O hafta ki yazımda yazmak dahi istemediğim bu konuyu, neden mi bu hafta yazıyorum?
Kim Kardashian kim? Şarkıcı değil. Oyuncu değil. Nobel ödüllü bir yazar değil. Sıtmanın aşısını bulan kişi değil. Bu kadın bir televizyon programının uydurma karakteri… Program deyince aklınıza haber, kültür sanat, eğitim falan gelmesin. Kim ve ailesinin peşinde 7/24 bir kamera ne yiyor ne çıkarıyorlarsa çekip yayınlıyor. Kız kardeşini tekme tokat dövmesinden, yatağına kadar güya ne yaşıyorlarsa izliyoruz. Bu programın yıllardır kurgu olmadığını iddia etseler de baştan sona kurgu olduğunu bilmeyen yok. Bizde de zamanında yayınlanan Biri Bizi Gözetliyor, Gelinim Olur Musun? çizgisinde bir program işte. Kim, geçenlerde boyundan büyük laflar etti. Biz Türkleri Ermeni soykırımı ile suçladı. Özrü kabahatinden büyük cahil Kim, sonra da çıkıp Türkler değil de Osmanlıyı kastettiğini söyledi. O hafta ki yazımda yazmak dahi istemediğim bu konuyu, neden mi bu hafta yazıyorum? Çünkü Instagram Kardashian’ın sözde iddia videosunu kaldırmış. Bir de üstüne “Bizi uyardığınız için teşekkür ederiz. Sizi endişelendiren bir şey görürseniz bize bildirin.” diye açıklama yapmış. Instagram deyip geçmeyin. Dünyanın en çok kullandığı sosyal medya mecrası Kim’e “kapa çeneni” dedi. İşte bu haber, hem de iyi haber.
Gerçeğe yakın ama yalan
Şu dönemde boşananlar, barışanlar çok olacak diye herkes tahmin yürütüyordu. Ki ilk haber Mustafa Sandal ve Emina’dan, geldi. Tekrar evleniyorlarmış! Acaba tüm o yaşananlardan sonra “Bu neyin kafası?” diye aklımdan geçmedi değil… Emina tüm o kadınları unutmuş demek. Mustafa da, Saadettin ile el ele mutluluk pozları veren eski eşini affetmiş. Meğer korona ne ulvi bir virüsmüş. Tüm kötü hatıraları silebiliyormuş. Ya da bunların yaşadıkları daha psikolojik, travmatik bir şey… Belki de bu dönem aynı evde zorunlu yaşayanlar, bir çeşit Stockholm sendromu yaşıyordur. Bak şimdi bu fikir daha mantıklı geldi. Aylardır aynı evde, asosyal, dip dibe Stockholm olamasın da ne olsun. Eee tabi korona bitince bi eşekten düşmüşe dönerler. Tekrar normal hayata geçiş onlar için zor olacak. Aklıma gelen son seçenek ki bence en kötüsü bu… Gidebilecek daha iyi bir seçeneğin olmaması. Sanırım her iki taraf için de berbat his! Tövbeler tövbesi, böyle bir seçenekte her ikisinin de yerinde olmak istemezdim. Hoş bunları boşa düşünüp kafa yormuşum. Emina bu haberi çoktan yalanlamış.
Korkuyorum!
Bardağın boş tarafı gözüme gözüme batıyor. Hiç pozitif bir dönemim de değilim. Pembe tablolarım gri, puslu. İzliyor, gözlemliyorum da kimsenin hiçbir şeyden ders aldığı yok. Bugünlerde geçip bitecek ve biz yine unutacağız. İnsan naturası bu, kötü şeyleri unutmak üstüne dizayn edilmiş. Korkuyorum! Doğayı nasıl mahvettiğimizi unutacağız diye. Yaşayan tüm o canlılara dünyayı nasıl dar ettiğimizi, unutacağız diye. Ölümü, acıyı, karantinayı, yalnızlığı unutacağız diye. Dokunmanın, sevmenin, öpmenin önemini unutacağız diye. İşin aslı astarı; it gibi korkuyorum, çıkıp yine dünyayı mahvedeceğiz diye.