Son günlerde PKK terör örgütünün Peşmergelere yönelik saldırılarında bir artış gözlemlenmektedir.

Son günlerde PKK terör örgütünün Peşmergelere yönelik saldırılarında bir artış gözlemlenmektedir. Otorite boşluğunun yaşanmaya devam ettiği Irak’ın Kuzeyi her zaman güç hakimiyeti kurmak isteyen devlet dışı yapıların mücadele alanı olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin aralıksız operasyonlarla ülke içinde bitme noktasına getirdiği terör örgütü; eylem gerçekleştirememekte, sözde lider kadrosunu koruyamamakta, lojistik destek alamamakta, ülke içinde başta uyuştucu kaçakçılığı olmak üzere vergi vb. adlarla gelir yollarının tıkanması nedeniyle mali sorunlar yaşamakta, yeni eleman kazanamamakta, mevcut kadrolarını eylemsizlik ve Türk Silahlı Kuvvetleri’inin her geçen gün önleyici stratejinin farklı taktikleri karşısında tutmakta zorlanmaktadır.

Irak’ın kuzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonları karşısında sınır hattından güneye doğru çekilmek zorunda kalan terör örgütü ile peşmergeler birçok kez karşı karşıya gelmişlerdir. Erbil ile Süleymaniye arasında güvenli bölge olarak kabul edilen, örgüt için Kandil’e geçiş güzergahı üzerinde önemi bulunan Zini Verde’ye örgütün militanlarını yerleştirmesi ilk ciddi gerginliği oluşturmuştur. Ayrıca, Erbil yönetimi terör örgüt tarafından harekat hedeflerinin Türkiye’ye bildirilmesi ile de suçlanmıştır. Terör örgütünün artan saldırıları Erbil Hükümetine geri adım attıramamış, tam tersine örgütü bölgede Kürtlerin aleyhine adımlar atan yabancı bir grup ,bölgede istikrarı baltalayan gayrimeşru bir güç olarak nitelendirilmesine yol açmıştır.

TERÖR ÖRGÜTÜNÜ ÇARESİZLİĞE SEVK ETMEKTE

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak Kuzeyinde terör örgütünün nefes aldığı ve Türkiye içine yönelik eylemlerde çıkış noktası olarak kullandığı bölgelerde üs bölgeleri teşkil etmesi, bu üs bölgelerinin tehditin boyutuna göre sürekli yer değiştirmesi, teknolojinin getirdiği üstünlük ve istihbarat akışı, her bir operasyon ile giderek derinliğe yerleşme terör örgütünü çaresizliğe sevk etmektedir. Terör örgütünün sözde kamu diplomasisi yürütmek üzere elinde tuttuğu, Birleşmiş Milletler gözetiminde olduğu söylenen, ancak batılı medya mensupları gözü ile de siyasi bir kamp, örgütün eleman devşirme, lojistik destek temin etme, Birlemiş Milletlerden ve diğer fonlardan sözde baskı nedeniyle Türkiye’den kaçmak zorunda kalan insanlara yapıldığı söylenen maddi yardımların örgüt tarafından gasp edilerek dağ kadrosuna aktarıldığı, örgütün çocukları kendine göre oluşturduğu bir eğitim sistemine göre tam bir Türkiye düşmanı olarak yetiştirmeye devam ettiği Mahmur Kampı ve güneyinde yer alan Karaçok Dağı, Kandil, Gara Dağı ve Sincar bölgeleri bu örgüt için artık güvenli bölgeler değildir. Örgütün faaliyette bulunduğu her yer, sözde lider kadrodan teröristlerin olduğu her nokta artık Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından izlenmekte ve uygun koşulların oluşması ile sonuç alıcı operasyonlar yapılmaktadır. Yurt içinde de Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün başarılı ve senkronize edilmiş operasyonları ile baskı altına alınan örgüt, birkaç ülkenin desteği ile ayakta durmaya çalışmaktadır.

