Bugün çok kısa bir yazı yazacağım. Çünkü artık her şey ortada.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Avrupa’da ve de özellikle AB’de hem siyasette hem de medyada bu çirkin “çifte standarttan” bıktılar artık!
Paris günlerdir yanıyor! Paris’te polis şiddeti AB’nin tüm değerlerini ayaklar altına almış durumda. Fransız polisi suçlu ya da suçsuz ayrımı yapmaksızın “copluyor”. “Sarı yelekli” ya da “yeleksiz” fark etmiyor. “Şiddet yanlısı” ya da “en demokratik hak olan demokratik protesto eylemi yapan” fark etmiyor.
Habercilik görevini yapmaya çalışan gazeteciler de dövülüyor. Yaralanan gazeteciler var!
“Protesto eden” herkese polis şiddeti uygulanıyor.
Böyle mi “hukuk devleti” örneği sergilenmekte?
Bu mu AB üyesi bir ülkenin tüm dünyaya sunduğu “polis şiddeti” modeli?
AB niçin Paris’te AB vatandaşlarının maruz kaldığı bu polis şiddetine kayıtsız kalmakta?
AB üyesi ülkelerde medya niçin kamuoyunu doğru bir şekilde aydınlatmamakta? Paris’te “polis şiddeti” konusunda sansür mü uygulanmakta?
AB dışında “basın özgürlüğünü” savunan AB, Paris’te “basın özgürlüğünün çiğnenmesine” tepki vermiyor. Neden?
400’ün üzerinde yaralı var. Ağır yaralı olanlar var. İnşallah ölüm haberleri almayız!
Yakıt zammına karşı başlayan gösteriler aslında Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un politikalarına karşı bir genel protestoya dönüşmüş durumda. Dünyanın her yerinde bu tip protestoları “anlayışla” karşılayan AB, Fransa’da neden susuyor?
Bu soruların tek bir cevabı var. Yıllardır dile getirdiğimiz “Çifte Standart”!
2013 yılında İstanbul’da “Gezi Olayları” gündeme geldiğinde tüm AB, Türkiye’ye karşı yapmadığını bırakmamıştı! Oysa 2013 yılında “Gezi Olayları” Türkiye’de demokratik rejimi devirmek amacıyla başlatılmıştı. İstanbul’un merkezinde Taksim’de dört ağacın yerini değiştirilmesini bahane ederek başlatılan “şiddet olaylarına” PKK terör örgütünü destekleyenler öncülük etmişti. FETÖ ve PKK terör örgütleri gelişmeleri demokratik sistemi yıkmak için bir fırsat olarak kullanmaya kalkmıştı.
Türk Polisi 2013 yılında Fransız Polisi’nin uyguladığı şiddeti uygulamamasına rağmen AB tarafından çok eleştirildi. Aynı AB, şimdi Fransa’daki polis şiddetini seyretmekte.
2013 yılında olaylar başlamadan otellerde oda tutan ve kameralarını kuran ABD’nin ve bazı AB ülkelerinin TV kanalları olaylar sırasında günlerce canlı yayın yaptılar. Şimdi ise Paris hakkında çok kısa haberler ile yetiniyorlar.
Sahi niçin CNN, BBC ve diğerleri Paris’ten günlerce canlı yayın yapmıyorlar?
Basın ahlakı ve “çifte standart” nasıl bir arada olabiliyor?
Türkiye ve birçok başka ülkede insanlar AB’nin uyguladığı bu “çifte standarttan” bıktı artık. Eminim AB kamuoyu da bu gerçeğin farkına varacak ve tepki verecek.
Basın özgürlüğünü, hukuk devletini ve demokratik protesto hakkını sadece AB sınırları dışında değil Paris’te de savunursanız inandırıcı olursunuz!
Fransa’da anlaşılan polisin yetkileri Türkiye’de hiçbir polisin düşünemeyeceği kadar geniş yetkiler! Türkiye demokrasisi buna izin vermez.
Bence Fransız Polisi, Türk Polisinden “hukuk devletinde polisin nasıl davranması gerektiği” konusunda ders alabilir. Paris’te “polis şiddetine” maruz kalan geniş yığınlar da AB’de medyanın örneğin Türkiye hakkında yazdıklarını “kendileri hakkında” niçin yazmadığını bir düşünmeliler!