Eski adıyla "Federasyon Kupası", daha eski adıyla "Türkiye Kupası", en yeni ve sponsorunun da duymaktan memnun olacağı şekilde adıyla "Ziraat Türkiye Kupası"nda yarı finalistler belli oldu.
Her ne kadar geçen sene bazı yöneticiler “Süt Kupası” diye küçümsese bile bu organizasyonun da kendine göre getirileri var. Konyaspor geçen sene bu kupa yoluyla Avrupa sahnesine çıkmış ve tecrübe edinmişti. Özellikle İstanbul’umuzun “obez üçüzler”i için eğer Lig’de başarılı olunamamışsa bir nevi teselli ikramiyesi gibi oluyor kupanın müzeye götürülmesi. Bazen de Rıza ÇALIMBAY’lı Denizlispor’un yaptığı gibi sürprizlerle dolu bir çığır açılır Avrupa’da. O sezon (2002-2003) Olympic Lyon ve Sparta Prag’ı eleyen Horozigolar, Jose MOURINHO’nun Porto’suna şanssız bir şekilde elenmişlerdi. Bir benzeri çıkış da Ersun YANAL ve Gençlerbirliği ile 2004-2005’de olmuştu hatırlarsınız. Sezonun şampiyonu Valencia’yı Ankara’da yenmiş, İspanya’da “gümüş gol”le elenmişti Gençler.
Hafta içinde salı gecesi Beşiktaş, ilk maçta elde ettiği avantajı koruyarak Ankara’da Al Karalar’a 1-0 galip geldi ve yarı finaldeki ilk koltuğa oturdu. Şenol GÜNEŞ’in “ödünç krampon verdik” çıkışından sonra gerginleşen ortam, Ümit ÖZAT’ın “biz de masaj masası verdik ne olmuş yani?” demesiyle iyice “kayıkçı kavgası”na döndü. Hadi Ümit ÖZAT’ın dilinin kemiği yok ve patavatsız, ya Şenol Hoca’ya ne oluyor? “Yapılan iyilikler başa kakılmaz” diye bir prensip yok mu âdâb-ı muâşerette? (Hiç yakışmadı bu sözler kendisine.)
Ardından çarşamba akşamüzeri Kayseri’de akşam ayazında Kayseri-Akhisar maçı oynandı. Okan Hoca, Mr. Smudica’yı alan-adam paylaşımı konusunda tıkır tıkır işleyen bir planla devre dışı bıraktı. İlk maçtaki 1-0’lık galibiyetin üzerine 2-2’lik sonuçla yarı finaldeki “ikinci koltuk benim” dedi.
Çarşamba akşamı programdaki ikinci maç; Fenerbahçe’nin Giresun’da 2-1 kazandığı maçın rövanşında Kadıköy’de oynandı. Her iki takımın da teknik direktörlere vekâlet eden yardımcılarla çıktığı maçta Giresunspor, maçın bazı bölümlerinde ev sahibinden daha oturaklı futbol oynadı fakat tecrübe eksikliğinin kurbanı olarak aynı skorla yenilerek elendiler. (Başakşehir maçı provasında takımı böyle isteksiz görünce Aykut Hoca tribünlerde neler düşündü kim bilir?) Statü gereği çapraz eşleşme ile yarı finalde Fenerbahçe- Beşiktaş ile eşleşti. Böylece 25 Şubat’ta Lig maçı, 28 Şubat’ta kupa maçı olmak üzere 3 günde iki kez Vodafone Park’ta BJK-FB maçı izlemek mümkün olacak.(arada Beşiktaş’ın 20 Şubat’ta Bayern München maçı da var, fikstür zorlu anlayacağınız.)
Akhisar’ın yarı finaldeki rakibini belirleyecek programın son maçı ise perşembe gecesi oynandı. Seyrantepe Türk Telekom Stadı’nda 2-2’nin rövanşında gözler Galatasaray kalesinde kimin oynayacağı ile Konyaspor’da Samuel Eto’o’nun oyunundaydı. Fatih Hoca Nando’ya güvendiğini göstermek için kalede değişiklik yapmamış ve Belhanda’yı da oyun lideri olarak belirlemişti. Maçın başında Fofana’nın güzel golüyle sendelese de takım çok hızlı reaksiyon verdi ve 4-1’lik skorla son yarı finalist olarak Akhisar’ın rakibi olmaya hak kazandı Sarı Kırmızılılar. Eto’o’nun ise ilk maçında beklenen formundan hayli uzak olduğu görüldü. Konyaspor’un küme düşmemesi için Jahovic’in formu daha belirleyici olacak gibi gözüküyor.
Böylece evli evine, köylü köyüne döndü, hayat devam ediyor. Ziraat Türkiye Kupası Yarı Final ilk karşılaşmalarının oynanacağı Şubat ayı sonuna kadar tüm takımlarımız enerjilerini ve konsantrasyonlarını Lig’e yoğunlaştıracaklar ve geride kalan haftaları en az kayıpla geçenler murâdına erecek. (biz de kerevetine çıkacağız!)
Hepimize güzel bir hafta sonu diliyorum.