Trump, ABD'nin yeni başkanı oldu. Onu mu unutmayacaktık? Sanırım o değildi unutmayacağımız. Şimdi aklıma geldi.

Trump, ABD’nin yeni başkanı oldu. Onu mu unutmayacaktık? Sanırım o değildi unutmayacağımız. Şimdi aklıma geldi.

Unutmayacağımız şey Mostar Köprüsü’nün yok edilmeye çalışılmasıydı. Onu unutmayacaktık. Dün 23. yıldönümüydü köprünün yok edilmeye çalışılmasının.

Bu sene inşasının 450. yılı olan köprünün giriş ve çıkışındaki taşlarda böyle yazıyordu. DON’T FORGET yani unutma! Köprünün yıkılışını, yıkanları, destek verenleri seyredenleri unutmayacaktık. Daha dün gibi. 9 Kasım 1993 günü Hırvatların top atışları ile yıkılmıştı Mostar Köprüsü. Sonra yeniden yapıldı. Türkiye tarafından. Köprünün girişindeki videoda Avrupa destekli Hırvatların marifetleri video belgesel olarak gösteriliyor. Hırvatlar bugün kendilerine destek olan Avrupa Birliği’nin bir parçası olarak sürdürüyorlar hayatlarını. Alan razı satan razı… Belki unuturuz diye kimin yaptığını köprüyü gören tepenin üzerine kocaman bir haç dikti Hırvatlar. Sonra büyük katedraller inşa etmeye başladılar bu küçük şehir için. Biz unutacak olsak bile onlar ne yaptıklarını ve ne yapmak istediklerini asla unutmadılar. Dün 9 Kasım’dı. Hatırlar mıyız diye umut ettim. Hatırlayanların sayısı azdı. Hatta DON’T FORGET yazısının önünde fotoğraf çektirenlerden bile azdı. Alija’nın ölüm yıldönümünde “Bilge Kral” mesajları atanlardan bile azdı.

Evet unutmayacaktık. Mostar Köprüsü’nün başına gelenleri unutmayacaktık. Tekrar yaşamamak için unutmayacaktık. Ama nasıl desek, biraz moda bu işler. ABD’li ünlü senaryo hocası Robert McKee festivallerde yarışan sanat filmleri için yaklaşık olarak şöyle bir tanım yapıyor: Bu pitoresk filmler aslında taşranın çaresizliğini gösteriyor. İzleyenler için sanırım hayvanat bahçesindeki seyirlerden farksız bir durum söz konusu.

Evet, yeni köprüler açtığımız bu yıl Mostar Köprüsü’nün taşlarının sulara gömüldüğü günü hatırlamadık. Suyun üzerine düşen taşlar unutmadı, üzerinden geçtiği Neretva Nehri unutmadı ama biz unuttuk. Kimin yaptığını unuttuk, hatta neyi unutmayacağımızı bile unuttuk. Saraybosna şehrinin tanıtan broşürlerin üzerine Mostar Köprüsü’nü koymamız ne kadar derinden bir unutuş içinde olduğumuzu gösteriyor. Düşünsenize 450 yıldan beri bize bizi anlatan köprünün hangi şehirde olduğunu bile unutmuşuz.

Onu belki de bir sonraki Bosna-Hersek gezisinde önünde fotoğraf çektirdiğimizde veya Allah göstermesin Balkanlarda yeni bir kriz patlayınca hatırlayacağız. Mostar’ı hatırlamak, kendimizi, tarihimizi ve o topraklara neden gittiğimizi hatırlamak demektir. AB’nin Türkiye’yi bombalayanlara neden sahip çıktığını anlamak demektir. Doğrusu unutuyoruz ve Avrupa’dan gördüğümüz bazı tavırlar bizi şaşırtıyor bu unutkanlık sonucunda. Mostar’ı unuttukça geçmişimizi unutuyoruz. Köprünün üzerinde fotoğraf çektiren Japon turistlerden farkımız kalmıyor unuttukça. Hatırladıkça da geleceğimizi görüyoruz.

Şöyle özetleyelim: Mostar’ı unutmak kendimizi unutmaktır. Onun için unutmamamız gerekiyor. Affetmek? Evet bunu yapanları affedelim eğer pişmanlarsa ama asla yapılanı unutmayalım. Ancak bu şekilde tekrarlanmasının önüne geçebiliriz. Mostar’ı unutursak son Osmanlı köyü Poçitel’de yıkılan minareyi de unuturuz. Avrupa’nın kim olduğunu, Mostar’ın tepesine kocaman haçın neden dikildiğini... Nihayetinde, dostumuzu ve düşmanımızı, hep unuturuz.