Geçtiğimiz günlerde CNN Türk'te "kiracı kadar ev sahipleri de mağdur" başlıklı bir haber yayınlandı.
Normal şartlarda bu konu medya ombudsmanı Faruk Bildirici’yi ilgilendiriyor ama o bu konular yerine farklı bir “medya okur-yazarlığı” yaptığından ilgisini çekmiyor.
Geçtiğimiz günlerde CNN Türk’te “kiracı kadar ev sahipleri de mağdur” başlıklı bir haber yayınlandı. Daha doğrusu hala daha yayınlanmaya devam ediyor. Ya haber merkezi çok çalışıp yeni haber üretemiyor ya da Amerika’nın keşfi kadar önemli bir haber olacak ki gün içinde defalarca dönüp durdu birkaç gün.
Azıcık utanmadan bahsedecek olsak zaten böyle bir yazıyı yazmama gerek kalmazdı ama neresinden tutarsanız tutun gazeteciliğin gelmiş olduğu hali de görüyorsunuz.
“Kiralarla geçinen insanlar varmış” diyor haberin içinde. Ne zamandan beri kira bir gelir kaynağı oldu bilmiyorum. Muhtemelen kiralarla geçinen insanların oturdukları mevcut evde kendilerinin olacak ki diğer evlerini kiraya vermişler. Minimum iki evleri var. Bu evleri çalışarak aldılar diyelim, iki ev alacak kadar kazanmışlar, Allah bereket versin. Yok aileden kalmış olsa ömürleri boyunca hiç mi çalışmadılar sorusu akla geliyor.
Ne güzel hayatlar varmış!
Peki devletin yüzde 25’le sınırladığı kira artış oranına uymayan ve minimum iki kat ama ortalama olarak kiracılarından 3 kat kira isteyen ev sahipleri ilgisini çekti mi CNN Türk’ün? Elbette devletin koymuş olduğu bu sınıra uyan ahlaklı ev sahipleri var fakat birbirimizi kandırmayalım, bu sayı çok az.
Evlerin değerinin arttığı bir gerçek, dolayısıyla kiralar da artıyor. Peki o artan değerler gerçekten o “evlerin değerlerini” yansıtıyor mu? Bu alanda da fırsatçıların olmadığını rahatlıkla söyleyebilir miyiz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuya geçtiğimiz hafta dikkat çekerek seçimden sonra tekrar bir yasal düzenleme yapacaklarını ifade etti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da yüzde 25 artış sınırının uzatılacağını açıkladı.
Ne var ki artan kiralar sadece Türkiye’de değil, dünyada da bir sorun. Geçtiğimiz günlerde İspanya’da hükümet, Bask ve Katalan siyasi partilerle anlaşma sağlayarak kira artış oranının yüzde 3 gibi bir tavan fiyata sabitlenmesi noktasında anlaştılar.
Tüm dünyada bu tarz gelişmeler yaşanırken CNN Türk, “kiralarla geçinen ev sahiplerinin sesi” olmuş. Yüzde 25’i dinlemeyerek kat kat artış yapan ev sahipleri medyamızın ilgisini çekmiyor herhalde. Kiracıların sıkıntılarını kim duyuracak peki?
Buna gazetecilik mi deniyor?
Bu mu solculuk!
Genellikle sesini duyurmaya çalışırken ki coşkulu konuşmalarından hatırladığımız TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalına yapmış olduğu açıklamada “Zengin, Sünni, Türk, yaşlı bir erkek değilseniz bu hayatta gerçekten hayatınız çok zor” diyor.
Hem Türkiye hem de dünya solunu fena bilmeyen biri olarak ilk kez böyle bir tanımlama gördüğümü belirtmeliyim. Solun neden bu ülkede yerlerde süründüğünün de kanıtı işte bu kimlik siyasetinde gizli.
Oysa bizim bildiğimiz gerçek sol, doktrinini sınıfsal sorunlar üzerine kurar.
1965 yılında meclise girerek ortalığı sınıf sorunlarına dikkat çekerek kasıp kavuran TİP’li Mehmet Ali Aybar ve Behice Boran’ların kemikleri sızlıyordur.