Geçmişteki seçimlerde muhalefet adayları üzerine öyle yorumlar kaleme alınmıştır ki bu abartılı yorumları okusalar muhalifler bile şaşırabilirler.
Türkiye söz konusu olduğunda Avrupa medyasında bazı gazete ve dergilerde sözde “Türkiye uzmanları” temsil ettikleri “Türkiye karşıtı çevrelerin” beklentileri doğrultusunda kamuoyu yaratma amacıyla sözleşmiş gibi aynı içerikli yorumlar yazmaya başlarlar. Türkiye’de seçimler söz konusu olduğunda ya da referandum gerçekleştirildiğinde genelde hep aynı gazete ve dergilerde AK Parti Hükümeti aleyhine ve o sırada aktüel hale getirilen bazı muhalif isimler lehine “yorumlar” derhal devreye sokulur. “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a” karşı aday olarak çıkarılan isimler abartılarak parlatılır ve Avrupa kamuoyu bu şekilde yanlış bilgilendirilir.
Geçmişteki seçimlerde muhalefet adayları üzerine öyle yorumlar kaleme alınmıştır ki bu abartılı yorumları okusalar muhalifler bile şaşırabilirler. Son dönemde de bir belediye başkanı malum kalemlere sipariş edilen yeni isim olarak aynı şekilde sürekli karşımıza çıkmakta. Her seferinde “bu sefer Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın işi çok zor” şeklinde yorumlar ile “AK Parti iktidarının sonunun bu sefer yakın olduğu” tarzında kamuoyunda algı oluşturulmakta.
Ve her seferinde de bu yorumcular hayal kırıklığı yaşamakta ve kamuoyuna da yaşatmaktalar.
Yine aynı şekilde Türkiye’nin teröre karşı verdiği mücadeleyi karalamak amacıyla “Türkiye, DEAŞ’ı destekliyor” algısı bu şekilde oluşturuldu. PKK terör örgütünün Suriye’deki uzantısı PYD/YPG terör örgütünün “terör örgütü olmadığı ve DEAŞ’a karşı savaştığı” yalanları o kadar çok yorumda yer aldı ki Avrupa kamuoyu bu yalanlara inandı. Türkiye’nin Suriye’de en başta Suriyeliler tarafından desteklenen tüm operasyonları ve güvenli bölge konusunda attığı adımlar da yine aynı Alman ve Avusturyalı gazeteciler tarafından “Türkiye, Suriye’de Kürtlere saldırıyor” yalanları ile dolu yorumlar aracılığıyla karalanmaya çalışıldı.
Doğu Akdeniz ve GKRY tarafından gasp edilmeye kalkılan Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin hakları konusunda da aynı propaganda yöntemi ile yorumlar kaleme alındı ve yalanlar kamuoyuna yansıtıldı.
Şimdi de sıra Libya’da!
Avrupa’nın yukarıda sözünü ettiğim yayın organları son günlerde yoğun bir şekilde “Türkiye’nin Libya ile olan iş birliğini” ve “Türkiye’nin Libya’ya muhtemel bir müdahalesini” sözde analiz eden yorumlarla kafaları karıştırma “operasyonunu” başlattılar. Yine her zaman olduğu gibi neredeyse tek merkezden kaleme alınan farklı imzalı yorumlar ile Türkiye’nin Libya ile olan iş birliğini karalamaya çalışıyorlar.
İyi tanıdığımız Avrupalı “kalemşörler” son günlerde kaleme aldıkları yazılarında “Türkiye ve Rusya’nın Libya konusunda farklı politikalara sahip olmasını” neredeyse alkışlarla kutlayarak Türkiye’ye karşı bir gelişme olarak okuyucularına aktarmaktalar. Rusya Devlet Başkanı Wladimir Putin’in 8 Ocak 2020 tarihinde Türkiye’ye gelecek ve bu konuların ele alınacak olmasını yazarken satırlar arasında “Türkiye ile Rusya arasında Libya konusunda bir uzlaşı olması endişesini” de okuyabilmekteyiz. Ancak Libya konusunda Avrupa kamuoyunu “Rusya ve Türkiye’nin zaten Kırım, Kıbrıs ve Kuzey Suriye” konusunda farklı politikalara sahip olduğunu ve şimdi buna Libya’nın da ekleneceğini belirttikleri bir algı operasyonu etkisi altında tutmak amacındalar.
Türkiye’nin Libya’daki iç savaşta Başbakan Fayez Sarraj’ı destekliyor ve Rusya’nın da terörist Haftar’a destek veriyor olmasını Türkiye’nin aleyhine bir gelişme olarak neredeyse kutluyorlar.
Türkiye’nin BM tarafından tanınan Libya Hükümeti’ni desteklemesi aleyhine bunca yorum yazanlar, Avrupa Birliği’nin politikalarına aykırı olarak Fransa’nın Libya’da bir terör grubunu destekliyor olması üzerine tek satır yazmadılar.
Hakikaten Avrupa’da Türkiye karşıtı medya acaba ne istiyor?
BM tarafından tanınan ve AB tarafından desteklenen Libya Hükümeti’ni destekleyen Türkiye, aslında Libya’nın teröristlerin eline geçmemesi için bir mücadele veriyor.
Avrupa’da sırf Türkiye karşıtlığı yapmak için Türkiye-Libya İşbirliğini eleştiren gazeteciler Libya’da nele olduğunu görmüyorlar mı? Ya da görmek işlerine mi gelmiyor?
Libya, Hafter isimli vaktiyle Kaddafi’nin emrinde her türlü “pisliğe bulaşmış” bir terör örgütü liderinin başarılı olması demek Libya’nın teröristlerin eline geçmesi demek! Bu gerçeğin farkında olan Libya’yı en yakından analiz edebilen İtalya işte bu nedenle aynı Türkiye gibi Libya Başbakanı Fayez Sarraj’ı destekliyor.
Buna karşın Fransa büyük bir hata yaparak BAE ve Mısır ve de Rus lejyonerlerinden oluşan Wagner Grubu ile birlikte Hafter ve onun teröristlerini desteklemekte.
Avrupalı gazeteciler biraz olsun AB değerlerine önem veriyorlarsa Libya’nın teröristlerin eline geçmemesi için mücadele veren demokrasi güçlerinin yanında yer alan Türkiye’yi eleştirmek yerine desteklemeliler.
Rus Wagner Grubu, BAE, Mısır ve diğer bazı ülkelerin desteklediği Hafter, Libya’da iktidara gelirse Batı, Kaddafi’yi arar hale gelecek. Bu nedenle Libya’da demokratik bir rejimin var olmasını ve Libya’nın enerji kaynaklarının yanlış ellere geçmesini engellemek isteyen tüm güçlerin şimdi iş birliği yapma zamanı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’yi “sırf eleştirmiş olmak için eleştirenler” ve Avrupa kamuoyunu Libya konusunda yanlış bilgilendirenler en başta Libya’ya ve AB’nin Kuzey Afrika’daki çıkarlarına zarar vermekteler. Her ikisi de demokrasi yönetilmeyen BAE ve Mısır gibi ülkelerin Libya’da demokrasi diye bir dertleri yok.
AB’nin ve Avrupa’nın ise BAE ve Mısır gibi kendi halklarını ezen diktatörlerin desteklediği terör gruplarına karşı mücadele edenleri desteklemesi AB değerleri gereğidir!
Türkiye, Libya’da demokrasi isteyen güçlerin yanında!