Bir ülkeyi çökertmek, darmaduman etmek istiyorsan, o ülkenin kadınının ahlakını bozmalısın diyordu.
Çok eskiden bir yerde okumuştum.
Tabi ki yazının önü sonu vardı da, aklımda kalanı şuydu.
Bir ülkeyi çökertmek, darmaduman etmek istiyorsan, o ülkenin kadınının ahlakını bozmalısın diyordu.
Zaman zaman düşünür, öyle mi böyle mi diye hep kendimle çelişirdim.
Önce, kadın önemli tabi ki, çünkü kadın annedir, çocuklarına ilk terbiyeyi ve esas ahlakı veren, öğreten anasıdır.
Derdim.
Bazen eh yahu! Bu dünyada erkekler de yaşıyor, nüfusun yarısı nerdeyse onlar, ya erkeklere ne diyelim, onlar da ahlak paydası aramayalım mı?
Derdim.
Sonra, peki evdeki babanın çocuklarının ahlakını üzerinde bir damla da olsa payı yok mudur?
Derdim de derdim.
Tüm ahlak, evet kadınlar çok ama çok önemli, ama ahlaka sadece kadınlar üzerinden bakmayı doğru bulmaz, erkeklere de ahlak payı çıkarırdım..
Yahu bu erkeleri bu kim yetiştiriyor, tabi ki anaları.
Derdim.
Yine konu analar üzerinden, kadınlara gelirdi.
Ama.
Anladım ki.
Konu ve ahlak tamamen erkeklerde.
Bir ülkeyi çökertmek, yıkmak, enkaz altında bırakmak, yerle bir etmek istiyorsan inşaatçı müteahhitlerinin ahlakına bakacaksın.
Bakın bütün müteahhitler erkek.
Diyeceksiniz ki bu adamları yetiştiren de anaları, yani konu yine kadınlara çıkıyor.
Kabul etmem artık.
Demeyelim artık.
Hiçbir ana çocuğunu malzemeden çal, yıkılacak evler yap, bizim ülkemiz deprem ülkesi on binlerce insanın ölmesine sebep ol oğlum demez.
Yuvalar yıkılsın, yüz binlerce insan sokakta kalsın demez.
Zavallı anaların çoğunu evlerinde otururken, emin olun oğlu dışarıda ne işler çeviriyor, hiçbir şeyden haberi yoktur.
Analar üzerinden çok küfür ediyorlar ya, içim paramparça oluyor.
O nedenle, analar kadınlar üzerinden yazıyorum bu yazıyı.
Ama gerçeğimiz şu ki!
Ülkemizin koca bir coğrafyasında aileler acılar içinde, ölümler var, enkaz altında kalanlar var.
Günlerdir olanlara bakınca, elini taşın altına koyan, acıyı orada insanlarla ele ele yaşayan, orada canla basla hayat kurtaran, yardım eden herkesten Allah razı olsun.
Başka canları kurtarmak için, kendi canını ortaya koyan insanlar var.
Merhameti kalbinden çıkmış enkaz başında toprak taş taşıyan insanlar var.
Bu kahraman adamları doğuran anaları var, ellerinden ayaklarından öpülesi kadınlar.
Ya bir de diğerleri var.
Ömrü yumuşak yastıkta geçen, sıcak evinden herkese ahkam kesen insanlar.
Palavracılar.
Yalancılar.
Kötü niyetliler.
O enkazın altından yaşayan insan değil, başka şey arayanlar.
Vicdan pusulası bozulmuş.
Vicdanında merhamet kırıntısı kalmamış.
Linç kültürü için sırtlan gibi bekleyen.
Kalbinde her zaman kötülük için yer açan insanlar.
Boş verelim onları.
Allah ıslah etsin onları.
Merhametli insanlar birbirini çok anlar.
Benim boynum bükük ve çoğu insan öylece boynu bükük kaldık o duygumuz çok güçlü ve ortak.
Benim.
Ve hepimizin.
İçimizde çok büyük ağlamak var.
Bir ağacın altında oturarak, hem kendimize, hem bütün insanlara, hem bütün börtü böceğe kurda kuşa ağlamak var.
Bin yıllık gözyaşı ile ağlamak istiyoruz.
Belki de uzun süredir, hiç bu kadar beraberce ağlamamıştık.
Boynumuz kendi omuzumuzda bükük, ama birbirimizin sırtını okşamak, sıvazlamak zamanıdır.
Merhameti öpme zamanıdır.