Bölgeden gelen bilgiler ABD'nin, Irak'ı İran'a yönelik kıskaçta ana merkez olarak kullanmayı planladığını gösteriyor.
ABD, İran’a yönelik kıskacı daralttıkça bölgedeki tansiyon artıyor.
Başta İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere birçok ülke ABD ile ortak hareket ederken bazıları pozisyon belirlemeye çalışıyor.
Durumu en kritik olanlar ortada kalanlar.
Onların başında da Irak geliyor.
2003’te ABD’nin Saddam’ı devirerek piyonu haline getirmeye çalıştığı Irak’ta geçtiğimiz yılın mayıs ayında yapılan seçimlerde ABD karşıtlığıyla bilinen Şii lider Mukteda es-Sadr'ın desteklediği Sadirun Koalisyonu birinci parti olarak çıkmış, 5 ay süren çabalar sonucunda Şiiler, Sünniler, Kürtler ve Türkmenlerin katılımıyla güç bela bir koalisyon hükümeti kurulabilmişti.
ABD’nin İran’a yönelik yaptırım kararıyla birlikte bu koalisyonun her kanadından her gün farklı sesler çıkıyor.
Ülkede kimi kesimler tarafsız kalalım derken, kimileri ABD’ye karşı İran’dan yana olmayı kimileri de, ABD’nin yanında olmanın daha yararlı olacağını dillendiriyor.
Başbakan Adil Abdulmehdi ciddi bir açmazda.
Abdulmehdi, geçen hafta İran’a yaptığı ziyarette dini lider Ali Hamaney ile görüşmesinde, ülkesinin topraklarının İran’a yönelik saldırılarda kullanılmasına izin vermeyeceğini ayrıca bu ülkeye yönelik yaptırımların parçası olmayacaklarını açıkladı.
ABD’nin, İran Muhafız Orduları’nı terör listesine almasının ardından yaptığı açıklamada ise Washington ile Tahran arasındaki gerilimde tarafsız kalacaklarını söyledi.
Ancak bu o kadar kolay olmayacak.
Bölgeden gelen bilgiler ABD’nin, Irak’ı İran’a yönelik kıskaçta ana merkez olarak kullanmayı planladığını gösteriyor.
Washington bir yandan, gerek hükümet gerek hükümeti oluşturan yapılar gerekse hükümet dışı oluşumları İran’a karşı pozisyon almaya zorlarken bir yandan da bu ülkedeki üslerine ciddi takviyeler yapıyor.
İran’ın ciddi bir nüfuzunun bulunduğu Irak’taki bu gerilim ülkeyi her an yeniden iç savaşın eşiğine getirebilir.
DEAŞ’ın Musul’u işgalinin ardından başlayan parçalanma senaryoları yeniden gündemde.
Sünnilerin etkin olduğu Musul’da geçtiğimiz günlerde Haşdi Sünni adlı ayrı bir askeri oluşum kurulması da bunun göstergelerinden birisi.
Her ne kadar Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumu sonrası kopan Erbil-Bağdat ilişkilerinde belirli bir onarma sağlanmışsa da önümüzdeki günlerde ülke içindeki gerilimin tırmanmasıyla bu ilişkiler yeniden kopabilir ve ülkenin, Şii, Sünni ve Kürtler olarak üçe ayrılması tartışmaları yeniden gündeme gelebilir.
2014’ten bu yana DEAŞ ile boğuşulan ve kentlerin büyük kısmının yerle bir olduğu Irak’ın bu yaz başından itibaren yeniden yapılandırılmasına başlanması beklenirken ülkede şimdi daha bir yıkım sürecinin başlamasından korkuluyor.
Dolayısıyla ABD’nin Tahran kıskacının İran’dan önce Irak’ı patlatabileceğine yönelik ciddi endişeler var.
Bu senaryoların içinde önemli bir ayak da Kürt ayağı.
Şüphesiz gerek bu iki ülkede yaşanacak gelişmeler gerekse konunun Kürt ayağı Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.
Bu kaotik senaryolar karşısında Ankara’nın pozisyonu, ne yapılmalı ne yapılmamalı…
Bunları da salı günkü yazıda ele alalım…