Türkiye yeni ekonomi modeliyle ithalatı baskılayıp ihracatı ve döviz girişini destekleyecek bir tercihte bulundu.
Türkiye yeni ekonomi modeliyle ithalatı baskılayıp ihracatı ve döviz girişini destekleyecek bir tercihte bulundu.
Yarı merkantilist kıvamdaki böyle bir politikanın “kendi” performans göstergeleri bakımından başarısız olması neredeyse mümkün değildir. Diğer göstergeler bakımındansa farklı kompozisyonlar ortaya çıkabilir.
Fakat modelin kendi performans göstergeleri üzerinden bir değerlendirme yapacak olsak 2021 Aralık itibariyle cari açık kapanırken dış ticaret açığının büyümeye devam ettiğini tartışmak durumunda kalırız.
Bunun nedenlerinden birisi ihracatta alıcıların pazarlıkçı olması olabilir. Pazarlık sadece fiyatı değil, vadeyi de ifade eder. Yani yeni ekonomi modeli vade dinamikleri gereği dış ticarette gecikmeli yansıyabilir.
Bir diğeri emtia fiyatlarının arttığı bir ortamdayken dış ticaret dengesinin ithalatla ihracat arasında ihtiyaç duyulan iş süreçleri gereği ikinci katman bir gecikme etkisi olabilir.
Asıl üzerinde durmak istediğimse saydıklarımdan daha farklı bir gerekçenin de önemli bir etkisinin var olabileceği ihtimalidir.
Anlaşılan o ki ihracatçı profildeki bazı işletmecilerimiz yurt dışında şirket kurmuş, ihracatlarını yurt dışındaki bu şirketlerini zincirin parçası yaparak gerçekleştirip karları Türkiye’nin dışında biriktirmeye başlamışlar. Hatta ithal girdilerini de yine aynı yurt dışındaki şirketlerini zincire dahil ederek gerçekleştirip bir katman daha yurt dışında kar birikimi sağlamışlar. Dahası bu parlak yönteme ihracatçı olmadığı halde ithalat gereksinimleri olan işletmecilerin de farkındalığını sağlayarak her alım işlemini yurt dışındaki şirketlerden hem de yüksek fiyatla alıp sınır dışında karlılık yaratmışlar.
Sayısını ve hacmini kestiremediğim için bu yöntemle dış ticaret açığı kompozisyonunda kayda değer büyüklükte bir gedik açılıp açılmadığını söyleyemem. Gene de en azından yöntemin işleyiş prensipleri bakımından fotoğrafı açıklayıcı gücü olduğu anlaşılıyor.
Hem kapitalist dinamiklerde bu tarz kıvrak çözümler için bir engel yok elbette. Sermayenin hürriyeti konusu eylemler.
Yine de Türkiye’nin tüm kaynaklarını, bankalarını, Eximbank’ını vesairesini en bonkör biçimde kullanıp artık sinsilik anlamına gelecek şiddette geliştirilen bu yöntemi kutsamak epey iç gıcıklayıcı...