BÖLGE KONTROLÜNÜ KAYBETMEYE BAŞLADI

Irak’ın Kuzeyi, terör örgütü için her zaman önceliğe haiz olmuştur. Ancak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yürüttüğü başarılı operasyonlarla bölge kontrolünü geri getiremeyecek şekilde kaybeden örgüt, batıya ve güneye doğru yeni yaşam alanları yaratmayı ana strateji olarak seçmiş görünmektedir. Ekim 2020’de Irak Merkezi Hükümeti ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasında imzalanan Sincar Anlaşması ile bölge kontrolünü kaybetmeye başladığını gören terör örgütü, bölgeden çekilmeyi kabul etmiş gibi görünerek aslında Sincar’ın civar yerleşim yerlerinde ve kırsal kesimlerinde olmaya devam etmektedir. İran yanlısı Haşdi Şaabi ile işbirliğine giren örgüt, özellikle Türk silahlı Kuvvetleri’nin Sincar’a yönelecek olası bir operasyonuna karşı bu iş birliğini söylem ve uygulamalarla arttırma yoluna gitmiştir. Aynı iş birliği Kerkük ve çevresinde de görülmektedir. Kerkük çevresinde ve özellikle Mahmur’a yakın bölgelerde varlık göstermesini,kalıcı sözde karargahlar kurmasını, uyuşturucu trafiğini yönlendirmeye başlaması ile birlikte ele almak gerekmektedir. Ayrıca,örgütün Kerkük şehir merkezinde de etkinliğinin giderek arttığı gözlemlenmektedir. Terör örgütünün bu bölgelerde yaşam alanı bulma çabalarında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın Kuzeyinde yürütmekte olduğu başarılı operasyonlar sonucu ciddi bir güç ve alan kaybına uğraması ana etken olarak görülebilir.

ARTAN GÜÇ MÜCADELESİ

Terör örgütünün Kerkük ve civarında artan hareketliliğinde, Irak’taki Şii milis grupların Irak Merkezi Hükümeti ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IKBY) ile yaşadığı rekabetin önemli bir rolü olduğunu söyleyebiliriz. Mevcut tablo Şii milis gruplar ile terör örgütünün Irak’ın Kuzeyinde ortak düşmanlara sahip olduğunu göstermektedir. Her iki grubun IKYP ile son dönemde artan güç mücadelesi, aralarındaki iş birliği ve kordinasyonu güçlendirmektedir. Terör örütü mensuplarının meşruiyet kazanabilmek maksadıyla Haşdi Şaabi bünyesine katılmaları olasılığı da dikkale takip edilmesi gereken bir durumdur.

TESPİT EDİLEN UYUŞTURUCU KAÇAKÇILARI

Örgütün bölgede uyuşturucu ticareti üzerinde oluştuduğu ağ birçok raporlarla uluslararası kamuoyuna aktarılmıştır. ABD Hazine Bakanlığı tarafından 2011 yapılan bildirimde aralarında Cemil Bayık ve Duran Kalkan’ın da bulunduğu beş ismin bakanlık tarafından tespit edilen uyuşturucu kaçakçıları oldukları idafe edilmiştir. Aynı bildirimde bu kaçakçılıktan elde ettikleri gelir ile örgüte silah ve malzeme temin ettiklerinin altı çizilmiştir. Diğer taraftan Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin yayımladığı raporda terör örgütünün Afganistan’dan temin ettiği uyuşturucunun ticareti için Irak’ı bir dağıtım noktası olarak kullandığı vurgulanmıştır. Kerkük ve civarında gençler arasında uyuşturucu kullanımında artış olması, ele geçirilen uyuşturucu maddelerin büyüklüğü olayın hangi seviyelere geldiğini göstermektedir.

SAF DIŞI EDİLMESİ GEREKEN BİR AKTÖR

Irak’ın kuzeyi ABD açısından da önem taşımaktadır. Özellike İran ile Irak genelinde yaşadığı güç mücadelesinde Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bölgesi, ABD yönetimi için güvenli kale, stratejik üs özelliğini taşımaktadır. Bu nedenle terör örgütünün bölgede artan tehdidi, bu örgütü ABD açısından da saf dışı edilmesi gereken bir aktör konumuna getirmektedir. Bu durum ABD açısından Suriye’nin kuzeyinde, ABD koruması altında bulunan PYD terör örgütünün varlığı açısından da önem taşımaktadır. Barzani’ye yakın ENKS ile PYD terör örgütü arasındaki iş birliğinin sağlanması ve sağlamlaştırılması açısından IKYB, ABD açısından gözardı edilmeyecek bir aktördür.

Irak’ın Kuzeyi ve derinliğinin yeni gelişmelere sahne olacağı kesin gibi. Bu bölgede ve Irak genelinde yatırımlarını giderek arttıran Çin ve Rusya’yı da unutmamak gerekir.