Geçenlerde vuku bulan bir trafik kazasıyla ilgili ilginçliği paylaşmak istiyorum. Kazaya bir kamyonla bir otomobil karışıyor. Kamyon sürücüsü ehliyetsiz…
Geçenlerde vuku bulan bir trafik kazasıyla ilgili ilginçliği paylaşmak istiyorum. Kazaya bir kamyonla bir otomobil karışıyor. Kamyon sürücüsü ehliyetsiz… Kaza, kamyonun yanlış yola girdiğini anlayıp aniden durup sonra birden bire geri yönde giderken otomobili altına alması şeklinde oluyor. Ehliyetsiz sürücü kaza esnasında telefonu üzerinden görüntülü görüşme yapıyor. Otomobil geri vitesle kazadan sakınmaya çalışsa da kamyon ancak otomobilin ön camına kadar altına aldıktan sonra duruyor. Yani otomobil sürücüsüne zarar gelmesine ramak kala…
Polis tutanak tutuyor ve bu hadisede kusur, kamyonun geri harekette muavin desteği almaması olarak tespit ediliyor. Şahitler de bulunduğu halde diğer hususlar tutanağa girmiyor. (Sürücü bilgilerinin yazılması zorunluluğu hariç.) Buraya kadar ki kısmı ilginç bulmuyorum. Ama buradan sonra sanki sadece askerlikte olduğu düşünülen acayip bir durum ortaya çıkıyor.
Sürücünün kendisinin kamyonun sahibi yahut vekili olmaması hasebiyle kamyon mevzuat gereği bağlanıyor.
Adeta tam da askerlikte ceza alan tank gibi bir durum gerçekleşiyor. Sürücü aracın sahibi olsa binip devam edeceği anlaşılıyor.
Yani kusuru olmayan bir eşya cezalandırılırken kusurun sahibi için bir müeyyide öngörülmüyor. Fenası ekonomik bir değer böylece trafikteki işlevinden men ediliyor.
Bunları ekonomideki temel problemlerden bir kısmı buralarda yattığı için anlattım. Başka bir anekdotla ilişkiyi bağladığım da daha net anlaşılacaktır sanırım.
Bir sanayici hem de pandeminin başlarında ekonomiyle ilgili umutsuzluk yüksekken 10 milyon dolarlık bir fabrika yatırımı gerçekleştiriyor. Tüm işler bitince iş güvenliği denetçisinin uygun raporuyla faaliyete geçmeyi bekliyor. İlgili denetçi tesise geliyor ve incelemesinde bir camın kulağının (köşesinden bir bölümün) kırık olduğunu tespit edip uygunsuz raporu veriyor.
Böylece 10 milyon dolarlık yatırım iki ay atıl kalıyor. Aklı çayıra salan başka bir ilginçlik…
Sanırım buna benzer ve çokça işittiğimiz bunalımlar üzerine biraz durup düşünülmesi gerekiyor. Hani belli süredeki tefekkürün görece daha uzun süreli ibadetten daha makbul olduğunun değerlendirilmesi gibi ekonomide biraz tefekkürün de en azından doğru adımları atmak için çok faydalı olacağı söylenebilir.