak paylaşılmasıydı. Bu konuda en sert yazıyı, Necip Fazıl ekolünün yakın takipçilerinden yazar Yahya Düzenli yazdı. Üslup çok sertti, fakat haykırışında haklıydı.
Necip Fazıl Ödülleri çok sağlam bir başlıkta ve devletimizin tam desteğiyle veriliyor. Ama her sene eleştiriye açık yanları mutlaka oluyor. Niye böyle oluyor, diye sorduğum bir duayen gazeteci, ödülün çok anlamlı olduğundan ama bunu bir gazetenin yapmasının yanlışlığından bahis açarak; gazete yetkililerinin daha çok Necip Fazıl ya da ödül alan edebiyatçılardan ziyade Cumhurbaşkanımıza odaklandıklarını, onun talimatıyla bu organizeyi yaptıkları için meselenin özünü ihmal ettiklerini vurguladı. Hatta ödül almaya gelen kişilerle yeterli derecede ilgilenilmediği, Cumhurbaşkanımız salondan ayrılınca salonun boşaldığı gibi ayrıntıları dile getirdi. Bu da ayrı bir bakış açısı tabii ki…
Ödülle ilgili en mânidar eleştiri ise Necip Fazıl’la ilgili verilen ödülün en azından yarısının mutlaka Necip Fazıl’la bağlantısı ya da ilgili çalışması olan kişilere verilmesi yönündeydi. Bu eleştiriye ben de katılıyorum. Bu hem Necip Fazıl üzerine yapılacak yeni çalışmaları teşvik eder hem de çalışma yapanları motive eder.
Gelecek yıllarda bu eleştiriler hakkıyla değerlendirilir, eksikler tamamlanırsa kusursuz bir organizasyon kültür âlemine hediye edilir.
Necip Fazıl Ödülleri bahsinde, duyurudan törenin yapıldığı zamana kadar en çok dikkatimi çeken şey, Star Kültür Sanat Editörü Bedir Acar’ın yılların verdiği ustalıkla kusursuz sayfalar hazırlamasıydı. Ödül alan kişilerle tek tek söyleşmesi, geceye has ek hazırlanması takdire şayan çalışmalardı. Star gazetesi yöneticileri, Bedir Acar’ın bu olağanüstü gayretini mutlaka görüyorlardır. Ama sadece görmekle kalmayıp gerekli teşekkürü yapmalılar. Gazetelerimizin sayfa editörlerinin sadece ajans haberine odaklandığı bir dönemde, yılmadan yorulmadan özel haber hazırlayarak okuyucunun karşısına çıkmak önemli bir mesele. Bu vesileyle hazırladığı sayfalardan dolayı Bedir Acar’ı ve ödüle layık görülen değerli edebiyatçılarımızı tekrar tebrik etmiş olalım.
Necip Fazıl Ödülleri, inşallah onlarca yıl devam eder; hem üstada karşı vefa borcumuz ödenir hem de onun fikrinin izinden giden sanatçılar yüreklendirilmiş olur.
SUYU ÇIKARILAN ÖDÜLLER
Türkiye’de çok kötü bir hastalık var. Bir kişi ya da bir kurum bütün birikimini ortaya koyarak ortaya bir çalışma çıkarır, hemen taklitleri cadde başını tutar, asılı boğmaya çalışır. Dönercisinden marketine kadar böyledir. Bir caddede dönerci mi açıldı, müşteri ilgi göstermeye mi başladı; bir bakmışınız ikinci haftaya kalmadan caddeyi yeni dönerciler sarmış. Kültür sanat camiasındaki ödüllerde de böyle alüftelik sözkonusu.
Kurumsallaşmasını tamamlamamış tematik bir alanda uzmanlaşmamış eğitimden ziraate politikadan hemşehri meselelerine her konuda faaliyetin içinde olan kurumlar bir bakıyorsunuz Kültür Sanat Ödülleri vermeye başlamış.
Peki, hangi dallarda hangi alanda vermesi gerektiğine dair nasıl bir kafa teri dökülüyor dersiniz?.. Uzun yıllardır ödül veren büyük bir kurumsal yapının ödül kategorilerinden yola çıkılıyor, karşılarına alelacele isimler yazılıyor ve ödül verme işlemi gerçekleştiriliyor.
Peki ne zaman açıklamaları gerektiğine dair özgün bir zaman arayışı sözkonusu mu? Hayır. Taklit edilen kurumun uzun yıllar boyu devam ettirdiği ödül açıklama tarihine çok yakın bir tarih seçiliyor. Bütün ödül sistemi aynen uygulanmış oluyor, ama olsun birkaç sitede ve birkaç gazetede haber olursa yeterli görülüyor.
Peki ödül komitesi kimlerden oluşuyor? Elbette öyle bir komiteden söz etmek mümkün değil. Şiir yazan iş arkadaşına “şiir” ödülü, kitabını basan yayınevine “yılın yayıncısı” ödülü, yazılarını yayımlayan dergiye “yılın dergisi” ödülü, proje sunulan belediyeye de “yılın kamu kuruluşu” ödülü verilmesi, emeğin göz ardı edilmesine sebep oluyor.
Elbette isteyen ödül verebilir, bunun kanuni bir düzenlemesi yok. Ama her kurumun kendine özgü bir kategori listesi oluşturması gerekir. Daha önce düşünülmemiş ve uygulanmamış alan tespitleri ile yine kurumun kendini hatırlatacak bir açıklama tarihi belirlemesi uygun düşer. Farklı olmaya ve iz bırakmaya yönelik titizlik olmazsa, kültür sanat adına yapılan böyle işler iz bırakamaz.