Ne yalan söyleyeyim ben de bir AB üyesi ülkenin vatandaşı olsaydım ve yukarıda sıraladığım ve aslında daha da fazla olan yalanları her gün televizyonda seyretseydim, radyoda dinleseydim ve sabah kahvaltımı ederken günlük gazetemde okusaydım ben de "Türkiye'yi durdurun" diye feryat ederdim.
“Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde Kürtlere saldırıyor”
“Türk ordusu Kürtlere karşı kimyasal silah kullanıyor”
“Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde Kürtleri göçe zorluyor”
“Türkiye, sivilleri katlediyor”
“Türkiye, Suriye’nin kuzeyini işgal etti”
“Türkiye yüzünden DEAŞ terör örgütü mensupları hapishaneden kaçtı, Avrupa yolundalar”
“Türkiye’ye Suriye saldırırsa NATO, Türkiye’yi savunmak zorunda kalacak”
“Türkiye yüzünden Avrupa’ya yeni sığınmacı akını olacak”
“YPG, DEAŞ’a karşı savaştı ve şimdi Türkiye, YPG’ye saldırıyor”
“Türkiye, bu operasyonuyla uluslararası hukuku çiğniyor”
Ne yalan söyleyeyim ben de bir AB üyesi ülkenin vatandaşı olsaydım ve yukarıda sıraladığım ve aslında daha da fazla olan yalanları her gün televizyonda seyretseydim, radyoda dinleseydim ve sabah kahvaltımı ederken günlük gazetemde okusaydım ben de “Türkiye’yi durdurun” diye feryat ederdim.
Türkiye hakkında fazla bilgisi olmayan, Suriye’de neler yaşandığını bilmeyen ve YPG terör örgütünü gerçekten Avrupa’nın dostu sanan AB vatandaşları işte böyle kandırılmakta. Sadece AB vatandaşları da değil. Aynı zamanda hem Avrupa Parlamentosu hem de AB üyesi ülkelerin ulusal ya da eyalet parlamentolarındaki milletvekilleri de kandırılmakta. Türkiye hakkında bilgisi olmayan ve konuya yabancı milletvekilleri de bu “yalan bombardımanına” maruz kalmakta. “Kara Propaganda” bataklığı onları da içine çekivermekte.
Bu hafta Avrupa Parlamentosu’nun Strazburg oturumunda yine bu yalanlar ve “kara propaganda” Avrupa Politikası’nı istismar edecek. 23 Ekim 2019 Çarşamba günü(bugün) Avrupa Parlamentosu’nda saat 09.00 ile 11.50 arasında konu yine Türkiye. “Türkiye’nin Suriye’ye yönelik harekatı” ele alınacak. Türkiye hakkında birçok gerçek dışı iddiayı duymaya hazır olmalıyız.
Bugüne kadar hiç Suriye’de bulunmamış ama Suriye hakkında PKK terör örgütü lobisinin yalanlarla dolu “e-maillerini” okuyarak Türkiye’yi yargılamaya kalkanlar bizi gene şaşırtmayacak.
Türkiye’nin Suriye sınırına her gün saldırarak sayısız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını katleden YPG terör örgütü hakkında Fransız dergilerinde çıkan “manken savaşçı” resimleri dışında bilgisi olmayanlar en az DEAŞ kadar tehlikeli bir terör örgütü olan PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG’yi övdüklerinde hiç şaşırmayacağız.
Suriye’nin kuzeyinde yaşamakta olan Kürtler hakkında hiçbir bilgisi olmayanlar ve Suriyeli Kürtlerin, PKK ve YPG terör örgütlerinden nefret ettiklerini bilmeyenler, Türkiye’yi eleştirdiğinde hiç şaşırmayacağız. Eğer bu değerli milletvekilleri terör baronlarının temsilcilerini dinlemek yerine Suriyeli Kürtleri dinleyebilselerdi acaba hala aynı konuşmaları mı yaparlardı? YPG terör örgütü temsilcileri, Brüksel’e, Strazburg’a gelebiliyor. Çünkü insan, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı sayesinde zengin bir terör örgütü olan PKK, onların maaşlarını ve yol masraflarını karşılıyor. Suriyeli Kürtler ise şu anda YPG’den canlarını kurtarabilmek için Türkiye’de sığınmacı kamplarında yaşamaktalar. Onların Brüksel’e ya da Strazburg’a gelecek paraları ve onları temsil eden “lobileri” yok.
Eğer Suriye’de Baas Rejiminin, DEAŞ, PKK ve YPG/PYD terörünün zulmünü çeken Suriyeliler, Brüksel’de ya da Strazburg’ta Avrupa Parlamentosu milletvekilleri ile konuşabilme olanağına sahip olsalardı 23 Ekim 2019 sabahı(bu sabah) konuşulanlar ve oylanacak karar metni çok farklı olurdu.
Avrupa Birliği’nin ve Avrupa Parlamentosu’nun aslında Türkiye’yi desteklemesi gerekirdi. Eğer amaç terör örgütleri ile mücadele ve terörü yok etmek ise desteklenmesi gereken tek ülke Türkiye.
Eğer amaç sığınmacı sorununun insani bir şekilde çözülmesi ise yine desteklenmesi gereken tek ülke Türkiye.
Eğer amaç Suriye’nin bütünlüğünü korumak ve demokratik bir Suriye’nin gerçekleşmesini sağlamak ise yine desteklenmesi gereken tek ülke Türkiye.
Suriye’de AB değerlerine sahip çıkan ve o değerler için mücadele eden Türkiye’ye karşı karar alanların gerçekten oturup düşünmesinde ve onlara anlatılan yalanları sorgulamasında yarar var.
Keşke yapabilseler!