Harp de tam bu gelişme üzerine binince azalan erkek nüfusu bir tarafa şehirlerde yoksullukla derin bir yüzleşme kadınlar ve çocukları bulmuştur.
İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’yı tümden tükettiğini bilirsiniz. Harap olmuş ülke görsellerinden öte harap olmuş insan görüntüleri oluştuğu üzerinde ise pek fazla durulmaz. Oysa savaştan az öncesinde burjuvalaşma tabir edilen sürecin zirvesine ulaştığı ve bugünkü Avrupa kentlerinin tekamüllerini tamamladığı malumdur. Böylece savaşa kadarki dönemde şehirleşme hareketi kırla bağı tamamen koparıp nüfusu kentlerde biriktirmiştir.
Harp de tam bu gelişme üzerine binince azalan erkek nüfusu bir tarafa şehirlerde yoksullukla derin bir yüzleşme kadınlar ve çocukları bulmuştur. İş yoktur, gelir imkanı yoktur, gıda, erzak, yiyecek, giyecek olmadığı gibi üretim kabiliyeti de yoktur, evlerin duvarları dahi yoktur. Fotoğraflar en sahicisinden hayatta kalmak için her şeyin mubah olduğu büyük resmi sergilemektedir.
Bir tarafta da muzaffer başkanlar, kumandanlar, yeşeren umutlar denklemdedir. Diğer yanda yükselen yeni devletler ve ideolojik kutuplaşmalar denklemi bütünler…
Marshall Planı işte bu sefalet fotoğrafı, idarelerin kalkınma iştahı, insanların bıkkınlığı ve kutuplaşmanın sınırlarının tayini denkleminin çözümü olarak sunulmuştur. Planın dışında kalanlar üzülmüş, içine girenler sevinememiş olsa da dünyanın İkinci Dünya Savaşı sonrası şekillendirilmesinde rolü olmuştur.
Bir bakıma Marshall Planı dünya konjonktürünü bu zaman kadar yüzdürmüştür de denebilir. Ta ki yakın zamanda denklemler yeni şartlar ve yeni aktörlerle kuruluncaya kadar.
Son G7 toplantısıyla ABD, Marshall planının kitleleri ikna eden yapıcı argümanlarından gene de uzakta ama artık değişen konjonktürün farkındalığına varmış göründü bana. Afrika için öngörülen 1 milyar aşı yardımı üzerinden yapıyorum bu okumayı.
Sanki Afrika yeni bir hegomonik rekabet sahası olarak açılıyor diğerleri tümden ortada dururken ve konsantrasyon bu yeni sahaya verilmiş durumda.
Sanırım bu toplantıyla dünya, Çin’in artık bir kutup olduğunu da itiraf etmiş oldu. Afrika’da Çin’in oluşturduğu etki alanını zayıflatmak ve rol yüklenmek için aşı kartının çekilmesi biraz da böyle okunabilir. Bunun arkası da gelebilir. Yani bir Afrika - Marshall Planı beklenebilir. İşte bu noktada da ekonominin bir meselesi olacağını düşünüyorum. Meseleyi bu nedenle gündeme taşıdım.
Bir Afrika Marshall programı olacaksa hatta buna benzer başka açılımlar da gelecekse ortaya çıkan bir ekonomik olgunun ateşi iyice harlanabilir; enflasyon. Planlar, 2008 Küresel Finans Krizi, Kovid-19 yardımları gibi genişlemeci para politikası tortusuyla birleşebilir. Zaten dünyanın geneli küresel krizin ve pandeminin ekonomik etkilerinin aşılmasında başvurulan genişlemeci para politikasının enflasyonist etkisi altında. Bu etki siyasi denklemlerin harcamalar kalemiyle birleşirse şiddetini artırabilir.